-
18 aralık 2019 tarihli yazısında "Benim Katolik rahip dostlarım var. ‘Biz kilisede hiç Allah’ı konuşmayız’ diyorlar. Herhalde Allah’ı konuşmak için ateist olmak gerekir...” şeklinde bir alıntı yapmış olan köşe yazarı.
ben de bu yazıya "sanırım bunu söyleyen kişi hayatında hiç katolik kilisesi'ne gitmemiş, ayinlerde sürekli allah'tan bahsedilir." şeklinde bir yorum yazmıştım.
yorumum silinmiş nedense. -
habertürk’ten fatih altaylı’nın 6 Şubat 2021 tarihli köşe yazısında kendisi hakkında “Kendinizi de çamaşır makinesine hatta herkesin girip çamaşırını yıkayabildiği bir laundromat’a çevirmeyin” ifadelerini kullandığı bir kişi.
Söz konusu ifadelerin tamamı şu şekildedir:
-- spoiler --
Ertuğrul Özkök beni çok neşelendiriyor son zamanlarda. Yazıları ile değil, tavrıyla. milli piyango’ya yönelik suçlamalar oluyor, güvensizlikler oluşuyor, Ertuğrul Özkök hemen Milli Piyango’nun CEO’su ile konuşuyor. “Size yönelik suçlamalar var ne diyorsunuz” diye soruyor. CEO da ne kadar dürüst olduklarını anlatıyor. turkcell bip’e yönelik yönelik güvensizlikler ve suçlamalar oluyor, Ertuğrul Bey hemen Turkcell BİP’in başındaki kişi ile konuşuyor. O da Ertuğrul Bey’e “BİP’in ne kadar güvenli olduğunu” anlatıyor. İyi de Ertuğrul Bey, ne bekliyorsunuz? Milli Piyango CEO’sunun “Vallahi bir takım haltlar dönüyor ama ben de anlamadım. Çıkmayan ikramiyeler, alınmayan paralar var. Hep aynı yerlere çıkan ikramiyeler beni de işkillendiriyor. Zaten olasılıkları o kadar düşürdük ki, asıl beni şaşırtan bazılarına özellikle kazı kazan tipi oyunlarda hala ikramiye çıkıyor olması. Şu anda türkiye’nin kumar tekeli olduk ve oyun çeşitliliği ile tüm Türkiye’yi kumarbaz yapma niyetindeyiz” demesini mi? Ya da BİP’in başındaki zatı muhteremin “Vallahi Ertuğrul Bey, ben de emir kuluyum. Burası kamu yönetiminde bir şirket. Verilerin güvenliği konusunda yüzde yüz garanti vermem mümkün değil. Yarın birileri bunu talep ederse ben nasıl hayır derim. Fatih Altaylı’nın yazdığı içerik üzerinden veri üretme lisansı için başvurumuz doğru ama çok da kötü niyetle kullanmayacağımıza şimdilik söz veriyorum” demesini mi? Yapmayın Ertuğrul Bey, yılların gazetecisisiniz. Bizi salak yerine koymayın. Kendinizi de çamaşır makinesine hatta herkesin girip çamaşırını yıkayabildiği bir laundromat’a çevirmeyin. Ne olur, lütfen!
-- spoiler --
Dış Bağlantılar:
- Köşe yazısına erişilememesine karşı: Archive İS
- Fatih Altaylı’nın bahsettiği köşe yazılarından:
+ Turkcell’den Murat Erkan’la Röportaj [Röportaja erişilememesine karşı: Archive İS , Archive ST , Wayback Machine ]
+ Sisal’den Selim Ergün’le Röportaj [Röportaja erişilememesine karşı: Archive İS , Archive ST , Wayback Machine ] -
1947 doğumlu gazeteci, televizyoncu, haberci ve radyocu.
Geçen haftasonu arabada number one radyo'da yayınına denk geldim. Bu nasıl bir yaşama tutunmadır arkadaş dedim kendi kendime. 75 yaşında adam, onca yoğun programında vakit bulup radyo yayını yapıyor.
Takdire şayan. -
gazetecinin görevi, elindeki gücün de bilinciyle geçmişin unutulmasını engellemek, gerçeğin ortaya çıkmasını sağlamak, yani toplum hafızasını ayakta tutmaktır. Bizim gazetecilerinse kendisi başlı başına toplumun hafıza sorunu. Her devrin adamı olmayı abartan gazetecilerle dolu etrafımız. Birisi bile utanmaz bundan çünkü bilirler ki unutulup gidecek nasılsa. Dün Anapla, fetoyle, Tayyiple bir olanlar bugün de imamoğluyla beraber mesela. Özkök de bunlardan birisi. İmamoğlu Karadeniz turu dayadı birkaç gündür, fotoğraflarını gördüm, özkök de peşinde. Nagehan alçı mesela bir diğer örnek desem, ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız.
En son hatırladığım "bu 17-25 konularını da artık konuşmanın bir anlamı yok, meclis'e gelmeyecek nasıl olsa. hesaplaşma çizgilerini bir kenara bırakıp ileriye bakalım" gibisinden birşey karalamıştıı, orada bıraktım ben. Onu bırak, bunu unut, bana dokunma diyen ılık götlülerin devran dönse de ekmeğini yemeye devam etmesi uyuz ediyor beni.