Semavi dinlerle beraber birçok dinde de karşılaşılan bir durumdur. Çoğunluğu Müslüman olan bir ülke olmamızdan kaynaklı Müslümanlıktaki durumuna dair birkaç cümle yazayım. Tabi anlatacağım şey yöreye özgü olabilir, diyeyim. Efendim bu kabir azabı denen şeyden özellikle ölümler gerçekleştiği zaman bahsedilir. Köyden birileri ölünce biz gençler de mezarlığa koşar mezar kazardık ki çok kazmışımdır. Orada yaşlı birileri sürekli bu azaptan bahsederler. Hatta defin gerçekleştikten sonra da bir iki kişi en az 6-12 saat mezarda nöbet bekler. Sebebini ise şöyle açıklardı büyükler; Ruh bedenden ayrılmış olsa bile öte aleme geçiş toprak altında başlar ve ruh toprak altında doğrulmaya çalıştığı zaman yalnız olduğunu hissetmesin, korkuya kapılmasın diye mezar başında nöbet tutulur. Aynı ruh insana oradakilere seslenip de cevap alamadığı zaman ölmüş olduğunu anlar ve öte aleme geçermiş.
İnsanların kıyametle birlikte mahşerde alacakları cezanın belli olduğunu bile bile sorguya çekilecekleri vakti beklerken kabir içinde bu azap verici sonucu bekledikleri süre boyunca ruhun çektiği iç daralmalar, huzursuzluklar olarak tanımlıyoruz. Hadislerde kabirlerin yeşillendirilmesi ve mezar üstünde bitkilerin yetişmesi bu azabı hafifletici birer etkiye sahip olduğu söylenmiştir.
Neden abi? Bu dünya sınavdı, bitti. E şimdi ceza ya da ödül aleminin bekleme odasına geçmeden önce korku tünelinde otobüs bekliyorsun. Cezanın cehennemden başlamaması bir yana, hatlar mı dolu nedir bunu tasarlatan?
Müslümanların temel kaynağı kuran'da bahsi geçmeyen, görmemiş/duymamışlarca/ yaşamamışlarca uydurulmuş kavram.
Ortaokul dönemimden hatırladıklarım, din kültürü öğretmenleri tarafından anlatılanlara göre: ölü mezara girdiği anda münker ve nekir isimli melekler gelip ölüyü sorguya tutacakmış. Rabbin kim, peygamberin kim, dinin ne? Gibi sorular soracakmış. Cevap verenler kıyamete kadar huzur içinde uyuyacak, bilemeyenlese (işte korku film anlatan kişinin büründüğü hal ve tavırla anlatılan bölüm buradan itibaren başlıyor) demir topuzla dövülecek ve bu azap kıyamete kadar sürecek. Hiç unutmuyorum bir arkadaştan şöyle bir soru gelmişti:"hocam, peki ya heyecandan, korkudan doğru cevap veremezsem de topuzla dövülecek miyim?" "hayır evladım çünkü Allah zaten senin kime, neye inandığını biliyor". Saçmalığa gel arkadaş! Bu adamlar da yıllarca devletin memurluğunu yapıp yalan söylediler. Allah'ın bildiğini melek niye soruyor? Hizmet sürecini tamamlayıp maaşını haketmek için mi?
Yahu arkadaş amel sorgusu kıyametten sonra başlamayacak mı kuran'a göre? Niye inandıkları kitapla çelişen uydurulmuş kavramları kabullenirler anlamam? Bunlara da hadis deyip çıkıyorlar işin içinden.
Türkiye'deki Müslümanlar çocukluk yaşından itibaren korku üzerine kurulu bir islami kurallar silsilesi ile yetiştiriliyor. Çünkü yönetebilmenin, yönlendirebilmenin en kolay yöntemidir korku psikolojisi. Son günlerde bile gördük. Bu psikoloji ile körelmiş beyinler salgına meydan okuyarak camilere gidip ibadet etme çabasındalar. Gelen allah'tan değil mi diyebiliyorlar rahatlıkla.
Araf suresi 33.ayet'in son bölümünü de şuraya ekleyip bitireyim "..... hiçbir delil indirmediği halde Allah'a şirk koşmanızı ve bilmediğiniz şeyleri tutup Allah'a isnad ederek söylemenizi haram etmiştir."
islam konusunda çok bilgili olmamakla birlikte (eskiden müslüman olsam da, genç yaşta hristiyan olmayı seçtiğimden ötürü olsa gerek, çoğu konsepti; sureyi; farz vs tarzı şeylerin çoğunu unuttum) zannedersem araf'ın islam versiyonu.