tam adıyla "ivan vasilyevich", az bilinen adıyla ivan iv (ya da 4. ivan). 1530-1584 arasında yaşamış, 1947'den (2 yıl sonra edit: tarih tabii ki yanlış, 1547 olmalı) ölene kadar rusya'nın ilk çarı olarak ülkenin merkezi otorite, ticaret, gelişmişlik ve diğer avrupa ülkeleriyle hemen hemen her alanda yarışabilmesinin yolunu açmış, rusya ve bulgaristan'da bir efsane olmuş; hakkındaki söylentiler ve hiçbir zaman kanıtlanmamış ayrıntıların da etkisiyle rus tarihinin bilinmezliklerle, entrikalarla ve tabii ki en yoğun şekliyle kilise bakısıyla geçtiği orta çağ sonrası döneminin en etkili hükümdarı.
ivan, moskova'yı prenslerin yönettiği dönemin silik isimlerinden 3. vasili'nin (vasili ivanovic) tek sağlıklı oğlu (vasili'nin diğer oğlu yuri, doğuştan sağır ve akli dengesi yitik olduğu için taht üzerinde hak iddia etme gibi bi' durumu yokmuş). vasili, ivan 3 yaşındayken ölüyor. çok sevdiği eşi elena glinskaya da, ivan 8 yaşındayken sebebi bilinmeyen bir şekilde ölüyor (sonradan otopsi de yapmışlar ama zehirlendiği, boğulduğu veya hastalıktan ötürü öldüğü iddiaları kesinlik kazanamamış). ölümünden hemen önce tahtın tek varisi olarak ivan'ı işaret eden vasili, ülkenin tek başa sahip olmasını, dükalıkların rus kültüründeki adı olan knezliklerin tek bir yönetim altına toplanmasını ve boyarlar adı verilen devlet yönetimdeki söz sahibi ailerlere sahip kişilerin (kısaca kan emiciler) yönetimle bağlantısının kesilmesini istemiş. pratikte ise, 28 yıllık prensliğinde bu yönde hiçbir olumlu adım atamamış.
3 yaşında babasız, 8 yaşında da annesiz kalan tahtın tek ve gerçek varisi ivan'ı anne tarafından soylular büyütmüş. yer yer boyarların da yetişmesine bi' şekilde katkı verdiği ivan, 16 yaşına kadar tahta geçememiş. ülke yönetimi, kendilerine "reformistler" adını veren ve dev boyutlarda yozlaşmış boyarların kontrolünde kalmış. ivan 16 yaşında kendisini "ülkenin çarı" ilan ederek çarlık rusyasını sözde değil, fiilen başlatan kişi. şurada 1500-1800 arası rusya'nın gelişimi var. ülkenin o dönemki halini, osmanlı'nın fetret devri'ndeki parçalanmışlığına ve küçük beyliklerin üzerinde bulundukları dev ülke topraklarını adeta hiç etmesine benzetebilirsiniz. avrupa'da tanınırlığı olmayan, askeri düzensizliğin dibini görmüş, tatarların sürekli tehdit ettiği kanadı hiçbir şekilde denetim altına alınamayan, batıda norveç, isveç, lehistan ve tabii ki litvanya'nın topraklarında gözü olan bir ülkeyi (livonya savaşı yapılmasaydı, şu an rusya adı altında bir toprak parçası olabileceğini düşünmüyorum) 16 yaşında "artık ben varım, herkes akıllı olacak, ülkeyi hep birlikte bu cendereden kurtarıp bir halde tutacağız" diyerek korumaya çalışmak büyük iş. bu yüzden, 4. ivan'ın adı geçtiğinde aklıma hep atatürk gelir.
kazan'ı alması, livonya savaşı'nı sonuç olarak kaybetmesine rağmen ülkenin adının diğer devletler için bir tehdit olarak algılanmasını sağlaması, rusya'nın ilk matbaa ve ticaret adımlarını atması, koyu bir ortodoks olmasına karşın kiliseyle sürekli zıt fikirlere sahip olması ivan hakkında ilk akla gelenler. aslında olumsuz yönlerini kırpıp anlatınca bunlar ortaya çıkıyor. tarihi bir figür olarak deliliğinden, ingilizlerin berbat tercümesi nedeniyle rusça grozny'yi terrible haline sokarak kendisini doğrudan aşağılamalarından, kontrolsüz öfkesinden, kendi halkı üzerine saldığı opriçnina'dan, 8 eşinin hemen hemen hepsine deli gibi aşık olmasından ötürü özellikle devlet erkanının yozlaşmasının olumsuz etkilerinden ölene kadar kurtulamamasından, berbat bir çocukluk sonrası gidip gelen akli melekelerinin kendisini hiçbir şekilde kabul edilmeyecek davranışlara zorlamasından (hayvanlara işkence etmek, alnının ortasındaki göçüğün sebebini oluşturan, iç sıkıntılarını gidermek için alnını acıyı hissetmeyene kadar duvarlara vurup uzun ağlama krizleri geçirmek, askeri başarısızlıkların failleri olan asker ve komutanları halkın gözleri önünde idam ettirmek, iç karışıklıkları ve ayaklanmaları ibret olsun diye en yaratıcı(!) ve kanlı şekillerde bastırmak) bahsetmek de mümkün. ama bunlar zaten ivan'la ilgili kısa bir araştırma yapıp bilgi kirliliği bataklığında kaybolacağınız yol. ben bu yolu seçmeyeceğim.
besteciliği ve şairliği de olan ivan'ın psikolojik buhranı, özellikle en büyük oğlu ivan'ın ölümünden sonra kontrol edilemez bir hale gelmiş. ivan'ın ölümü ile ilgili masalsı birçok ayrıntı okuyabilirsiniz: 1- ivan'ın hamile eşini bir öfke krizi anında tekmeleyerek çocuğunu kaybetmesine neden olan çar, bu olayı öğrenen oğluyla tartışıyor ve tekrar bir öfke krizine girerek her zaman elinin altında bulunan, çelikten yapılma asasını oğlunun şakağına saplıyor. en sevdiği oğlunu yaraladığını gören çar, ingiltere'den doktorlar getiriyor ama iltihaplanmış olan yarası sebebiyle 4 gün boyunca hayata tutunmaya çabalayan oğlu ölüyor. 2- livonya savaşı'nın kaybedilmesi üzerine veliaht ivan babasına "orduların büyük kısmını emrime ver, lehistan ve litvanya'nın içinden geçeyim" diyor ama çar bunu reddediyor. kafası gelgitli olan çar, oğlunun eşinin giyimini sertçe ve fiziksel müdahale de içeren bir şekilde eleştirince de, aralarındaki ipler kopuyor. tartışma, asa, 4 gün sonra ölüm. 3- çar'ın ortada hiçbir neden yokken oğluyla güzel güzel konuştukları bir anda sinirlendiği ve asasını duvara fırlatmak isterken oğlunun şakağına isabet ettirdiği de anlatılmış. devamı gene aynı tabii. yaralanma anı ve ölüm anı ile ilgili 2 çok ünlü tablo vardır.
veliaht ivan'ın ölümünden sonra derin buhran yaşayan çar, en büyük canlı oğlu feodor'un tahtın sahibi olduğunu ilan ederek inzivaya çekiliyor. feodor, kardeşi ivan kadar devlet işlerinden ve askerlikten anlamadığı için rusya'nın ünlü karışıklık dönemi'ne girişi de hızlanmış, kıtlık, salgınlar ve yozlaşma nedeniyle mahvolmuş koca bir devlet yaklaşık 20 yıl boyunca acıyla kıvranmış. toplamı 6 milyon olan rus nüfusu kıtlık ve hastalıklardan ötürü 4 milyona düşmüş, başsız devlete üşüşmek isteyen birçok soylu 1-2 günlüğüne de olsa tahtı kontrol edebilmek için birbirlerini yemiş. korkunç ivan'ın önemi yaklaşık 30 yıl sonra anlaşılsa da, moskova, tarihinin en büyük sefalet günlerini yaşamak zorunda kalmış.
çok uzattım. ivan'ın korkunçluklarıyla ilgili de masalsı birkaç anekdot yazayım, bitireyim:
- 7 yıl aktif kalabilmiş ilkel gestapo opriçnina'nın ayaklanma bastırmak için tüm köyü kılıçtan geçirmesi ve köyü de ateşe vermesi yer yer kendisini de memnun etmemiş ama 1572'ye kadar özellikle devlet içi karışıklıklarda etkin olarak iş gören bu kuvveti dağıtmayı da düşünmemiş. muhalif rus soylularının adeta üzerinden geçen opriçnina'yı köylerine girerken gören sıradan halk, evlerine koşar, kapılarını kapatıp üzerine tahta çakar ve evin en az görülebilecek yerinde beklermiş. tam bir vahşet ortamı yaratmış ama ülkeyi çarlığa taşımak için bu kendince aristokrat kitleden kurtulmasında fayda sağlayan bir yöntem olmuş.
- oğlu ivan'ın ölümünden sonra ruh hali dibi gören çar'ın, ölümü yaklaştıkça sıklıkla annesi elena glinskaya'yı canlı olarak gördüğü, koridorlarda yürürken bir anda ters yöne doğru koşmaya başladığı, en sevdiği hobilerden olan satranç oynarken taşlarla annesiyle konuşur gibi konuştuğu da söyleniyor. bunları akli dengesizliğine örnek olarak göstermek de, kendisine oldukça kırılgan bir iç dünya yaratıldığı için bu hale geldiğini düşünmek de mümkün.
korkunç ivan'la ilgili ünlü yönetmen sergei eisenstein'ın seri olarak çekmek istediği, 2. filmi joseph stalin tarafından piyasaya sürülmesi engellenmiş ivan the terrible, part i (1944) ve ivan the terrible, part ii (1958) filmleri var. ivan the terrible, part iii (1988) ise, kısa film olarak çekilebilmiş çünkü eisenstein ölmeden önce filmi tamamlayamamış. ilk iki bölümü izledim ve tarihi bir figür olan ilk çarı değil, tiyatro oyunu haliyle, kendisiyle eğlenme amacıyla çekilmiş bir kişiyi anlattığını gördüm. bence izlemeyin. zaten ilk filmin tarihi detaylarla ilgili de büyük tutarsızlıkları var.
- 2007'de yayınlanmış, sergei bogatyrev'in yazdığı "1550'lerde rus monarşisini yeniden kurma: korkunç ivan, hanedan ve kilise" makalesi: kaynak
- matthew bond'un 2008'de bir seminerde yaptığı konuşmanın dökümü (16. yüzyıl moskovasında merkeziyetçilik): kaynak
- eisenstein'in filmlerini ivan üzerinden değerlendirmek için güzel bir makale: kaynak
- ivan the terrible başlıklı wikipedia'nın ingilizce sayfası da çok bilgiye sahip. özellikle savaşlarla ilgili bilgileri buradan okuyabilirsiniz, ben pek bakmadım.
- ve tabii ki lise dönemimde okuduklarımdan aklımda kalanlar
peşin edit: yazım yanlışları ve anlam karmaşalarını "olur o kadar da be" diyerek görmezden gelebileceğinize inancım tam.
boyar sınıfının çocukken kendisine davranış tarzlarını unutmamış (adama yemek vermeyi bile unutmuşlar arada), bu sebeple de boyar sınıfına kin besleyerek büyümüş; en sonunda da kininden kendi oğlunu öldürecek kadar asabi birisine dönüşmüş olan rus hükümüdarı.
boyarları ezse de, serfleri boyarların kölesi haline getirmiştir. serflerin sıkıntılı durumu uzun süre devam edecek, hatta rus edebiyatı ve rus operası da serfler hakkında epey yazıp çizecektir.
o dönemde eşine az rastlanır bir şekilde anglofil bir kişiliktir. hatta i. elizabeth'e sürekli mektup yazarmış, hayali onunla evlenmekmiş. ama elizabeth pek umursamamış. o da anastasia romanovna ile evlenmiş ve romanov hanedanı'nı tarih sahnesine çıkartmış. bazı tarihçiler ivan'ı anastasia'nın gaza getirdiğini de söylüyorlar. zaten bir teoriye göre de anastasia, boyarlar tarafından zehirlenerek öldürülüyor.
tabii bu zehirleme olayı ne kadar doğru kimse bilmiyor. ama ivan'a göre anastasia boyarlar tarafından zehirlenerek öldürülmüş. bu sebeple de zaten boyarlara takık olan ivan, boyarlara daha da takıyor. tipini beğenmediği boyar, ölümlerden ölüm; işkencelerden işkence beğeniyor.
kendisine kadar rus hükümdarları prens sıfatını kullansalar da, kendisi rurik hanedanı'nın bizans hükümdarlarından el aldığını ve bu sebeple de aslında rus hükümdarlarının bizans hükümdalarının devamı olduğunu savunarak rusya'nın üçüncü roma olduğunu savunmuştur. bu sebeple de çar unvanı kullanan ilk rus hükümdarıdır.