1. - mikroorganizmaların üremesini engelleyen veya tahrip eden, genellikle mikroorganizmalar ya da bitkiler tarafından meydana getirilen, streptomisin, penisilin gibi kimyasal maddeler.
    - mikroorganizmaların üremesini engelleyen veya öldüren, genellikle mikroorganizmalar veya bitkilerin çeşitli türleri tarafından meydana getirilen veya sentetik olarak elde edilen, düşük molekül ağırlıklı kimyasal maddeler.
    - bazı mantar, aktinomiset ve bakteri türleri tarafından veya sentetik olarak üretilen ve mikroorganizmaların üreme veya gelişmelerini önleyen veya onları öldürücü etkiye sahip ilaç.
    #10308 ma icari | 8 yıl önce
    0ilaç 
  2. grip ya da soğuk algınlığı çoğu zaman viral enfeksiyon kaynaklıdır ancak nedense antibiyotik ülkemizde hala en ufak hastalık semptomunda başvurulan ilaç türüdür. reçeteyle verilir hale gelmesi iyi bir gelişme olsa da pratikte fazla fark yaratmayabilir, zira hasta baskısından yılmış doktorlar antibiyotik gerektiğini düşünmedikleri durumlarda bile "doktor bana bakmadı" şikayetiyle karşılaşmamak için ilacı yazabiliyor. antibiyotik için işlevsel bir alternatif geliştirilemezse bu gereksiz kullanımların ileride insanlık için ağır sonuçları olacak ne yazık ki.
    #17038 nox | 8 yıl önce
    0ilaç 
  3. hakkındaki en temel bilgiler klasifikasyon üzerinden verilebilecek olan ilaç türüdür.

    antibiyotiklerin bakteriostatik ve bakterisidal olmak üzere iki ana işleyiş mekanizmaları vardır. bakteriostatik, adını yunanca kökenli bir sözcük olan durağanlık anlamındaki "stasis"den alırken, bakterisidal adını latincedeki "öldürücü" anlamını katan "-cida" ekinden alır. haliyle bakteriostatik, bakterilerin çeşitli yaşamsal aktivitelerini onları öldürmeden durdurarak çoğalmalarını engellerken; bakterisidal bakterileri öldürerek tesirini gösterir.

    piyasadaki antibiyotikler kısaca;

    1) bakteriyel hücre duvarına etki edenler,
    2) bakteriyel nükleik asitlere etki edenler,
    3) bakteriyel protein sentezine etki edenler,
    4) bakteriyel zara etki edenler,
    5) antimetabolit etkiye sahip olanlar,

    şeklinde özetlenebilir. bunları ayrı ayrı incelemek gerekirse:

    1) bakteriyel hücre duvarına etki edenler:

    peptidoglikanlar, özellikle gram-pozitif bakterilerin hücre duvarları kütlelerinin önemli bir oranını oluştururlar. haliyle peptidoglikan sentezini engellemek, bakterinin ölüm fermanını imzalamaktır.

    peptidoglikan sentezini engellemenin birden fazla yolu mevcuttur zira sentez tek bir basamakta olmaz. önce sitoplazmada öncüller üretilir, sonra bu öncüller bir taşıyıcı ile dış yüzeye taşınır. devamında polimerler arasında çapraz bağlar kurulur.

    mesela basitrasin lipid fosfatazı inhibe ederek çalışır. c55-izoprenil pirofosfatın defosforilasyonuna etki edilmesi, taşıma evresinin sonunda peptidoglikanın taşıyıcıdan normal salınımını engelleyecektir.

    bir başka evreden örnek vermek gerekirse, beta-laktamların ekseriyeti (penisilinler gibi) çapraz bağların kurulumunun katalizasyonu için zaruri olan pbp'leri inhibe ederek işe yaramaktadır.

    2) bakteriyel nükleik asitlere etki edenler:

    nükleik asitler dna ve rna iken, bunların sentezi için gereken madde folik asittir. bu yüzden nükleik asitlerin sentez süreci folat, dna giraz veya rna polimeraz üzerinden manipüle edilebilir.

    tüberküloz veya lepra gibi mycobacterium kaynaklı durumlarda kullanılan rifampisin, rna polimeraz üzerinden etki eden antibiyotiğe örnek teşkil etmektedir.

    kinolonlar, dna giraz veya topoizomeraz iv enzimlerini inhibe ettiklerinden dna replikasyonuna engel olarak çalışmaktadırlar.

    folik asit mekanizması için ise dihidrofolik asit üretimini bozan sülfonamidler misal gösterilebilir ilaçlardır. sülfonamidler antimetabolit sınıfında da konumlandırılabilirler.

    3) bakteriyel protein sentezine etki edenler:

    herkes temel biyoloji bilgisi ile protein sentezinin ribozomlarda gerçekleştiğini az çok bilir, ribozomlarda ise 50s ve 30s alt birimleri vardır.

    klindamisinler, bir başka örnek olarak makrolitler 50s alt birimi üzerinden bakteriyel protein sentezine engel olurlarken, tetrasiklinler ve aminoglikozidler bunu 30s alt birimi üzerinden yaparlar.

    4) bakteriyel zara etki edenler:

    gram-negatif bakterilerin zarlarındaki lipopolisakkaritlere bağlanarak işleyen, ribozomal olmayan peptidlerden polimiksinler bu gruptadır. gram-negatif enfeksiyonlarda kullanılırlar.

    5) antimetabolit etkiye sahip olanlar:

    dihidrofolat redüktaza bağlanarak dihidrofolik asidin tetrahidrofolik aside indirgenmesini inhibe eden trimetoprim ve daha önce sözünü ettiğim sülfonamidler aslında dna sentezi ile ilişkili antibiyotikler olup kaynaklarda antimetabolit olarak da klasifiye edilebilirler.

    *

    bu sınıflandırmalar mekanizmalara göredir. etki gücü dikkate alınarak yapılan sınıflandırmalarda hangilerinin bakteriostatik, hangilerinin bakterisidal olduğuna bakılır.

    bir başka sınıflandırma yöntemi ise antibiyotiklerin spektrumlarıdır. hastalığa sebep olan mikroorganizma tam olarak tespit edilemediğinde geniş spektrumlu antibiyotikler tercih edilir. lakin patojen spefisik olarak biliniyorsa dar spektrumlu antibiyotik kullanılır zira spesifik bir patojene özel olarak hedefleme daha etkili sonuç verir.
    #199808 highpriestess | 4 yıl önce
    0ilaç