ipleri bazı canlılara zarar vermekte olan maske türü. Bu sebeple kapalı bir poşetin içine atılmayacaksa iplerini koparıp atmakta fayda var.
Zaten kapalı poşete atılması en mantıklı olanı. Çoğu kişinin aksine en başından beri tıbbi atık muamelesi yapıyorum bu ürüne.
Bu sebeple de koluna maske takanların 3 metreden fazla yanına yaklaşmamak için sokaklarda slalom yaparak yürümeye çalışıyorum. Yaptığınız işi şey edeyim koluna maske takanlar...
Cerrahi türde olanı, özellikle korona günlerinde çoklukla kullanılan bir kişisel koruyucudur.
malum artık cerrahi maskeler hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geldi. uzunca bir süre de hayatımızda kalacak gibi görünüyor. tabi maskenin sürekli kullanımıyla beraber, çeşitli sorunlarda ortaya çıkmaya başladı. piyasadaki birçok maske, benim gibi hassas bir cilt tipine sahip insanlarda alerji yapmaya başladı. ayrıca kulak arkasında da lastikler tahriş yaratıyordu. hal böyleyken, ihtiyaçlar ve memnuniyetsizlik arayışa itiyor insanı tabi ki. birçok denemeden sonra en sonunda evony maskeyi keşfettim. Evony, hayat kimyanın ürettiği, elastik kulaklı cerrahi maske.
kulaklar elastik olduğu için hiçbir tahriş hissi yaratmıyor. herhangi bir alerjik problem de yaşatmıyor. hatta uzun süreli kullanımlarda hissettiğiniz rahatsızlığı, bu maskede hissetmiyorsunuz. bir süre sonra yüzünüzdeki varlığını tamamıyla unutuyorsunuz hatta. kullanıcıların yaşadığı sıkıntılar göz önünde bulundurularak tasarlanmış.
bu tasarım özelliklerinin yanı sıra, 3 katmanlı, %99 bakteri filtrasyonunu sağlayan meltblown kumaştan üretilmiş. koronavirüse karşı da çok daha güvenli olduğu anlamına geliyor bu.
gözlük kullanan insanlar için tam bir işkence olan gereç. ne yapsam da en fazla 1 dakika sonra gözlerim buğulanıyor. diğer gözlüklü kişilere bakıyorum ama nasıl oluyorsa hiçbirinde buğulanma olmuyor. denemediğim yöntem kalmadı.
covid 19 nedeniyle ev dışında her yerde kullanılması gerken bir koruyucu. süreç uzadıkça türlü renk ve desende maske türedi piyasada. bu aralar birdenbire çevrenizde pembe maskeyle gezen insanların sayısı artabilir. meme kanseri farkındalığı için bu yılın kampanyası pembe maskeymiş. facebooka sütyen numarası yazmaktan daha makul geldi.
apple da 2 farklı türle maske işine girmiş. şimdilik sadece kendi çalışanları için ürettiklerini açıklamışlar. birinci tür, 8 saatlik kullanımla, 5 kez yıkanabilir özelliği varmış. bu 3 katlı ve üçgen şeklindeki maskeleri çalışanlara haftada beşer kez dağıtacaklarmış.
dışarıdan ürettirdikleri ikinci tür maske de şeffaf maskeymiş. işitme engellileri düşünerek geliştirmişler. böylece işitme engelli insanlar, karşılarında konuşan kişilerin dudaklarını okuyup, daha kolay iletişim kurabileceklermiş.
"Ucuz mal alacak kadar zengin değilim." şeklindeki özdeyişe konu olması gereken ürün. Sağlık, bu yaşam serüveninde ucuza kaçmamayı gerektirecek yegane varlık.
yıkanabilir ve kullan at olmak üzere iki türü şu anda piyasada satılmakta.
öncelikle yıkanabilir maskelerden bahsetmek istiyorum. yıkanabilir maskeler gerçekten varlar. benim bildiğim bir israil firmasın üretiyor. ve 100 yıkamaya kadar herhangi bir sıkıntı çıkartmadan kullanılabiliyor. nano teknoloji ile üretiliyorlar çünkü. ve bu maskelerin bir adedinin fiyatı 60 dolar civarında. yani yaklaşık 450 TL. 100 kez yıkayıp tekrar kullanılabileceği düşünülür ve iki günde bir yıkanacağı varsayılırsa, günde iki kullan at maske kullanan birisinin bir adet maskeye 1.12 TL ödemesi gibi bir hesap ortaya çıkar. bu bilgi ışığında diyebiliriz ki, nano teknoloji maske neredeyse kullan at bez maskelerin tavan fiyatına yakın bir maliyet yaratmaktadır.
şimdi, bu bilgi ışığında, piyasada nano teknoloji adı altında satılan maskelerin fiyatlarıyla, gerçek nano teknoloji maskelerin fiyat karşılaştırmasını size bırakıyorum. 5 lira verip edinilen yıkanabilir(!) ve nano teknoloji(!) maskeler ne kadar işe yarar?
şimdi gelelim kullan at maskelere. kullan at maskelerle ilgili çok basit bir test var. adına çakmak testi deniyor. maskeyi takıyorsunuz, elinize bir çakmak alıp yakıyorsunuz, suratınıza yaklaştırıp maske takılıyken üflüyorsunuz. düzgün üretilmiş üç katlı bir kullan at bez maske ile o çakmağın alevini üfleyerek söndüremezsiniz. sönüyorsa, geçmiş olsun.
kullan at bez maskeler melt blown teknolojisi ile üretilmiş spunbond kumaş olmalıdır. spunbond yani polipropilen kumaşın melt blown yöntemiyle üretilmesi aslında üflenerek üretilmesidir. yani, sıvı halde bulunan polipropilen döner bir mekanizmaya üflenir ve bu mekanizma üzerinde toplanan parçalar birbirine yapışarak spunbond kumaşı oluştururlar. haliyle spunbond kumaş dokunarak üretilmiş bir kumaş değildir. üflenerek üretildiği için dokumanın yaratacağı gözenekleri bulundurmaz.
bez maske üreticisi olduğunu iddia eden bazı insanların, üç katlı maskede orta kata bakılması gerektiği gibi safsatalar yaydıkları kulağıma geldi son günlerde. bu da büyük bir saçmalık. çünkü üç katlı bir maske, her katı melt blown yöntemiyle üretilmiş spunbond kumaştan dikişsiz olarak imal edilmelidir. önemli olanın ara kat olduğu, diğer iki katın o katı koruduğu masaldır. eğer sadece ara kat olması gereken malzemeyi ihtiva ediyor ise o maske tek katlıdır ve muhtemelen basit çakmak testini geçemeyecektir.
çakmak testinden daha da öte olarak, büyük firmaların ürettiği maskelerin laboratuvar testleri de mevcuttur. örneğin türkiye'nin en büyük kağıt üreticilerinden birisi olan hayat kimya (papia, molfix, molped, bingo gibi markaların sahibi) tarafından salgın sonrası üretilmeye başlamış olan goodcare ve evony marka maskelerin lab ortamında bakterilerle yapılmış geçirgenlik ve dayanıklılık testleri bulunmaktadır. virüslerle yapılmış testler olmasa bile yakın boyutlardaki bakterilerle yapılmış testlerde bu maskelerin %99 oranında koruma sağladığı test sonucuna göre de ispatlanmıştır. maske, sertifikasız üretilemiyor olsa bile sertifika sahibi çoğu küçük ölçekli işletme maskelerini böyle bir teste tabi tutmamakta ya da tutsalar dahi sonuçlarını açıklamamaktadırlar.
özetle, demem o ki, maskeyi doğru şekilde kullanmak kadar önemli olan bir diğer şey düzgün maskeyi kullanmak. ucuza alacağım derken çöpe para verilmemeli...
nanoteknolojik diye satılan siyah maskenin üreticisinin milyoner olduğu, söz konusu ürün tarafından piyasası tekelleşmiş(bkz: monopoli) ürün. ki kaliteli cerrahi maske tercih etmelisiniz veya bez maskeleri her seferinde kaynar suda yıkamalısınız.
takması ne kadar zor olsa da işime geliyor. Virüsten korunma kısmını demiyorum ama. Sevdiğim bir aktivite olarak, Yolda yürürken dinlediğim şarkılara sessiz playback yapıyorum ve kimse farketmiyor. Bulunmaz nimet:))
en sonunda bazı illerde zorunlu hale geldi. sanıyorum. emin de olamıyorum. çünkü parça parça zorunlu oldu. hani bir tanesi de çıkıp maske takmayan dayıyı kepçe ile yakalamaya çalışan çinli güvenlik görevlisi dayıları izlememiş. üç dört ay önceki falan video idi...
valla çok komik ülkeyiz ya. aylardır yazıyorum bu mevzuyu. ve sonunda bir yerlerde zorunlu oldu... galiba?
şimdi şöyle anlatayım. çin sars salgınını yıllar önce yaşadı. ve o salgın döneminden beri çinliler arasında yıllardır maske kullananlar var. çünkü beslenme ve hijyen alışkanlıklarının, bir de üstüne dünyanın en kalabalık ülkesi olmalarının yeni hastalıklara sebep olabileceğini biliyorlardı. yanılmadılar da. sars hastalığının daha beteri ortaya çıktı. daha beter olmasının sebebi ise sars kadar ölümcül olmaması idi. sars gibi hastayı bir kaç gün içinde sokağa çıkamaz hale getirmiyordu. haliyle hasta dışarı çıkıp çok daha fazla insana bu hastalığı bulaştırabiliyordu. ve beklenen oldu, hastalık tüm dünyaya yayıldı...
hastalığın çıkış noktası olan çin'de beyan edilen vaka sayısı 83,325. hadi diyelim ki yalan söylüyorlar. en az bunun 10 katı olsun. 833,250 vaka olsun. doğru olduğunu sandığımız rakamı çin nüfusuna oranlarsak 100,000 de 58 gibi bir vaka oranı buluruz. yani, ilan edilenin 10 katı vaka olduğunu varsaysak bile her 100,000 çinliden 58 tanesi hastalandı diyebiliriz.
peki bizde oran ne? resmi rakamlara göre 184,031 vakamız var. nüfusa oranlarsak 100,000 de 218 yapıyor...
yani, hastalığın çıkış noktası olan çinde ilan edilen resmi rakamın on katı ile bizim ilan edilen resmi rakamımızı doğru kabul ederek karşılaştırıp nüfusa oranladığımızda, 3,75 kat fazla vakaya rastlandığını görüyoruz. (ki çin için de resmi rakamı dikkate alırsan 37 kat olur.)
peki bu bariz farkın sebebi ne? en az yarısı bez maske.
çin, ilk günden zorunlu tuttu. biz, "olm adamlar 10 kuruşluk beze 1,5 lira ödüyorlar!" diye elimizdeki maskeleri çin'e sattık. sonuç ortada.
bez maske bu süreç boyunca her ilde zorunlu olmalıdır. çünkü asıl işlevi sizi hastalıktan korumak değil, diğerlerini sizden korumaktır.
olgunlaşma enstitüleri tarafından çocuklar için Rengarenk maskeler üretilmeye başlanmış, ziya selçuk da Şurada duyurusunu yapmıştı bu maskelerin ama girdi bu kadar değil maalesef keşke bu kadar olabilseydi neyse, bu maskelerden bazılarına Gökkuşağı deseni konulmuş evet ne var ki bunda çok da güzel olmuş derken linkteki tweet cevaplarını okuduğunuz zaman anlayacaksanız neler yokmuş ki ! düşündüklerimi buraya yazamayacağım sanırım, okursanız anlarsınız.
Gökkuşağını Bir meteorolojik olay olarak görmek yerine, Sırf renklerinden dolayı Çocuklarının bu maskeleri takınca lgbti* bireyi olacağını ya da onlara özeneceklerini düşünen zihnin son cahilliği/saldırısı/tepkisi artık ne dersek diyelim adına zaten sonuç hep aynı.
son durumunu bir süredir takip etmiyorum kendisinin. sanıyorum artık satılabiliyor. yılan hikayesine döndü. gelecekte çok anlatılır bu mevzu. ben başka bir hususa değinmek istiyorum.
iyi ya da kötü her maske bir miktar fayda sağlar. çünkü bez maskelerin iki işlevi var. sizi dışarıdan korumaktan daha çok dışarıdakileri sizden korumak için gerekli. haliyle herkes maske takarsa faydası katlanarak artacak. bununla birlikte bir takım sıkıntılar da söz konusu değil dersem yalan olur...
öncelikle belirtmek isterim ki nano teknolojiyle üretildiği söylenen ve yıkanabilen bez maskelerin benim bildiğim kadarı ile bir koruyuculuğu söz konusu değil. çünkü öyle bir teknoloji yok. eğer olsaydı sağlık çalışanları yıllardır kullan at maskeleri kullanıyor olmazlardı. birileri onlar için çok daha önce sürekli kullanılabilir maskeleri üretirlerdi. ama yok...
dikkatimi çeken bir diğer mevzu, maskelerin saçma sapan takılması. pek çok insan maskeyi burnu dışarıda olacak şekilde sadece ağzına takıyor. yani? virüs "aa burada sümük var ıyk!" diyip burundan girmeyecek mi? mantığını anlayamıyorum.
bir diğer konu ise, bez maskelerin sürekli kullanılması. yani aynı cerrahi maskeyi sürekli kullanmak. bu noktada bez maske ile ilgili bir bilgi vermem gerekir.
kaliteli bir bez maske mümkün olduğunca küçük gözeneklere sahiptir. ve belirli süre kullanımın ardından hali hazırda küçük olan bu gezenekler nefes alış verişi sırasında oluşan vakum etkisi ile zamanla kapanmaya başlarlar. yani zamanla bez maskenin nefes almayı güçleştirecek hatta imkansız hale getirecek kadar tıkanması gerekir. haliyle eli yüzü düzgün bir bez maske, işe yarıyorsa, gözenekleri kapanacaktır. halı silker gibi silkerseniz ya da yıkarsanız muhtemelen gözenekleri açılır. ancak, bu durumda da gözeneklerin deforme olup maskenin iş göremez hale gelmesine sebep olursunuz. yani tutması gereken partikülleri geçirmeye başlar. işte bu nedenle aynı bez maske sürekli kullanılamaz. maksimum 8 saat civarında bir kullanımın ardından değiştirilmesi gerekir.
özetle, lütfen bez maske diye yıkanabilir ürünleri kullanmayın, lütfen aynı bez maskeyi sürekli kullanmayın ki kullanabiliyorsanız zaten o maske aslında yıkanabilir maskeden çok da farklı değildir ve lütfen maske kullanırken burnunuz dışarıda kalmasın...
e-devletten talep ettikten bir hafta sonra kapıma gelen objedir. Devletten ilk defa bir yarar gördüm bu yüzden kullanmıyorum saklıyorum belki virüs bitince satarım.
istanbul eczacılar odasının açıklamasına göre, kamu kurumunda çalışanlar çalıştıkları kurumdan, herhangi bir iş yerinde sigortalı çalışanlar ise çalıştıkları iş yerinden maske temin edeceklermiş. 20 yaş altı ve 65 yaş üstüne zaten eczaneden maske verilmiyor. verilse bile sokağa çıkması yasak, maskeyi napacak? gidip alması da olası değil zaten.
şimdi düşünelim, 20 yaştan büyük, 65 yaştan küçük, kamu ya da özel sektörde çalışmayan kaç kişi vardır? ev hanımları ve işsizler. onlara maske verecekmiş eczaneler. ötekiler, yani maskeye en çok ihtiyaç duyanlar, evden çıkmak zorunda olanlar, onlara iş yerleri verecek. kamu kısmını belki devlet çözecek, onu anlarım, özel sektörde nasıl olacak? iş yeri satışı yasak bir ürünü nasıl temin edip çalışanına verecek. bu sorunun cevabını bilen yok.
5 liraya nano teknolojiye sahip olanı satılmaktadır. Milletimiz maske lobisinin büyük oyununu görmüş kendi imalathanelerinde 5 lira maliyetle nano teknolojisine sahip olan matem temalı siyah maske üretmiştir. Öyle e devlete gerek falan yoktur. İşportacılardan alabilirsiniz. :)
arap saçına dönen maske dağıtım sürecinde sağlık bakanı en son, sms kodu gelmeyen vatandaşların eczaneye gidip, tc kimlik numarası doğrulamasıyla maskelerini alabileceklerini söylemiş.
daha önce yazdım, sonrasında pek çok kişi de yazmış lakin ben yine bir özet geçeyim.
epttavm'den başvurun dediler, başvurdum, gelmedi. e-devlet dediler, e-devletten başvurdum, gelmedi, şimdi eczanelere gidiyorsun ve sanıyorum sana gelen sms'e göre ücretsiz veriyorlar. evet, benim önerdiğime yakın bir yöntem ama yine de değmez.
ücretsiz verdikleri maskeyi görmüş değilim. ama hiç görmeden de bez maske olacağını söylemiştim. sanıyorum söylediğim gibi iki ya da üç katlı bez maske veriyorlar. yani verdikleri maskeyi para ile almak isteseniz tanesine 2 bilemedin 3 lira verirsiniz. yani 10 ya da 15 liralık maske. ki bence verdikleri o kadarlık da değildir. neden öyle diyorum, az sonra anlatacağım. verdikleri maskeyi almak için eczaneye gitmeniz gerekiyor. hem de bir kere değil. defalarca. çünkü sms gelmiyor, henüz gelmiyor vs vs. sonra tekrar gidiyorsunuz...,
benim fikrime göre böyle bir salgın varken zorunlu değilseniz gidilmemesi gereken 3 yer var: 1. hastane (her tür poliklinik ve aile sağlığı merkezi dahil) 2. eczane 3. market
bu saydığım üç yer koronavirüs hastalığını taşıyan kişilerin de uğrayacağı üç yer. haliyle buralarda hastalığa yakalanma riskiniz çok daha yüksek. hal böyleyken ederi 10 TL bile olmayan 5 tane maskeyi almak için eczaneye gidilmez. bir kere gitmek bile riskken defalarca gidilmesinin gerekmesi ise çok daha dramatik.
gelelim ederi kısmına. sağlık bakanlığı geçen haftalarda bize de maske sordu. "maske almak istiyoruz." dediler. dedik ki "satışı yasak, hani tamam almak istiyorsunuz ama bakanınız ve başkanınız çıktı dedi ki "satışı yasak." satışı yasak şeyi nasıl satın alacaksınız?" dedik. orası da ayrı bir komik zaten. hem yasak diyorsun, hem satın almak istiyorsun... neyse efendim, akabinde dediler ki "maskeniz varsa 80 kuruştan alırız tanesini.". biz de dedik ki, "80 kuruşa maske varsa söyleyin biz de alalım oradan."
demem o ki bakanlık piyasada bulduğu en ucuz maskeyi satın aldı. bizim satmadığımız ama satışının söz ile yasaklanmasından hemen önce son satın aldığımız üç katlı ve telli bez maskenin fiyatı 2 lira + kdv. biz toptan alıyoruz. tedarikçiyiz. gerisini siz hayal edin.
devlet önce eczaneler satacak dedi, vazgeçti biz satacağız dedi, sonra yine vazgeçti, ppt'den hafta bir 5'er tane dağıtacağız dedi, sonra yine vazgeçti, eczanelerde 10 günde bir 5'er tane dağıtacağız dedi. e-devletten başvurun, telefona gelen kodla eczaneye gidin 5 ücretsiz maskenizin keyfini çıkarın dedi. *
henüz maskesini alan kimseyi tanımadığım için soramıyorum ama hal böyleyken kafamda deli bir soru dolaşıyor. her eczaneye dağıtılmak üzere 500 maske gönderilmiş. peki bu maskeler 5'li paketler halinde mi gönderildi yoksa eczaneler her seferinde 500'lük paketi açıp, ellerini içine daldırıp 5'er 5'er alıp mı veriyorlar? bilemedim...
mütamadiyen her allahın günü internetten form falan dolduruyorum. gerçi o doldurduğum formda kimlik bilgileri dışında mahalle köy bilgisi falan da istemişler, niye istemişler neyi istemişler orasını anlamadım. kimlikteki bilgilerimi, adres bilgisini mi istiyorlar bilmiyorum. zaten gelmez diye doldurup doldurup atıyorum işte. ptt getirmedi, kod da gelmedi zaten. salgın bitene kadar da gelen giden olmaz muhtemelen. bizim burada nükleer saldırısında kullanılan gaz maskesi takanlar var bu arada. ben de zamanında aldığım sağlam bir karbon filtreli maske var, ffp2 galiba. mutlu mesut takılıyoruz onunla.
neyi becerdiler ki bunu becerecekler. bir hafta önce e devletten başvuruda bulunduk. ses cıkmadıkça her gün tekrar başvuruyoruz. ne ptt'den maske geldi ne de eczaneden almak için kod. maske satışı yasak, maskesiz markete girmek, toplu taşıma kullanmak da yasak. toplu taşımayla işim olmaz ama markete gitmek gerekiyor. bir de insanlarla dalga geçer gibi sokağa çıkmayı yasakladıkları 65 yaş üstüne kolonya yanı maske gönderdiler. bu artık komik değil, trajikomik.
bana yine ekmek çıktı. sanıyorum ülke olarak en büyük derdimiz bez maske. kullanmak zorunlu ama satışı da yasak. neye istinaden onu henüz bilmiyorum. hani böyle parkta el ele dolaşmak yasaktır yazar ya bazı belediyeler. onun gibi bişi bu da.
bugün arkadaşlarla da tartışıyoruz. şimdi konuyla ilgili net bir şey yazmak istiyorum. olaya bakış açım tamamen siyasetten uzak. biraz kafa kullanmayla ilgili.
şimdi, sen sokağa çıkma yasağı ilan edersen, herkes evinde oturur. haliyle bez maske ihtiyacı da doğmaz. ama şu an böyle bir ihtiyaç var. çünkü insanlar, yaklaşık 50 milyon insan, işe gitmek durumunda. hadi bir kısmı ev hanımı olsun, bir kısmı işsiz olsun, bir kısmı evden çalışıyor olsun, nereden baksan yine de her gün yaklaşık 18 milyon insan işe gitmek durumunda. fazladır da ben az tuttum.
18 milyon kişiye, 8 saatlik ömrü olan bez maskelerden, günde 1 tane vereceksin. bunu da haftalık kargoyla yapacaksın. yarısı kadar kargo gitti diyelim. 9 milyon kargo. ve bunu sadece ptt ile yapacaksın. astarı yüzünden pahalı derler ya, o hesap aslında. ve yapamazsın. neden mi?
1. insanlar evde kaldığı için internet satışları arttı. haliyle normalden daha fazla iş hacmi söz konusu. 2. ptt çalışanları arasında kronik hasta olanlar ya da hastalananlar var. haliyle personel sayısı azaldı. 3. normal şartlarda haftada 10 milyon kargoluk iş yükünü tüm kargo firmaları üstlense bile sistem kilitleniyor. 4. bu dağıtım maliyetsiz olmayacak. ortalama her kargonun 2 lira gibi bir maliyeti var. (iş gücü, yakıt, elektrik, su vs vs)
peki daha basit bir çözümü var mı? elbette var.
1. maske fiyatını sabitle. de ki, 2 katlı maske 1 lira, 3 katlı maske 1,5 lira, ffp1 maske 2 lira, ffp2 maske 2,5 lira, ffp3 maske 3 lira de atıyorum. bunu yaparken de üretici ile görüş. gerekirse adamdan vergi alma. 2. maskeyi bu fiyatlardan farklı satan varsa bize bildirin de. 3. herkes o haftalık hakkı olan 5 adet maskeyi kendi cebinden satın alsın, gitsin e-devlet üzerinde fişiyle sisteme yüklesin ve bir hesap numarası versin. 4. basit bir yazılım fişi, fiş bilgilerini kontrol etsin, sorun yoksa ödeme bilgisini iletsin, maske parası vatandaşa ödensin.
ha tabi kanada gibi her vatandaşa ayda 2000 dolar verip evde oturun 3-4 ay derseler o da uyar bana. ama emin olun böyle bir sistem, o kadar maskeyi kapı kapı dağıtmaktan iyidir.
aslında aklıma gelen başka fikir de var. maskeleri muhtarlara versinler, onlar kapı kapı dağıtsın. çoğu yaşlı zaten, ikinci hafta yarısı ölür, böylece gençlerin muhtarlıkta önü açılır...