Paradox Interactive tarafından yayımlanan strateji oyununun son serisidir ve paradox development studio adlı şirkete bağlıdır.
Tamamıyla tarihsel olaylara dayanan bana göre piyasadaki en gerçekçi strateji oyunu. Orijinal sürümünde birçok dlc paketi mevcuttur ve işin açığı bu dlc paketlerini oyuna ek olarak satın almadığınızda pek tadını alamazsınız oyunun. Bunun yanında özellikle Türk geliştiricilerin oyuna uyarladıkları birçok mod da mevcut. Ayrıca bu modların birçoğu son derece kaliteli ve profesyonel şekilde hazırlanmış. Örneğin günümüz modunu yükleyip 2001(başta bülent ecevit ile demokrat sol parti hükümeti var) yılında ya da 2017 yılında oyuna başlayabilirsiniz. Karar tamamen sizin.
Oyun ana sürümünde 1936 veya 1939 yıllarında başlayan iki senaryoya sahip ve o yıllarda bulunun tüm ülkeleri alıp yönetebiliyorsunuz. Oyun; Askeri, siyasi, diplomatik ya da politik, ticari ve endüstriyel her türlü gelişmeyi takip edebileceğiniz ve kendi görüşünüze göre şekillendirebileceğiniz bir yapıya sahip. Tabii ki tarihsel içerikli strateji oyunlarının tamamında olduğu gibi oyunun asıl meselesi savaş ve toprakları genişletmek, diğer ülkelere boyun eğdirmek ya da tarih sahnesinden kısmen veya tamamen silmek üzerine dayalı bir sisteme bağlı.
Türkiye ile oynamayı seçer ve 1936'da başlarsanız hükümette cumhuriyet halk partisi oluyor ve cumhurbaşkanı da mustafa kemal atatürk. 1939'da başlamayı tercih ederseniz ise ismet inönü. İsterseniz hükümet sistemini değiştirebiliyorsunuz. Örneğin demokrat partiye olan desteği artırmak için çalışmalar yapıyor ve celal bayar'ı devletin başına geçirmek için çalışmalar düzenleyebiliyorsunuz. Faşizm ile yönetilmek isterseniz de başa Mareşal olarak fevzi çakmak geçiyor. Tabii bunları yaparken üretim yapmak, sivil ve askeri fabrikalar kurmak; diğer ülkeler ile ticarette bulunmak, ticaret yapmak için gerekli olan gemileri üretmek, savaş sahnesinde yer almak için aklınıza gelen her türlü silahı üretmek gerekiyor. Son derece zor olan bir oyun. Hele de savaştan yeni çıkmış ve yeni kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti'ni yönetmeyi seçerseniz bu zorluk rahatlıkla söyleyebilirim ki 10 katına çıkıyor.
Türkiye ile oynandığında Sabır gerektiren, çok zor gelişme gösterilen ve bir taraftan vichy fransası(1936'da Suriye topraklarının tamamının sahibi), diğer taraftan (kuzey ve kuzey doğudan) sovyetler birliği ve mısır topraklarından da birleşik krallık tehdidiyle karşı karşıya kalınan bir strateji dünyası içinde buluyorsunuz kendinizi. Yunanistan, Bulgaristan, Macaristan krallığı, İtalya krallığı ve Nazi Almanyası da bu tehditler arasında yer alıyor. Bunlar sizin etrafınızda bulunan ülkeler. Dünyanın öteki ucunda bulunan panama krallığı bile size savaş açabilir. Bu tamemen sizin politikanıza bağlı gelişiyor ancak oyun, sizin politikalarınızın yanında tarihsel içeriği de gerçek seyrine uyarlamaya gayret ediyor. Bunu da yapay zeka denilen (bkz: öğretilmiş unsurlar) ile başarıyor. Oyunda oynaması en zor ama en zevkli ülkelerden biri Türkiye oluyor bu yüzden.
Dünyada gerilim 1936 yılından itibaren tırmanmaya başlıyor ve tarihsel gelişimin takibi nedeniyle oyun başında Nazi Almanyası ile Sovyetler Birliği büyük bir savaşa girişiyor.
1936'da (Haziran-Temmuz gibi) Naziler, Türkiye'ye anti-komünist paktı yolluyorlar. Kabul ederseniz Sovyetler sizinle olan ilişkileri askıya alıp haklı savaş sebebiyle doğu anadolu'yu ele geçirmeye çalışıyorlar. İşin açığı maksimum 1 ya da 2 yıl içinde başarıyorlar da. Ancak bu durumda nazi almanyası yardımınıza koşup sizi mihver ittifakına davet ediyor, ittifaka dahil olmadan da gelen yardımları kabul edebiliyorsunuz ancak savaş sonunda iyi bir pay almak için bir ittifaka girmeniz önemli ve kazanan tarafta olmanız gerekiyor. İttifak davetini Kabul ederseniz yaklaşık 10-20 arası ülkenin bulunduğu bir ittifaka dahil oluyorsunuz ve size müthiş mühimmat, ham madde ve askeri birlik yardımında bulunuyorlar.
Türkiye'yi tüm ittifaklar yanına çekmeye çalışıyor zira potansiyeli olan aynı zamanda bulunduğu konum itibariyle her yere kısa sürede ulaşabilen bir ülke. Oyunu oynayanlar veya oynamayı düşünenler var ise Türkiye ile bir ittifaka dahil olmalarını(şiddetle Nazi Almanyası yanında yer almanızı) tavsiye ediyorum. Hiçbir ittifaka girmeme ve Chp'yi başta tutarak ya da demokrat parti'yi başa getirerek barış naraları atabilme lüksüne de sahipsiniz ancak belirtmekte fayda var; herhangi bir savaşa girmediğiniz vakit etrafınızdaki tüm ülkeleri İtalya, Birleşik krallık, nazi almanyası, sovyetler, fransa krallığı ve Vichy Fransası gibi ülkeler fethediyor. Savaş sona erdiğinde bir pakt imzalanıyor ve ülkeler paylarına düşenleri alıyor. Paylaşamadıklarını kukla devlet haline getiriyorlar. Dolayısıyla türkiye'nin etrafı tam bir kurt kuzu ikilemine dönüyor. Kuzu burada siz oluyorsunuz. Avrupa birbirini yerken ben gelişmeye odaklanayım gibi bir düşünce mantıklı gelse de son derece saçma bir hal alıyor ve sizi çaresiz bırakıyor zira rakiplerinizde birçok teknoloji hazır bulunurken; rakipleriniz top, uçak, denizaltı, tank vb ile savaşırken sizin tek milli silahınız Kırıkkale'de üretilen milli piyade tüfeği oluyor. Rakipleriniz seri silahlar kullanırken siz tek atışlı kullanıyorsunuz dolayısıyla siz gelişmek isterken rakipler sizi 3'e, 5'e katlıyor. Evet bazı teknolojiler geliştiriyor, ürünler üretiyorsunuz ancak rakipleriniz siz yenisini ürettiğinizde sizden çok daha iyilerini üreterek yine önünüze geçiyorlar. Ayrıca Türkiye'nin nüfusu da son derece sıkıntılı ve asker, silah, savaş araçları üretimi konusunda da nüfus yüzünden sıkıntı yaşıyorsunuz. Her durumda geride kalıyorsunuz. En mantıklısı gerek komunist, gerek demokrat, gerek faşist yolu seçin; bir savaşa girmek ve en azından Yunanistan, Irak gibi nispeten güçsüz ülkeleri topraklarınıza katarak demir ve petrol madenlerine sahip olmak gibi geliyor bana.
Oyunu çok oynamış ve her türlü senaryoyu, her türlü stratejiyi uygulamış biri olarak naçizane önerilerim bunlardır. Aklıma geldikçe ilerleyen vakitlerde eklemeler yapabilirim. Biraz dağınık yazmış da olabilirim. Keyifle okumanızı diliyorum.