kaba anlamıyla, sebebi ne olursa olsun (ekonomik, ruhsal bunalım, sevgiliden ayrılmak, şehir değiştirme v.b) değişmeyen, her gün kendini tekrarlayan, verimsiz, diğer insan ile ilişkileri kısıtlı, sosyallikten uzak yaşamı ifade eden deyim.
birisi hiç tanımadığı başka bir insan için kullandığında, yergi, kötüleme içeren bi şey gibi görülür. hatta bazen bunu kullanan kişi burnu büyük, ukala diye nitelenip ayıplanır bile.
aynı kişi daha samimi olduğu bir insana söylediğinde bazen dalga geçme olarak algılanıp gülüp geçilir, bazen ise o kişiye sözde kötü bu durumu aşmasında yardımcı olacağı anlamı çıkarılır.
aynı kişi kendi için kullandığında, bu seferde içinde bulunduğu durumun kötülüğünü vurgulama, bu durumdan kurtulmak istediği, bu duruma isyan ettiği, ve bu durumdan kurtulmak adına sanki yardım istiyormuş gibi de algılanabilir.
diğer dilleri çok bilmiyorum ama dilimiz zor dillerden biri herhalde. :))
ilk bekar evimde televizyon yoktu. Bir teslimat için kemeraltı'ndaki yazıhanelerden birine gitmiştim, orada çalışan çocuk evi sordu, anlattım. "e televizyon ne aldın?" dedi. "almadım gerek yok" deyince: "abi sen de tam bir ot gibi yaşıyormuşsun".
herifin hayatında sadece televizyon var. çıkınca birşey kalmıyor. elemanın gözünde ot gibi yaşıyordum.
bir de "herşeyim var ama öyküm yok" durumu var, onu da ayrı yazayım.
Toprak üstündeki bölümleri odunlaşmayıp yumuşak kalan, ilkbaharda bitip bir iki mevsim sonra kuruyan küçük bitkiler: "Etrafımızda uzun otlar, yalçın kayalar vardı." - Aka Gündüz ot sözcüğünün karşılığını tdk yukarıdaki gibi tanımlamış.
bir topluluğun dili o topluluğun değer yargıları tarafından belirlenir. bizim dilimizde ot pek de değer gören bir şey değil. aslında doğanın önemli bir parçası olduğu halde, değersiz görüldüğü için isim verme zahmetine bile girilmemiş, baharda yeşerip kış girmeden ölen her tür küçük bitkiye ot denip geçiyor. hiçbirinin adı yok. bu ülke insanlarının içinde yaşadığı doğaya kayıtsız kalışının göstergesi. batılı botanikçiler işe yarasın yaramasın, yensin yenmesin her türlü ota isim verip kayda geçirmiş halbuki. bilgi üretemeyen bir toplum oluşumuz boşuna değil.
iç dünyasında neler yaşadığına dair hiçbir fikri olmadığı halde yaşamı dışarıdan bakıldığında fazla aksiyon içermeyen insanlara yapılan ot gibi yaşıyor benzetmesi de kişileri değersizleştirme amacı güden yersiz bir yargı.
genel insan algısı pragmatist yaklaşıyor konulara. Ot çiçek açmaz, ot meyve vermez, ot insan tarafından yenmez, ot sadece var olan bir şey, görsel olarak bile faydası olmayan bir canlılık çoğunluğa göre. O yüzden "varlığının bir faydası, hayata bir katkısı yok" anlamında benzetme yoluyla insanları küçümseme için kullanılan bir deyim gibi "ot gibi yaşamak".