1. Hayatımda bol bol bulunan bir isim şaşırtıcı olmayacak bir biçimde. İstatistiksel olarak da sanırsam Türkiye'deki en yaygın kadın ismiymiş. Sözlükte de vardır. Biliyorum aramızdasınız Zeynolar!

    Kuzenimin ismi Zeynep, okulda biri Aydın, biri Kürt kökenli İzmirli, biri Hataylı üç Zeynep ile tanışmıştım direkt. Bir tane Zeynep Denisa vardı ya da tam tersi. Bir tane Erasmustan yeni dönen, bizden sınıf olarak bir üstte, bizim sınıfa alttan ders almaya gelen, hafif bitchy, geldiği gün yazmaya çalıştığım, benim okulda en nefret ettiğim hocanın ex maniti, ismi ve memleketi bana baya benzer bir yavşağın da pandemi süresinin başındaki sevgilisi olan Zeynep vardı. Geçen aylarda bana engel attı instadan. Bir tane pandemi sonrası alt sınıflarla girdiğim derslerde başka bir Hataylı Zeynep ile tanıştım. Büyük memeleri ve detaylı cinsel hayatı ile aklımda yer etti. Benden hoşlanıyor muydu arzuluyor muydu bilinmez, bölümdeki en yakışıklı çocuk olduğumu söylüyordu. Kızın gerçi beğeni limitini kendisine bakarak anlayınca aşırı gaza da gelemiyorsunuz ama bir dönem hoşuma gidiyordu. Gitmeden sevişsek iyiydi. Ay neyse ahaha

    Bu sene öyle bir Zeynep ile tanıştım ki bütün kırmızı bayrak diye tabir edilen özellikleri taşıyan, biseksüel, bipolar, ayrı anne baba vs gibi bir profile sahip olan ve her erkeğin az çok mentalitesini tahmin edebildiği, aklımdan hala çıkamadı.

    Birçok ilki yaşadığım, çok hızlı ve ateşli bir giriş gelişme ile çabuk bir düşüş yaşadığımız, kavgalar, kıskançlıklar, küfürleşmelere varan olaylarla acayip toksik iki, üç hafta haşır neşir olma durumumuz oldu.

    Normalde ne dış görünüşü, ne üslubu, ne yaptığı davranışlar vs asla bana göre olmayan bu hatun kişisi aklımdan çıkmıyor, çıkamıyor.

    Yıllarca kadınlara yanlış erkek olduğunu bile bile inadına hala onu istemesi gibi konularda çok saydırdım ama bilemezdim başıma geleceğini. Ben tabi Bekir'in Uğur için yaptıkları kadar ileri gitmem kimse için, o derece irrasyonel olmadım ama bile bile lades yaptım aslında.

    Benim için ten uyumu denen şeyin, kokunun, tutkunun ve arzunun neredeyse zerre önemi yoktu bir ilişkide. Bu kız bu ve birçok konuda yanıldığımı ispatladı, bildiğin geldi ve aşık edip gitti.

    Başta seksin hormonal yan etkisi olarak bağlılık duyuyorum diye düşündüm ama öyle olmadı. Şu anda da hayatımdaki en zirve noktadır diye belki hala onu arıyorum argümanına sığınıyorum ama böyle sigara içerken, boşluk anlarında hala o kısa ama güzel anlar aklıma geliyor.

    Kimse için görmeyeceğini bildiğim halde bu kadar mesaj atmamış, bu kadar o kişiye ulaşmaya çalışmamıştım.

    Bugün öğleden sonra yine aklıma geldi işteyken. Bayadır kafamda vardı, bu kız bana engel atmış olabilir ama ben bu kıza başka bir numaradan ulaşıp en azından sesini duyacağım diye planlar yapıyordum.

    Arkadaşımdan mı, iş arkadaşımdan mı, anne babamın telden mi, iş telefonundan mı, yoldan geçen birinden mi vs tam karar verememiştim.

    Bugün patronun kendine vakit ayırdığı gün olduğu için (teknik olarak dün artık yani Pazar) kursta olmuyor kendisi.

    Ramazan dolayısıyla aşırı fazla olan mesai saatlerimiz de insani ve normal saatlere düşüyor bu sayede. Bir de iftara yakın ders bitince herkes biraz daha erkenden çıktı.

    Benim de aklıma geldi şimdi hinlik, dedim ya yapacam aga.

    Aldım kurum telefonunu elime, kendi telefonumdan yazdım Zeynep, numarayı yazdım kurum telefonuna, bir derin soluk aldım, kendimi hazırladım, lobideki sandalyeye oturdum ve aramaya bastım.

    Beklediğimden çabuk açtı, nefessiz kaldım, aşırı korktum ve kapattım aptal gibi. Sonra korkanın çocuğu olmaz prensibine uygun davranıp bir daha aradım.

    "Kimsiniz?" vs gibi sorulara onunla aramızdaki jargona dayanarak isim vermeden halini hatırını sormak istedim. Kız haliyle rahatsız olmuş olmalı ki "İsim vermiyorsanız polisi arayacağım." dedi.

    Haliyle tırsıp söyledim*Benim." diye. Sonra gayet pozitif konuşmaya başladı ama sesi bir başkaydı. Dedim "Sesin farklı geliyor." Falan. O da bana "Senin de sesin farklı geliyor." dedi. Dedim "Kızmayacak mısın?". Dedi ki "Biz küsmüş müydük?"

    O an ampuller yanıp hangi Zeynep olduğunu sorgulamaya başlayıp öğrendim ki bu pandemi sonrası bahsettiğim kıvırcık iri göğüslü olandı.

    "Allah kahretmesin!" diye içimden geçirip yerin dibine girerek vedalaştım ve kapattım.

    Sonra "Madem yicez bu boku, her türlü yapacağım." diyip esas olanı buldum rehberden aradım. Ancak telefonu çalıp bir süre sonra kapanıyordu. Bilen varsa bunun ne olduğunun, mesajla söylerse sevinirim tabi. Sanırsam rehberinde kayıtlı olmayan numaralar arayamıyor, yani öyle ayarlamış herhalde telefonunu.

    İki kere denedim olmadı. Ona hala ulaşmak istiyorum, hala özlüyorum birlikte bir olurumuz olmadığı halde.

    Bu sene okulda eski mezunlardan bir çocukla tanışmıştım Zeynepten önceki manitle otururken. O çocuk bütün bu süreci biliyor olduğu için bana "Her erkeğin hayatından bir Zeynep geçer." gibi bir laf söylemişti. Hem komiğime gitti hem içim burkuldu.

    İleride güzel günler görüp, dertlerimden kurtulup hayatta güzel bir yer edinebilirsem unutabilirim belki. Ama o hissi asla unutamam.
    #289600 mylipsyourlipsapocalypse | 1 yıl önce (  1 yıl önce)
    0isim 
  2. akgün akova'nın ''sevdiğim kadın adları gibi'' kitabından güzel bir şiiri;

    zeynep söylesene
    neden açmayıp yaktın sevgilinin gönderdiği mektubu
    oysa biliyordun
    onat kutlar'ın
    "yanmış bir giysinin küllerinden bir ipekböceğine ulaşılamaz"
    dediğini
    sırtımızı neden birbirimize değil de duvarlara dayıyoruz zeynep
    kitap kurtlarımızı neden zehirliyorlar okullarda
    ve sorularımıza neden doğru yanıt vermiyor öğretmenler
    zeynep söylesene
    neden yaralı kartalların düştüğü dağlara çıkıyoruz
    kıyı kahveleri dururken
    ve nasıl yitiriyoruz analarımızı babalarımızın hoyratlığında
    zamanın kestiği geri dönüşsüz bir bilet mi gençliğimiz
    ya da içimizde başka birileri mi var
    niçin ağaç görünce kuşlardan utanıyoruz zeynep
    "kafesin biri, bir kuş mu aramaya çıkmış", kafka'nın dediği gibi
    yoksa
    "her öten kuş, yardımcı olmuyor mu gerçekten göğe"
    bunu sana değil, erich fried'e soruyorum
    ve kimden söz ediyor nietzsche, "uçurumu sevenin kanatları olmalı" derken
    aşktan niçin korkuyoruz zeynep
    aşık olduklarımıza hem tapıyor
    hem boğmaya çalışıyoruz bir kaşık suda
    paylaşılacak bir ekmeğin arasında
    yuva denen hapishaneye
    gizlice soktuğumuz
    bir törpü müdür aşk
    bizi yakaladıkça hırpalayan bir yürek kabadayısı mıdır
    geçmek için gölgesini arayan yaban atları mıdır aşıklar
    yalnız sana değil
    kendime de soruyorum
    soruyorum
    ve bellek evreninde
    başka soru yağmurlarıyla karşılaşıyorum
    kim olduğumu anlamak için
    uçurumlara ve kanatlara bakıyorum
    savaşlara ve barışlara
    elmaslara ve buğdaylara
    tekerleğe ve bilgisayara bakıyorum

    anlamak için kim olduğumu
    senin gözlerine bakıyorum zeynep
    yanlış anlama ama
    neden yakmayıp açtın sevgilinin gönderdiği mektubu
    #162668 memosh usta | 5 yıl önce
    0şiir