resimden müziğe, müzikten edebiyata bir çok sanatı etkilemiştir.
müzikte modlar, egzotik gamlar, değişik tonaliteler kullanılarak kendisini göstermiştir.
her ne kadar çoğu insan bu konuda claude debussy'yi örnek gösterse de, debussy'nin kendisine empresyonist denmesine çok kızdığı; küfür ettiği; "empresyonist anandır gerizekalı!" dediği bilinmektedir. şaka zannediyorsunuz değil mi? oysa gerçekten de kendisine "müziğin çok empresyonist" diyen bir hocasına "embesil" demişliği vardır.
bir de bu debussy bey ile paul verlaine arasında ilginç bir bağ var. paul verlaine paris komünü sonrası bir süre işsiz yaşıyor ve iç güveysi olarak eşinin ailesinin evine yerleşiyor. sonra o eve bir de arthur rimbaud misafir oluyor. sonrasında verlaine'in kaynanası bizim debussy'yi keşfediyor ve evinde piyano dersleri vermeye başlıyor. eve bakar mısınız? bir yanda paul verlaine, diğer yanda arthur rimbaud, bir yanda claude debussy. resmen 19. yüzyıl bu evde doğmuş. tabii paul-mathilde-arthur aşk üçgeni kendisini çok etkilemiş "ruh hastaları..." deyip kendisini piyanoya vermiş ve önce italya'ya sonra da moskova'ya kaçmıştır.