1. Diller de tıpkı sporcu gibidir. Dili ne kadar etkili kullanmaya çalışırsanız o kadar verim alırsınız, kullanmaya meyletmemek te dilin hareketsiz kalarak obez bir görününüm kazanmasına yol açar ve bedenle hareket alanınızı daraltırsınız. Bu durumda da ödünçleme sayısı artar. Ödünçlemeyi açıklamaya çalışayım; Teknolojinin hızlı gelişimi ile kavramların ortaya çıkması aynı hızda gerçekleşmekte, dolayısıyla kelime üretimi bu hıza yetişemiyor. Hal böyle olunca da kullanılmak istenen kelimeler, bizde olmayan karşılıkları sebebiyle hakim olan dilin açıklamasının üzerine kelimenin kendisini olduğu gibi ya da Türkçe okunuşunu esas alarak dilimize alıyoruz. Bu süreç, dilimizde ödünçleme yoluyla aldığımız kelimeye halk nazarında kabul gören bir kelime bulunana kadar yabancı kelime kalmaya devam eder. Sürecin uzaması ise kelimenin dil kurallarına uydurulması suretiyle Türkçe kabul edilir.

    Olduğu gibi alıp dile uyarladığımız “Çarşı” kelimesini düşününce her ne kadar farsça bir sözcük olsa da almış olduğu yeni form Türkçeye mal edilebilir.
    Alıp bir süre kullandıktan sonra karşılığını ürettiğimiz “Campus” kelimesini “kampüs” olarak değiştirip bir süre kullandıktan sonra “yerleşke” kelimesini ürettik ve başta yavan dursa da sonradan bir kulak aşinalığı meydana gelmiştir.

    Sonuç olarak ödünçleme her zaman olabilecek bir şeydir. Canlı bir diliniz varsa eğer alınan kelimenin istilacı bir dilin ögesi olarak düşünmemekte fayda var. Objektif olarak bakıp almanca, ingilizce ve Fransızca’ya baktığınızda kelimelerin belki yarıdan fazlası ortaktır ama söyleyişteki farklılıklar ödünçleme yoluyla alınan kelimenin dile mal edilmesini sağlamıştır.

    #169496 iskiski | 5 yıl önce
    0dil bilgisi terimi