-
tutma işi yapılmak veya tutma işine konu olmak.
Örnek kullanım: Ömer Abit Hanı'nda bir yazıhane kiralanmış, aylıkla bir otomobil tutulmuştu. (E. E. Talu) hepsini göster
-
Ay ve Güneş, tutulma olayına uğramak.
hepsini göster
-
Ünlü olmak, meşhur olmak.
hepsini göster
-
tutuk duruma gelmek.
hepsini göster
-
Kapatılmak, sarılmak.
Örnek kullanım: Kaçmayı düşündüklerinde sokağın iki çıkışının da tutulduğunu gördüler. (i. O. Anar) hepsini göster
-
Bir organ veya bir şey hareket edemez olmak.
Örnek kullanım: Barba Manol kafayı iyice dumanladıktan sonra, iki bacağının nasıl tutulduğunu anlattı. (Halikarnas Balıkçısı) hepsini göster
-
Birine tutkun olmak, sevmek.
hepsini göster
-
yakalanmak.
Örnek kullanım: Hastalığa tutulduğu sıralarda bir sabun fabrikasında çalışıyordu. (N. Cumalı) hepsini göster
-
Takım oyunlarında karşı takımdaki bir oyuncu yakından izlenmek, tutulmak, markaja alınmak.
hepsini göster