lepiska gibi düz saçlarım olduğu içün fazlaca ihtiyaç duymadığım bir eylem. ama bazen lazım oluyor. normalde kendinden fönlü gibi duran saçlarım, ne zaman özel bir program olsa, parmaklarını prize sokmuş çizgi film karakterinin saçlarına dönüyorlar. o kadar da iyi davranıyorum oysa onlara. işte o noktada carbon'un fön makinesi ile imtihanı başlıyor!!!
aslında çözümü basit. ver 100 lira olsun bitsin. ema yok işte. tedarik sorumlusu adam asgari ücret veriyor. her bir yere giderken 100 lira föne mi vereyim? zaten arabanın masraflarına da karışmıyor zalım! çok müşkül durumdayım! müşkül ney olm ya? izlemicem daha da eski türk filmi. garip garip kelimeler öğreniyorum sonna.
şimdi fön eyleminde yaşadığım sorun makineden mi yoksa benden mi kaynaklanıyor bilmiyorum. ama olmuyor. çünkü kulak korucuyum yok. öyle bir şey var mı aciba? bak yoksa da iyi fikir. benim güzel kulaklarım fön çekerken kuruyup düşecekler. hars diye kapıveriyorum saçla beraber. kepçe olsalar, diyeceğim ki, kepçeler, ondan oluyor. değiller. öyle düzgün düzgün, efendi efendi, minik, tatlı, bir çift kulak. inanın bıktım usandım. insan her seferinde ikisini birden kapar mı yafu? gerçi benim fön makinesini yere düşerken havada kapmışlığım da var. sonuç avuç içinde 2. derece yanık. biraz sakarım sanırım. carbon'un fönle imtihanı!
ama güzel duruyor. gerçi ben kiss me first'in başrol oyuncusu kızın saçlarına da bayıldım yafu. o da çok güzel duruyor.
bazen diyorum, kafayı kel yapayım. hastanedeyken öyleydi. güzel de duruyordu. zaten bana ne yakışmaz canım. di mi ama?
bu girdide konu dağılmadı sanki. ilaçlarımı mı içmeyi unuttum?
bir dağın yamacından nemli ve soğuk bir şekilde tırmanan havanın nemi tamamen bırakıp hafifleyerek dağı aşmaya başlar. dağı aşan hava kurumuş bir şekilde hızla dağın diğer yamacından aşağı doğru inmeye başlar ve indikçe de hızla ısınır. ilk defa isviçre alplerinde görülen/fark edilen bu rüzgarlara bu isim verilmiştir. lisedeki coğrafya hocamızın dediğine göre fön cihazına isim veren bu rüzgarlarmış
föhn rüzgarı ya da fön rüzgarı olarak da bilinen sıcak rüzgar. ne zaman olacağı belli olmaz, aniden ısıtır, birkaç saat içinde sıcaklığı 5-10 derece artırır.
oluşma sebebi yukarıda açıklanmış zaten. dağın yamacından tırmanmaya çalışan hava yükseldikçe soğuyor ve soğudukça içindeki nemi bırakarak kuru hale geliyor. sonrasında kalan kuru hava yamacı aşıp inebilirse, indikçe soğuduğundan daha hızlı şekilde ısınır. hava artık hem kuruduğundan hem de sürtünmenin etkisinde olduğu için ısınma olayı soğuma olayına göre yaklaşık 2 kat fazla gerçekleşir. anadolu'da buna bakır sattıran ya da bakırsattıran derler. bir diğer adı da karyiyendir. çünkü:
1) hızla ısınarak aşağı inen hava dağdaki karları eritir. sel ve taşkınlara yol açar.
2) tarlalardaki ürünler aniden gelen sıcak hava karşısında şoka uğrar, yaz geldi zanneder, erken olgunlaşmaya başlar. sonrasında ise hava tekrar soğuyunca ürünler telef olur. bazen de aşırı sıcaktan yanarak kurur. bu yüzden tarla sahibi de evdeki bakır kap kacağı satmak zorunda kalır.
bunun dışında yazın akdeniz'de meydana gelirse, hızla ormanlık alana inen sıcak hava dalgası orman yangınlarına sebep olur.
belki de tek olumlu tarafı ise rize'de mikroklima yaratıp turunçgil* yetişmesine olanak sağlamasıdır. doğu anadolu kışın karadeniz'den daha soğuk olduğundan, doğu anadolu yüksek basınç alanı, karadeniz ise alçak basınç alanı oluşturur. rüzgar bu durumda doğu anadolu'dan karadeniz'e doğru eser. ancak kaçkar dağları'nı aşarken zorlanır ve aşağı inerken fön etkisi yaratmaya başlar. sonucunda rize'de bir mikroklima iklim alanı oluşur.
bu rüzgar düzlük alanlarda görülmez doğal olarak, daha çok akdeniz ve karadeniz'de görülür.