Bunun kısaltılmasına deli olurdum. Normalde 2+ haftaya yayılması planlanırdı sonra vay efendim memlekete gidecekler zaman kazansın, vay hocalar ayrı uğraşmasın diye tırtık tırtık bir haftaya sıkıştırılırdı. Millet yalvardı diye aynı gece 2-3 derse sabahladığımız olurdu.
Hele 1-3'e kalmış, atılma tehlikesi olan arkadaşlarla çalışıyorsanız psikolojik daralı katlanır. Gecenin bir yarısı yurtların birinin camını açıp "yeter lan yeteeer" diye bağıran çıkarsa iyice derinleşir, arkasından gelen sessizlikte masada millet birbirine bakıp zaman kaybetmemek için konuyu açmadan devam eder.
ders çalışırken birden kahkalarla güldüğüm için, annemin sonunda delirdiğimi düşündüğü dönem. sadece sinirim bozulmuştu konu çokluğundan.
komiktir bu haftalar. final haftası ya da haftaları olmasına rağmen ismi, 3 tanecik ders alıyor bile olsanız ne yapar eder o 3 dersin 2'sinin sınavını aynı güne koyarlar ya da bir şekilde salı-çarşamba-perşembe gibi bir sıralamaları olur. üstelik mesela şu şekilde ayarlarlar bu sınavları; ilk gün sınav saat böyle günün tam ortalarına ayarlanır. 14:30 falan gibi... okula gidiş, sınavdan dönüş, sınavdan önce derse son kez bakmalar falan derken, ertesi günün sınavına zaten çalışamazsınız. büyük ihtimalle akşam üzeri evde olursunuz. eviniz uzaksa daha da uzun sürebilir bu süreç. az dinleneyim, yemek yiyeyim derken saat en iyi ihtimalle 19:00 falan olur. ancak ertesi günkü sınav nedense sabahın köründe olur ki, onca konuyu yetiştirmeniz imkânsız hale gelsin. özetle tam bir kabustur o sınav programı.
bir de sayısal bir bölümdeyseniz eyvah eyvah! konuyu mu tekrar edip hatırlasam, sadece formüllerin neye yaradığını mı tekrar etsem, formül mü ezberlesem diye düşünmekten balataları sıyırırsınız. maalesef formül ezberletmek bizim ülkenin hocaları tarafından sevilen bir şey. yani tamam, pogson formülü nü ezbere bileyim, sıkıntı yok da, şunu ya da bunu da ezberletmeyin insana yahu! sonuçta bunlar 1 değil, 2 değil... hepsi bir araya gelince beyin teflon gibi kaydırıyor bunları, tutmuyor içinde.