yıllaaaar yıllar önce şu satırlar dökülmüş parmaklarımdan:
"nasıl bi duygudur kavrayamıyorum bi türlü. bi kardeş ne kadar sevilir? kıskanılır mı, kıskanmak normal midir? yoksa doğar doğmaz elinin altındaki oyun arkadaşın olacak biri midir? kafamda deli sorular...
tek çocuk olmanın dayanılmaz boşluğu.
küçükken sorarlardı kardeşin olsun ister miydin diye.. afallar kalırdım, içten içe “yoo iyi böyle, niye istiyim ki” diye geçirirken dışımdan “bilem ki, olsa güzel olurdu herhalde. kardeşi olmak nasıl bi duygu bilemediğim için bişey diyemiycem” derdim. büyüdüm, daha da büyüdüm, giderek “keşke bi kardeşim olsaydı, o zaman yanlız kalmazdım hiç, derdimi dinleyecek biri her daim olurdu” diye düşündüğüm günler arttı, daha da arttı.
şimdi kızım bu şekilde düşünsün istemiyorum. küçükken elinin hemen altındaki bi oyun arkadaşı, büyüyünce de can yoldaşı olacak bi kardeşi olsun istiyorum. şimdi değil, ama yakın gelecekte.."
bundan 6 yıl önce kızımın kardeşi oldu. bence iyi de oldu. şimdilik her çocuk gibi arada didişen ama arada da birlikte güzel güzel oynayan iki çocuk. umarım büyüyünce "iyi ki" derler.
Bende var bir tane bundan. kendisi bilgisayar mühendisi, evden çalışıyor. Ve en çok korktuğum şey başıma geldi sevgili sözlük, çalışma sebebiyle internetimiz bir haftalığına kesildi. yavaş yavaş delirmeye başlayacağını tahmin ediyordum fakat bu biraz garip sonuçlandı. Evin her yerine ayak basmaya başladı önce, attığı voltaları korkulu gözlerle seyrediyordum. Şimdi ezel izlemeye başlamış, sessizce yanaşıp "çünkü bıçakla ölen çabuk soğur" falan deyip duruyor tuncel kurtiz sesiyle. İnternet sağlayıcıları yardımcımız olsun.