Onun öğretisi insancıl düzendir. Amacı tartışmalardan uzak uyum içinde yaşayan toplum düzeni kurmaktı. Fikirleri düşünür ve bilim adamı olan öğrencileri tarafından kaleme alınmıştır. Konfüçyüs’ün ‘Mükemmel Erdem’ dediği özellikler; doğruluk, ağırbaşlılık, cömertlik, samimiyet ve nezakettir. Bunu ‘Doğru isen çok şeyi başarırsın; ağırbaşlı isen saygısızlık görmezsin; cömertsen her şeyi elde edersin; samimi isen insanlar sana güvenir; naziksen başkalarını hizmetinde kullanabilirsin’’ şeklinde açıklar. Konfüçyüs ölümünden sonra ülkesinde ‘Mükemmel Hakim’ ve ‘Taçsız Kral’ namıyla anılmıştır.
asıl adı kung futzu olan çinli düşünür. hakkında pek bilgi yoktur.
MÖ 551 - MÖ 479 yılları arasında yaşamış. asıl adı kung futzu'dur. bu ismin anlamı " küçük tepeler " anlamına gelir, bu ismin verilesinde ise doğduğu yerin, çevresindeki dağlar/ tepelere kıyasla daha küçük olmasından dolayı kaynaklandığı sanılıyor.
doğduğu sırada çin'de kaos ortamı bulunmaktaydı ve iktidar da ise " cu " hanedanı vardı ve çin derebeylik ile yönetiliyordu. bu derebeylikler sürekli birbirleri ile savaşıyor ve halktan yüksek vergiler alıyordu. bu kaos ortamı yüzünden küçük yaşta yetim kalmıştır. gençliğinde çeşitli işlere girmiştir. " lu " derebeyliğinde çobalık ve ambar bekçiliği yapmıştır. bazı tarihçilere göre de yine aynı derebeylikte adalet bakanlığı yapmıştır.
19 yaşında evlenmiştir. 21 yaşında öğretmenliğe başlamıştır. gezici bir üniversitesi vardır. müfredatı arasında müzik, şiir, ahlak, tarih, edebiyat ve medeni yaşam dersleri vardır.
din anlayışında ; ideal bir toplum ve ideal bir yönetim biçimi vardır çünkü yaşadığı dönemde büyük bir kaos hakimdir. toplumu oluşturan bireylerin, topluma karşı olan görevlerinin mutlaka yapılmasını önerir. baba babalığını, oğul oğulluğu, devlet adamı devlet adamlığını bilmelidir. buna bağlı olarakta geleneklere ve törelere bağlıdır. yıllar önce çin'de iki farklı din vardı. birisi devlet dini diğeri halkın dinidir. konfüçyüs halkın dinini tekrardan canlandırmak ister çünkü halkın dini " hümanist " bir dindir.
devlet anlayışında ; monarşik bir devletten yanadır, rejim değişikliğini önermez lakin devlet adamlarında " liyakat" önemlidir. bir öğrencisine " zalim bir idareci bir kaplandan daha yırtıcıdır " demiştir. halkın ceza ve kanunlar ile değil erdem ile yönetilmesini önerir.
aile anlayışında ; ataerkil bir yapıyı önerir çünkü " kadınlara güvenmez " bu yüzden de devlet yönetimine katılmalarını istemez. ayrıca anne ve babaya saygıya çok önem verir. ebeveynlerin, çocuklar büyüse bile yanlarından ayrılmamasını söyler.
ahlak anlayışında ; en önemli ilkesi " kendine yapılmasını istemediğin şeyi bir başkasına yapma " ilkesidir. insanın hem kendisine hemde başkalarına olan saygısının gereğini vurgular. ona göre iyi insan prensip sahibi olan insandır ve erdemli olmak zorundadır. " erdemsizlik kötülüktür " demiştir.
japon kültürünün temel taşlarını oluşturan insanlardan birisidir. meiji dönemine kadar japonya'da konfüçyüs'ün düşünceleri etkili olmuştur.
hatta öyle ki, köylü sınıfı yüceltilmiş ve tüccar sınıfı hor görülmüştür bu sebeple. lakin 17. yüzyılın sonlarına doğru japonya'da nüfus artmış, şehirler büyümüş ve köyler küçülmüştür. haliyle toprağa bağlı olan samurai sınıfı şehirlerde yaşamaya başlamış ve şehir yaşamında maddi olarak zorlanmış ve istemeye istemeye tüccarlardan borç almak zorunda kalmışlardır.
borç alan emir almaya da alışacağından tüccarlar bir nevi paralel devlet kurmuşlardır japonya'da. en sonunda imparator meiji de tüm buddha ve konfüçyüs öğretilerini yasaklamış ve tüccarların devlet üzerindeki etkisini bir süreliğine sıfıra indirmiştir.
kendisine göre herkes konumunu bilmeli ve kullandığı kelimeleri ona göre seçmeliymiş.
Çin halk cumhuriyeti'nde ne durumda bu görüş çok bilmiyorum.
Japonlar ise meiji dönemi'nde konfüçyüsçü toplum görüşlerini bırakıp batılı değerleri benimsediklerini söyleseler de bu zihniyet hala devam ediyor.
Ama gözlemlediğim kadarıyla z kuşağı denen kuşak benim öğrendiğim saygı dilini pek konuşmuyor japonya'da. Kendi aralarında biraz daha basitleştirilmiş bir saygı dili oluşturmaya başlamışlar.