günümüzde atatürk'ü anma gençlik ve spor bayramı olarak kutlanan, 1919 yılında mustafa kemal paşa'nın bandırma vapuru ile samsun'a vardığı gündür. türkiye cumhuriyeti tarihinin en önemli günlerinden biridir. milli mücadele'nin başlangıç tarihi olarak kabul edilir.
genelde çok bilinmez, fakat 19 mayıs'a gidiş süreci uzun ve çetrefillidir. 30 ekim 1918'de mondros ateşkesi imzalandıktan sonra ordular terhis edilmeye başlamıştı. kumandanı olduğu yıldırım orduları da lağvedilince 13 kasım'da kemal paşa istanbul'a döndü. meşhur "geldikleri gibi giderler" sözünü, boğazdaki düşman zırhlılarını gördüğü bu gün söylemişti.
13 kasım'dan, istanbul'dan ayrılacağı 16 mayıs tarihine kadar geçen yaklaşık 6 ay boyunca paşa boş durmamış, kurtuluş için çareler aramaya başlamıştı. başlangıçta istanbul hükümeti içinde yer alarak mücadele vermeyi planlamış, sonunda başarısız olacağı bazı siyasi girişimlerde bulunmuştu. paşa bu 6 ayı iyi değerlendiriyor, görüşebileceği herkesle, her çevreden insanla tanışıyor, görüşüyor ve çevresini genişletiyordu.
fakat bir süre sonra istanbul'da boşa vakit kaybettiğini, kurtuluşun ancak anadolu'dan mümkün olabileceğini anladı. anadolu'da bulunan bazı komutan arkadaşlarından da bu yönde telkinler alıyor, anadolu'ya geçip hareketin başına geçmesi isteniyordu. o sırada anadolu'da işgale karşı iyiden iyiye isyanlar başlamış, kurşunlar atılmaya başlamıştı. halkın yer yer dağınık olan direnişini birleştirecek bir lider gerekiyordu. kısacası, kıvılcım hazırdı; bu kıvılcımı ateşleyecek biri bekleniyordu.
paşa anadolu'ya gizli kaçış planları hazırlatmıştı; fakat asıl amacı resmi bir görevle gitmekti. bu sırada samsun ve civarında rum halkın tecavüzleri artmış, türkler de buna karşı silahlanmıştı. ingilizler derhal padişahtan türklerin bu hareketlerini durdurmasını istedi. aksi halde samsun'u bilfiil işgal edeceklerine dair tehdit ettiler. bunun üzerine istanbul hükümeti bu görev için yetkin bir kumandan aramaya başladı.
akla gelen ilk isimlerden biri anafartalar kahramanı kemal paşa'ydı. cihan harbi dönemindeki başarıları nedeniyle halkın gözünde iyi bir imajı vardı. başarılı bir kumandan olduğuna ve bu görevin altından başarıyla kalkacağına inanılıyordu. ayrıca ittihatçı olmadığı için ingilizlerin de olur vermesi muhtemeldi.
böyle bir arayış olduğunu ve isminin düşünüldüğünü duyan kemal paşa aradığı fırsatın önüne çıktığını anladı. araya arkadaşlarını da sokarak bu görev için kendisinin seçilmesini sağladı. hatta öyle ki, bu görev için yetki belgesini bile kendisi hazırlamış, çok geniş yetkiler belirlemişti.
sonunda hazırlıklar tamamlanmış, paşa ve maiyetine bandırma vapuru tahsis edilmiş ve 16 mayıs'ta hareketine karar verilmişti. kim tahmin ederdi ki, 16 mayıs'ta yola çıkan o bir avuç insan, kıvılcımı ateşleyecek ve kurtuluşu getirecekti?
son dönemin modası 19 mayıs'ı aslında sonrası ve yaşananlar önemliyken konuyu öncesinden alıp utanmadan "mustafa kemal pek de bir şey yapmadı"ya getirmeye çalışmak oldu.
- murat bardakçı bile "devlet kararı" yazmış gönderilmesi için.
he ulan devlet kararıydı da... hiç kimse bilmiyordu ulusal bir harekete girişeleceğini. he devlet kararıydı çünkü neticede bir subay gönderiyorsun, atıyorsun bir yere... yazışması, izni, belgesi bilmem nesi.
- "vahdettin gönderdi" diyen de var...
o yüzden değil mi bir iki ay sonrasında mustafa kemal'i görevinden azletmek, sonrasında hakkında idam kararı çıkartmak vs.
bu bile o savların kendi kendini çürütmesi için yeterlidir.
gerisini kıçıma bile çalmam.
batmış olm ülke de devlet de... sıçmıştı... kurtarılıcak bir hali de kalmamıştı. o yüzdendir ki ortaya yeni bir şey çıktı.
neresine batıyor insanların anlamamıyorum. tarihsel bir gerçeklik işte... duruyor orada öyle. sanki adam devrim yapıp osmanlıyı yıktı. yıkılmıştı çoktan aq.
edit: lan biz ne zaman devletin resmi bayramını savunmak zorunda kalacak ve aman başım belaya girmesin noktasına geldik. vay anasını satayım.