oynamak için minimum 4gb ekran kartına sahip olmanızı "tavsiye eden" oyun.
benim gibi 2gb'lık ekran kartıyla oynamak için kastırırsanız, şeytanların attığı alev topunun ekran kartının fanları arasından fırlayıp size doğru geldiğini görebilirsiniz.
20 saatlik gameplay süresinin ardından bitirdiğim oyun. durmaksızın ilerleyen senaryo, boss savaşları, kullanılan müzik yaşadığım hazzı on kat arttırdı diyebilirim. fakat aynı nedenlerden ötürü oyun beni yordu da. işten sonra kendimi toparlama amaçlı oynanacak bir oyun olmadığını anladım. ekstra bi zaman ayırmak lazım.
Doom eternal/#176348 no'lu girdiyi yazmamdan ortalama 1 yıl sonra; ekran kartını yenilememden ise 7 ay sonra oynayıp bitirebildiğim efsane fps oyunu.
fps'nin yaratıcısı id software tarafından geliştirilen ve bethesda softworks tarafından 20 mart 2020'de yayımlanan doom eternal, the ancient gods part 1 ve the ancient gods part 2 isimli iki ek paket / dlc ile birlikte, 2016 yılında çıkan doom oyununda, hem hikaye hem grafik hem de oynanış bakımından gelişerek ilerlemiş ve "en iyi fps oyunu hangisidir?" sorusuna verilecek en net cevap olarak video oyunları tarihindeki yerini almıştır.
2016 yılında yayınlanan doom oyunu ile doom oyun serisi yenilenme adımları atmıştı. buradaki yenilenme, eski oyunu güncelleyip sunalım veya reboot adı altında başa saralım ve yedirelim mantığı ile yapılmamıştı; doom, yeni bir oyun olarak hem hikaye hem de oynanış bakımından derinleştirilerek doom 64'ün devamı şeklinde ortaya çıkmıştı.
doom eternal ise doom'un açtığı yolda bir adım daha ileri giderek hem doom efsanesine derin ve güzel düşünülmüş bir hikaye kazandırıyor hem de bu hikayeyi (şimdilik) sonuna kadar ilerletiyor.
doom oyunları en baştan bu yana klasik bir mantıkla ilerlerdi; - bir arenaya gir - şeytanlarla yüzleş - can ve cephane topla - durmadan hareket et - rip and tear!
amaç basitti, bam bam bam şeytan öldürmek... ta ki doom eternal'e kadar. doom eternal bize ne getirdi? 1 - şeytan öldürürken arada bir soluklanıp bulmaca çözmek 2 - ara ara karşımıza çıkan ek sahnelerle hikayeyi öğrenmek geri kalanı aynı: rip and tear!
doom eternal, bu güne kadar üretilmiş en hakiki, en sağlam fps oyunu olabilir -hatta benim için öyle- bu iddialı lafın altında bir hayranlık, fanboy'luk yok; 1994'ten bu yana her platformda, her makinede oyun oynayarak biriktirilmiş deneyim ve birikim var.
doom eternal neden en iyi fps oyunu olabilir?
1- fps & korku & aksiyon birleşimi : doom eternal, first person shooter oyun türünün tüm mekaniklerini aksiyon ve korku ile mükemmel bir şekilde harmanlamış durumda. burada bahsedilen korku, karanlıkta ilerlerken karşınıza çıkan öcülerin yarattığı korku değil; "cephane bitti, etrafta can kalmadı, şimdi nasıl hayatta kalacağım?" korkusu.
doom eternal'in her bölümü iç içe geçmiş arena + bulmaca sarmalı ile ilerlemekte. arena dediğim kısım, içerisinde bulunduğunuz alanda onlarca yaratık & şeytan olması ve hepsine karşı tek başınıza savaşmanız anlamına gelen aksiyon bölümleridir. arena kısımlarında, oynadığınız zorluk seviyesine göre cephaneniz ve zırhınız azdır. düşmanlar, nispeten güçlü ve çeşitlidir. amaç, ölmeden en uygun ve hızlı biçimde düşmanları ortadan kaldırmaktır. doom eternal'in fps türüne imza attığı nokta ise tam olarak burasıdır.
doom eternal'de bölümlere göre değişiklik gösteriyor olmasına rağmen toplamda 50'den fazla şeytan ve yaratık bulunmakta. arena bölümlerinde bu şeytan ve yaratıklardan bazıları sürekli olarak görünse de, bazıları sadece o bölüme has olarak karşınıza çıkar; ama oyunun her anı için geçerli bir durum vardır: her yeni arena bölümünde şeytan ve canavarlar daha da güçlü versiyonlarla karşınıza çıkar. tabi ki bunun karşılığında siz de güçleniyor ve ilerliyorsunuz.
50'den fazla düşman çeşidine karşılık oyunda kullandığınız 8 ana silah ve toplam 4 farklı ek silahcık(!) bulunmakta. her ana silahın, oyun sırasında gerçekleşen güçlendirmeleri ile birlikte ikişer varyantını da hesaba kattığınızda silah ve taktik çeşitliliği daha artmakta. oyuna tat veren bir diğer özellik de bu noktada karşımıza çıkıyor zaten; her silah her düşmana karşı etkili değil!
doom eternal'de yer alan her düşmanın bir zayıf noktası bulunmakta ve silahların özelliklerine göre bu zayıf noktaları kullanarak gerçek bir doom slayer olduğunuzu hissedebilirsiniz. taktiksel zekanızı kullanarak düşmanı tanımalı ve zayıf noktasına göre silah seçmek "zorundasınız" aksi taktirde ölüm kaçınılmaz oluyor.
düşman çeşitliliği, silah çeşitliliği, taktiksel işlemler üçlüsüne son olarak bir de "sürekli hareket halinde olma" mecburiyetini eklediğiniz zaman ortaya çıkan sonuç doom oluyor işte. "sürekli hareket halinde olma" kısmına mecburiyet diyorum zira hareket etmeyi bıraktığınızda 3 saniye içinde ölümünüz kesindir.
2- glory kill sistemi : bu özellik oyundaki en sevdiğim özellikti. rip and tear felsefesini iliklerime kadar hissettirdi bana. sistem şu şekilde; oyundaki şeytanları belirli bir oranda darbe aldıklarında, götüne 120v led ampul takılmış gibi yanıp sönmeye başlıyorlar. bu sırada yanlarına gidip ilgili tuşa bastığınızda, şeytanın türüne özel bir "son darbe" indiriyor karakterimiz. tüm glory kill versiyonları buradaki linkten görebilirsiniz; ama uyarmam gerek, son derece vahşi ve kanlıdır.
3- bulmaca sistemi : bir fps'den beklentimiz bam bam bam ateş edip geçmektir; ama bunu 10 saat aralıksız yapmak herkesin harcı değildir. ara ara durup dinlenmek, tempoyu düşürmek kalp ve ruh sağlığı için önemlidir. doom eternal, arena kısımları arasına serpiştirilmiş bulmacalarla bu dengeyi çok iyi bir şekilde yakalamış. bulmaca dediysem de öyle zor, zihin yoran şeyler değil; bir kapıyı açmak için ilgili yere yumruk atmak vs. bulmacaların dozu ve çözülebilme sürelerinin kısa olması sayesinde ne aksiyondan kopuyorsunuz ne de sürekli aksiyondan içiniz bayılıyor. tam ayarında yani!
4 - mekan tasarımları : doom eternal, önceki doom oyunlarına nazaran farklı boyutlarda ve gezegenlerde devam eden bir yapıya sahip ve bölümlerin geçtiği boyutlar, şehirler ve iç mekanları o kadar güzel hazırlanmış ki, her detayıyla üzerine kafa yorulduğu belli oluyor.
5- hikaye : 2016 yılında çıkan doom'un amaçlarından biri, doom serisine bir hikaye kazandırmaktı diye bahsetmiştim; doom eternal bu amacı nihayete erdiriyor. karakterimiz doom slayer'ın nereden geldiği ve amacının ne olduğuna ilişkin detaylar ve ek paketler ile üzerine eklenerek ilerleyen dolu dolu bir hikaye ile oyun bittiğinde, hikaye bakımından da doyuma ulaşıyorsunuz.
6- müzikler & sesler : hayatımda gördüğüm / duyduğum en sağlam ses tasarımı bu oyuna ait olabilir. gerek müzikler herekse oyun için sesler muazzam derecede iyi. eğer aksiyon bazlı, rock & metal ağırlıklı müzikleri seviyorsanız oyunun soundtack'ini mutlaka dinleyin. mick gordon döktürmüş müziklerde.
yukarıda listelediğim beş ana başlığa nazaran doom eternal hakkında anlatılacak daha çok fazla şey var; fortress of doom, dark lord, silah sistemi, upgrade sistemi, oyun içi secret ve collectible item'lar vs. vs. vs. ancak bunları anlatarak çok da kafa şişirmeye gerek yok.
oyunun online kısmını oynamadım açıkçası çünkü bana göre doom'un multiplayer'ı quake'tir. zaten doom eternal'de de garip bir multiplayer mod var. nasıl olduğunu tam da anlamadım, o yüzden pas geçiyorum.
oyunun kan ve vahşet modu oldukça yüksek; oyunun tamamı mortal kombat fataliy'si gibi zaten. bu yüzden midenizin ve sinirlerinizin sağlam olmasını öneririm bu oyun için.
single player fps sevenlerdenseniz ve sinir stres atmak istiyorsanız oynayın, oynattırın!
İyi oyun değil Çok iyi oyun. Nightmare'de oynuyorum benim beynimin hızı oyunun hızına yetişemiyor oyun o kadar hızlı. Nightmare'de daha da hızlı zira hareket etmezsen hemen ölüyorsun. Özellikle şu balon şekli pembe şeyleri patlatıp arena ışınlanıp 100 küsür canavarla kapıştığın dövüşler çok fena lan. Bir noktadan sonra o arenada 2-3 tane önceden kestiğin bossları spamlıyor oyun. Lan o boss'u ben yarım saatte zor kestim 3 tanesini 50 tanesi başka şeytan bana saldırırken nasıl kesicem. Soulslike olmayıp soulslar kadar zor olan başka oyun oynamamıştım sanırım.