Geçtiğimiz ay, yani 2019’un aralık ayında çin’in wuhan şehrinde ortaya çıkan bir virüs. koronavirüsler, hayvan konakçılardan insanlara bulaşan ve solunum yolu semptomlarına yol açan bir virüs ailesidir. yaşlılar, hastalar ve çocuklarda daha ciddi sorunlara ve hatta ölüme yol açabilirler. son yıllarda en sık görülen örnekleri severe acute respiratory syndrome (sars) ve middle east respiratory syndrome (mers) idi.
bilgiler henüz kesinleşmiş olmasa da, Dünya sağlık örgütü, 2019-nCoV adını verdiği bu yeni koronavirüsün ilk olarak wuhan’daki bir deniz ürünleri pazarında ortaya çıktığı düşünüyor. pazarda başka hayvanların da satıldığı belirlense de, bu yeni virüs balıklardan kaynaklanmış olabilir. insandan insana bulaşma oranı da şimdiden sars kadar yüksek olmasa da, yüksek seyrediyor. yani şimdilik görülen en kötü koronavirüs değil. türkiye’de şimdilik panik olmaya gerek yok. başta da dediğim gibi en büyük risk yaşlılar, hastalar ve çocuklarda. bugüne kadar 2019-nCoV'den ölenlerin çoğu 60 yaşın üstünde kişiler. Dünya sağlık örgütü ve cdc uzakdoğu’ya seyahat planlarının ertelenmesini ve uzakdoğu’dan gelenlerle temasın minimumda tutulmasını salık veriyor. dünya sağlık örgütünün bugün toplanıp, salgın alarmı vermesi bekleniyor ama buna, sars krizinden sonra salgının kontrolsüzce yayılmasını engellemek için standart bir önlem gözüyle bakılıyor.
Zamanında sars virüsüne dair sağlam bir belgesel izlemiştim. Korkutucu olan virüs değil... aşısını bulmak için geçebilecek zamandı. Şöyle ki; belki yüzlerce maddeyle, onbinlerce kombinasyosla, hangi deney tüpünün tepki vereceğini bulmak... daha doğrusu denk gelmek. Yani gün gelir de aşısını bulması bir kaç yıl sürebilecek bir virüse denk gelmek. Üstüne iki şey daha bok ediyor işi... birincisi arama sürecinde virüsün mutasyona uğraması. İkincisi de tuhaf bir sebeple ortaya çıkması. Bir yarasa bir domuzu ısırıyor, o et de lüks bir lokantada onlarca kişiye servis ediliyor vs.
Son söz; adamların aşıyı bulmasını bir kenara bırak... ilk üç beş hastanın, bir ikisi ülke değişmiş bile olsa, nerede nasıl denk gelebileceklerini dedektif gibi sokak kamera kayıtları vs bile kullanarak bir şekilde bulmaları. Bildiğin imdb 8 puanlık film olur.
çinde bir saat içinde dört beş ayrı trafik kamerasından geçiyorsun. hop, fotoğrafını çekiyorlar. şehirlerde her yer yüz tanıma sistemiyle örülü. bir binaya girdin, yüzün işleniyor. dakika dakika takip var. tam bir 1984. bu adamlar ciddiye alırlarsa karantinayı kotarırlar. belki dünyada bunu en başarılı yapabilecek ülke çin.
haberlere göre vaka sayısı kudurmadan geniş önlemler almaları, bu sefer ciddiye aldıklarını işaret ediyor.
2011 yapımı contagion adlı filmde işlenen kurgunun bugün gerçek olması.
yarasadan domuza, domuzdan insana geçen bir virüsün salgına dönüşmesiyle milyonlarca insanın hayatına mal olduğunu konu edinen, serin kanlı ve ayakları yere basan bir yapım. tavsiye edilir.
ayrıca burdan çinli yetkililere seslenmek istiyorum: sizin ben validenizin vajinasına yarasa duhul edeyim e mi? ha bi' de neymiş, bu virüs insana yarasadan değil yılandan geçmiş-miş. haa tamam o zaman pardon ya... kusurumuza bakma. biz de yarasa yediniz sanıyorduk, meğer sadece yılan yiyormuşsunuz. amk pis boğazları!
Bir uydusu arıza nedeniyle dünyaya düştüğünde şuna benzer bir açıklama duyardınız sscb'den:
- uzaydaki bir uyduyu infilak ettirme görevi başarıyla gerçekleştirilmiştir!
State/devlet ve onun gücü/karizması herşeyden önce gelirdi eski komunist ülkelerde. Her ülkenin tarih kitaplarında yenildikleri savaş için "şöyle ağzımıza sıçtılar, bele yendiler!" Şeklinde Bahsedilmemesi gibi. Son dönemde burası da aynı havada gidiyor... neyse...
Bugün çin devlet başkanı çıkıp "durum gerçekten de kötü" diye bir açıklama yapıyorsa... durum bu açıklamayı yaptıracak kadar kötüdür!
Türkiyenin nüfusu 80 milyon... adamların karantinaya aldiğı 50 milyon.
çin'de ve hong kong'da 30 yıldır gazetecilik yapan bir japon gazetecinin hakkında, diğer sosyal medyacılara göre, görece tarafsız bilgiler sunduğu salgın.
özet olarak adam herkes canla başla çalışıyor, gönüllüler de doktorlara yardım etmek için ellerinden geleni yapıyor diyor. hastanelerde yer kalmamış, arabanız yoksa dışarı çıkmanız da pek mümkün değilmiş.
hastalık konusunda çok araştırma yapmadım, önüme geleni okuduğumdan, haberlerde duyduğumdan biliyorum. new sars diyorlar adamlar. ama vehametini şu ekran görüntüsü size anlatır
bir oyun grubundaki, çin, wuhan'da yaşayan arkadaşımızın bizzat endişeli sözleridir.
Sağlık bakanlığının yayınladığı genelgeye göre olası vaka grubu, "solunum semptomları ile hastaneye başvurmuş ve son 14 günde çinde bulunmuş herkes" hastanede karantinaya alınacak. Corona virus için tetkik sonucunu bekleyecek. Tahmini 3 gün. Negatifse taburcu. Pozitifse yandı gülüm keten helva. Doktorlarında ellerine semaya açıp dua etmekten başka yapacak pek bir şeyi yok. Hfo ve ecmo gibi çok ileri tedavi yöntemlerinin bile pek işe yaramadığı söyleniyor.
dünden bugüne tespit edilen vaka sayısı ikiye katlanmış ve 4474'e ulaşmış. 107 ölüm var. buna karşılık 63 kişi de hastalığı atlatarak iyileşmiş. avrupa'da fransa'dan sonra virüs'ün görüldüğü ikinci ülke almanya.
kayıt düşmek adına, gün itibariyle 14.628 vaka, 305 ölüm, 348 de iyileşme görülmüş. çin dışında kalan vakaların toplamı 173. güney amerika ve afrika dışında dünyanın kalanına dağılmış durumda bu vakalar.
Türkiye şirketlerinin Çin'den mal sipariş etmelerine engel olan, yerli üreticiden alıma zorlayan ve bu nedenle iç piyasayı hareketlendiren virüs salgını.
maske fiyatlarının patlamasına sebep olan salgın. internet üzerinden maske de satan bir şirketin çalışanı olarak sebebini izah edeyim.
bu salgın, aynı grip virüsü gibi, damlacık yolu ile bulaşıyor. haliyle hasta birinin hapşurarak saçtığı damlacıklar virüs ihtiva ediyor. bu damlacıklardan hasta kişiden uzak durarak korunabilirsiniz. bununla birlikte her tür maske ortalamada %70 oranında koruma sağlar. haliyle hastalığa karşı maske kullanılması tavsiye ediliyor. ancak maske satışlarını patlatan hadise bu değil.
dünya'da maskelerin çoğu çin tarafından üretiliyor. yani, türkiye'de satılan maskelerin de çok büyük bölümü çin malı. türkiye'de sadece ambalajlanıp satışa sunuluyor. hastalığın başlangıç noktası olan wuhan, özellikle maske üretimi yapılan tesislerin de yer aldığı bir bölge. ancak, karantina nedeniyle üretim ya durmuş, ya da yok denecek kadar az. haliyle, dünya genelinde ana üreticilerden olan çin, geçmişte kendi sattığı maskeleri yüksek fiyatlarla geri satın alma yoluna gitti. çünkü hastalığın yayılmasını yavaşlatmak için maskeye de ihtiyaçları var.
özet geçelim, birinci üretici çin, an itibarı ile üretim kendi ihtiyacını karşılamıyor, bu nedenl daha önce sattıklarını geri alıyor. haliyle maske fiyatları tavan tavan yapıyor.
an itibarı ile biz de maskeye ciddi anlamda zam yaptık. çünkü, sattığımız ürünü yerine koyma şansımız yok. yerli üreticilerle görüştüğümüzde, imalathane kapısında kuyruklar oluştuğunu, günlük üretimin tamamının, bekleyenler tarafından fiyat gözetmeksizin alındığını öğreniyoruz. hal böyle olunca, maske çok yakında yok satmaya başlayacak.
tüm bunlara ek olarak, bugün firmamızı arayan birisi, otellerde maske zorunluluğu getirildiğini söyledi. ne kadar doğru bilmiyorum. ancak oteller zorunlu olarak maske almaya başlarlarsa, zaten piyasada ihtiyacı karşılayamayacak kadar az sayıda bulunan maskeler, kısa sürede bitecektir. çünkü, çin hala almaya devam ediyor. haliyle maske, son bir haftada altından bile daha hızlı değer kazanıyor...
14 şubat; vaka sayısı 64,447 ölüm 1384, iyileşen hasta sayısı 7080. vaka/ölüm oranı sabit şekilde ilerliyor gibi. iyileşen hasta grafiği ise hızla yukarı doğru ilerliyor.
Van şehrinde 2'si Iran vatandaşı olmak üzere 3 kişinin virüs kaptiklari şüphesiyle hastahaneye kaldırılması, mevzu bahis hastahanenin acil bölümünün karantinaya alınması haberinden sonra 22.02.2020 tarihinde Türkiye'de de görülen ölümcül bir virüs çesididir.
Bir haber okumuştum 2 kişinin öldüğüne dair ama şimdi bulamadım. Devlet yetkilileri haber yapılmasını yasaklamış olabilir hal panik yapmasın diye ama bu tür olayda haberlerin yasaklanması halkın tedbir almamasıba yol açar ve salgının büyümesine neden olur. Ayrıca bugün Van'da bir Iran ambulansı görülmüş. Belki öldüğü söylenen iki kişinin naaşını almaya gelmiş olabilir. Tabii sağlık bakanlığı ve valilik gibi devlet erkanı her zaman olduğu gibi saçma sapan açıklama yapıyor.
Türkiye'de bir salgının başlaması inanılmaz kötü bir duruma yol açar. Iran'dan bile daha hazırlıksız ve kötü yönetilecek bir ülkeyiz çünkü. En hızlı yayılan ülke olma yolunda gideriz diğer her şeyde olduğu gibi bunda da en tepede olmayı başarırız.
Afyonda, iran seyahati sonrası solunum sıkıntısı semptomları olan bir aile acil serviste corona virus şüphesi ile izole edilmiştir.
Birazdan haberlere düşer.
Testleri çıkana kadar karantinada kalacaklardır.
Edit: resmi sonuç negatif olarak geldi.(şükür)
Türkiye'nin, hemen yanı başında vakalar gerçekleşirken neredeyse hiçbir önlem almadan sadece izleme modunda olduğu olay.
Gerçekten inanılması güç. nasıl olur da iran sınırını kapatmazlar. Bak buraya kadar anlıyorum, ticaret falan ama senin ülkene de gelecek bu şekilde. Eeh daha sonra zaten kapatmak zorunda kalacaksın. Yani illa virüs ülkeye girecek sonra mı sınırı kapatıp önlem almaya çalışacaksın. Sadece iran sınırı da değil, bildiğim kadarıyla Çin'in çoğu bölgesine hava yolu ile seyahatler de açık. Hemen yanı başında senin gibi aynı saçmalıkları yapan ülke var.* bak şimdi ne haldeler. İş işten geçmiş, ölü ve çok sayıda vaka yüzünden spor müsabakaları ertenecek noktaya gelinmiş. Nedir bu hiçbir önlem almadan bize bir şey olmaz mantığı anlayamıyorum.
türkiye için konuşuyorum: salgın baş gösterir, vakalar görülmeye başlar, yetkililer reddeder, ölümler olur, hiçbir önlem alınmamaya devam edilir, ölümler artar, önce rakamlar kamuoyuna açıklanmaz sonra yetkililer cehape'yi falan suçlar, bu iş de böyle kapanır gider.
bedava yaşıyoruz bedava.
tanım: türkiye'de görülmeye başladığı iddia olunan ve fakat yetkililerce reddedilen çin menşeili ölümcül virüs salgını.
buna bu saatten sonra "wuhan" demek ne kadar doğru bilmiyorum. salgın adlandırmalarından anlayan biri yardımcı olabilir.
clickbait olmayan ciddi sitelerde, artık karantina, yolculuk engelleri vs. ile önüne geçemeyeceğimiz görüşleri yaygınlaşmaya başladı. insanlarda "ülkede salgın yok", "vakalar izole" etkisi yaratıp sivil savunmaya zarar veriyor. hele bizim gibi elli saat deprem konuşup bireysel düzeyde en ufak önlem almayan, hayatına inkar içinde devam eden toplumlarda bu etki daha da güçlü.
ikincil olarak, evine dönememe vs. korkusuyla bildirimleri engelliyor.
hepimizin dünya çapında, kapımızın önüne gelmiş, bize bulaşma riski sabit bir salgınla karşı karşıya olduğumuzu kabul etmemiz ve buna göre yaşamaya başlamamız gerek. yine depremdeki gibi, bunun bedava, etkin ilk adımları var. eilinizi yüzünüze götürmemeye alışmak, bunun egzersizlerini yapmak, çocuklarımızı uzun uzun eğitmek gibi. herkes uzun süre evden çıkmayacağı koşullarda yaşamaya hazırlanmalı.
wuhan falan değil. istanbul salgını, ankara salgını, trakya, niğde salgını bu artık.