yılmaz odabaşı şiiri. ne yazılır ki şiir hakkında, adam yazmış abi. üzerine lafa gerek var mı?
dışarıda üşüyen haziran, kalbimde hazan
"uygarlık ve barbarlık kardeştir. -havel-
dünya sığmıyor insana havel yüzlerdeki, yüreklerdeki maske parada kir, suda klor, havada nem
yüksek borsa, alçak basınç ve kanun hükmünde ihanetler, sahtekâr jestler
/insan, sığmıyor insana havel!/
ve her şey: şey! mesela o takvimler, o günler her biri şimdi kim bilir neredeler yalancıdır aynalara gülümseyen o muhteşem gençlikler bir yaz yağmuru gibi çabucak geçecekler bize kalan kurt kapanı sözleşmeler ve iş akdi kıvamında morarmış evlilikler
oysa insanı büyüten yalnızlık mıdır havel? biz bu kentlerde bu ömürlerin gecelerinde çürüsek bile şimdi eski dağlarda vakur bir şafak yırtılmaktadır ve dışarıda üşüyen bir haziran kalbimde yılların tufanından artık bir hazan
(kalbimde hazan ve şairdir elbet sözcüklere rus ruleti oynatıp yazan!)
dışarıda üşüyen bir haziran kanımda nikotin cehennemi kısa kibrit uzun duman yaan! yine yaan! yine yaaaan! yan ki yangınlar bile yansın haklıdır içindeki abdal bırak ağlasın... bırak ağlasın artık gündüzlerin ışığında aşk gecelerin sularında yakamozlar yok ve kuşlar konsun diye gerilmiyor balkonlara çamaşır ipleri duyuyorsun işte şiir de yazıyorlarmış iğfal şebekeleri(!)
dışarıda üşüyen bir haziran dışarıda aşksız aşk, aids, hepatit b dışarıda hormonlu sevinçler, kokmayan güller viagra cinsellikler, çıldırtan günler!
ve dışarıda dostluğun, puştluğun kolunda gülümsemesi ama öğrendim karanlıklardan ışık destelemeyi ve baka baka irkilmiş gözlerine hayatın inatla! inatla gülümsemeyi öğrendim içimdeki abdalı hünerle gizlemeyi...
(herkes fanusuna asmış kendini bu yüzden beklemiyorum farklı kıyametleri...) dışarıda üşüyen bir haziran dışarıda öldü insan öldü insan hiçbir kitaba yakışmadan!
ben de yaza yaza çürütüp dünlerimi her gün bu cehennemden çalıyorum kendimi
bu yüzden her şey: şey! havada hava, günlerinde gün, evlerde sarmısak soğan; hepsi bu işte basit, olağan her şey şeydir; inandıklarımızdır belki de yalan abarttığımızdır, küldür herkesin payına kalan..."