1. 11 temmuz 1912 - 14 ağustos 1996 tarihleri arasında yaşamış olan grek kökenli rumen orkestra şefi. ikinci dünya savaşı ertesinde kapatılan 'i küllerinden doğurtmuştur.

    kendisi kayıtlı müzik sevmezmiş. müzik kayıtlarını "konserve yemek" olarak görürmüş. bunun da sebebi 'ne inanmasıymış.

    japonca kaligrafi hocamız da bize "yazı bir defa yazılır" derdi. o geldi aklıma.
    #169986 jean baptiste de la rose et la croix | 5 yıl önce (  5 yıl önce)
    0müzisyen 
  2. (bkz: ) dendiğinde nasıl ki şiddetli şekilde dalganan 'müzik' dünyaları ve onu yaşamak için içine çekilenler akla geliyor ise, bu 'mistik' dünyaları dolaşmayı mümkün kılan ve bu yolun sisten ışığa ilerlemediğini; ezeli sisin ışık dolu olduğu bilgisini bizlere verebilecek birinin varlığı da kaçınılmaz olarak akla geliyor. bruckner’nın eserlerinde süregelen yıldızların doğuşu ile hayatın doğduğu ve ölümle kırıldığı, dalgalanan tinin meydana geldiği ve kırıldığı yerdeki 'bilgi'ye sahip olan; lirikten ilahiye gelişmesine olanak sağlayan ve saf doga mistiğini dinsel aura ile perçinleyen, bu tanrı tarafından terkedilmişliği yaşatabilen ve yaşayabilen, onun dürtüsünde ve dalgasında hareket edebilen ve bizleri dönüştürebilecek biri var ise, o da yüce 'celebidachi''dir ve kendisi de bunun bilinci ile yasamış olmasına karşın bruckner'nın karşısında alçakgönüllülüğünü daima korumuştur ve bunu su sözler ile dile getirmiştir:

    "onun [bruckner] yeteneğine sahip degilim. mevcut, yaşanabilir ilişkilere bağlı kalmalıyım. eğer orada değillerse, onlarla hiçbir şey yapamam."

    celi'nin en yakın arkadaşlarından biri olan (bkz: ), celi'nin bruckner'yı ele alış şeklindeki tepiselliğini, coşkusu ve titizliğini, kısaca radikalliğini ve bunu orkestrasına nasıl yansıttığını şu sözler ile anlatmıştır:

    "onunla [celi] ilk provalarımı hatırlıyorum. (bkz: ) yönetimindeki (bkz: )'ndaydım ve celebidachi ile çalışmak istemiştim ama bunun ne anlama geldiğini bilmiyordum. bu dört ya da beş günlük prova demekti ve tekrar bir senfoni icra edeceğimiz zaman sanki onu ilk defa prova ediyormuşçasına prova etmek zorundaydık.her performansta müzikten yeni bir deneyim çıkmasını isterdi. onunla ilgili sevdiğim şey, bizi enstrümanımızla değil, her zaman isimlerimizle çağırıyor olmasıydı.

    bu sayede insan gibi hissediyorduk ama o bunun karşılığında hep bir şey isterdi. biz sadece kendi notalarımızı çalmayacaktık, aynı zamanda enstrümanımızın orkestranın tamamına oranla nerede durduğunu da dinleyecektik. sadece yönetici olmak yerine kendimiz için de düşünmemizi isterdi. müziği, orkestra şefi gibi bütünüyle ele almak zorundaydık ve sadece notalarımızı çaldığımızı fark ettiğinde delirirdi. bir ya da iki kez ona baş kemanlara çok fazla bağırmamasını söylemek zorunda kalmıştım çünkü zavallı çocuklar o kadar telaşlanmışlardı ki, bir noktada tekrar özgürce çalmaktan çok korkacaklarından korkmuştum. anlamadığı şey, prova yaparken övgü ve cezaların dengelenmesi gerektiği idi."

    (bkz: ) bünyesinde yer almış solo obua (bkz: ) aynı şekilde 1983'te (bkz: )'ye verdiği röportajda celebidachi'ye övgü dolu sözler sarf etmiştir:

    "bizimle bir ay boyunca çalışmıştı [celebidachi] ve orkestra ne ile karşılaşacağını bilmiyordu. bu süreç doğal olarak üç- ya da dört günlük bir süreç değildi, tam bir ayımızı almıştı. ispanya'ya gidip turnemizi yapmış ve bu süreçte orkestra üzerindeki tüm tozdan arınmıştı. oturup, denge ve tonlama üzerinde çalışmıştık. orkestra performansına dair tüm yönleri – ki bu her zaman içine girebileceğiniz ve işleyebileceğiniz bir şey olmuyor – celebidachi'yi çok iyi tanıma fırsatı bulduğumuz ilk dönemde işlemiş ve başarmıştık ve ben celebidachi'nin orkestraya çok şey kattığı inancındayım."

    (bkz: ) ve (bkz: ) ile ilgili şu anektodu paylaşmanın önemli olduğunu düşünüyorum, zira nicolai, (bkz: )'na transfer olmadan önce karajan'ın kendisine "was wollen sie denn in münchen bei diesem bauernorchester?", yani "münih'te, bu köylü orkestrasında ne işin var?" demiştir. nicolai'yın bu demeci celi'nin [www.youtube.com/... aşağıda] karajan'ın kibirine yönelik söylediklerini doğrular niteliktedir diyebiliriz.

    "o [karajan] tüm orkestra şeflerinin en trajik görünümüdür. bu genç bir şeyler başarabilirdi. aşırı kibirinden hasta oldu ve müziğe ilişkin tamamen yanlış bilgilere vardı. akıl almaz bir şekilde müzikten anlamayan bir insan haline geldi. onda bir 'takt' bile doğru değil. daha yeni berlin'de (bkz: )'yı dinledim. nereden başlamalı? vuruş tekniği özelinde hiçbir şey anlamayan bir kişidir. orkestra nedir? bu tek bir jest ile seslendirilebilecek bir şey değildir."

    röportajcı: "ama seyirci tam da bu jest yüzünden ayaklarının altında."

    celi: "tabii ki. bugün coca-cola'yı bir şarapla karşılaştırırsanız, elbette coca-cola kazanır. ancak bu bir kriter değildir."

    her ne kadar celi, berlin'de (bkz: )'nın yedeği olarak görev almış olsa da, (bkz: ) politikası doğrultusunda furtwängler'in kızağa çekilmesi ile birlikte başlayan süreçte celebidachi, 29 ağustos 1945 tarihinde arjantin bulvarındaki (bkz: )'de (bkz: )nın şefi olarak ilk konserini vermiştir. 1952 itibariyle, yani tam 414 konser sonrası furtwängler görevi celebidachi'den tekrar devralmış ve 1954 tarihinde ölümü ile birlikte boşalan şeflik pozisyonu, celebidachi'nin en büyük adaylarından biri olmasına rağmen, daha medyatik olan (bkz: )'a verilmiştir ve aldığı bu derin yaranın sonucunda celi, berlin filarmoni orkestrası ile tekrar bir araya gelmeyeceğine ant içmiştir. 1992 yılında, yani ölümünden sadece 4 yıl önce dönemin cumhurbaşkanı olan (bkz: )'in aracı olması ile celi, berlin filarmoni orkestrasıyla barış konseri adı altında evine geri dönmüştür.
    0müzisyen