pazartesi günü olduğum çük kadar bir çük ameliyatını anlatmak istiyorum. aslında hastaneye geçen hafta çarşamba günü yatmıştım. dünyanın en yoğun düzeyde iğne fobisi yaşayan müptezellerinden biriyim. üzerine bir de sıkı bir sinema izleyicisi olarak holywood tarafından beynimin karanlık dehlizlerine zerk edilen ameliyat fobisini de koy. 30'larıma kadar iyi idare etmiştim aslında. ama işte 30'lardan sonra bünyede hiç bir şey olmuyorsa bile kesin bişeyler oluyor.
rahatsızlığım varikosel diye türkiye erkeklerinde sıkça rastlanan skindirik bir durumdu. testislerde damarların aşırı büzüşüp büyümesi sonucu spremlerin yanması durumu. bu da geçici bir kısırlığa yol açmakta. doktorlar normalde bekar erkeklere ameliyat önermezler. azıcık bir ağrısı olur çek aq onu da derler. benim de son 5 aydır manastırda yaşayan rahiplerden daha bereketsiz bir cinsel yaşamım olmasına rağmen ağrım dayanılmaz boyutlardaydı. son evre varikosel hastalarında bu ağrı sıkça rastlanan bir durummuş. bir gece ağrıdan artık kendi daşşaklarımı kendim kesmeyi bile düşünmüştüm. bu hal ve şeraitte geçen salı aynı zamanda çok da sevdiğim bir manevi abim olan üroloğumun kapısını çaldım.
bir hastane çalışanıysanız hasta olmak bazen muhteşem bir his. herkes sizin için seferber oluyor. doktordan temizlik görevlisi dostlarınıza kadar ayrı bir ilgi ve muamele görüyorsunuz. sözlükteki bütün dostlarıma geçirecekleri operasyonları kamu hastanelerinde gönül rahatlığıyla yaptırmalarını salık veririm. sömürücü özel hastanelere vereceğiniz on binler ziyandır.
geçen çarşamba sevgili doktorum ilgili tetkikler için hastaneye yatışımı verdi. perşembe günü de ameliyata götürdüler. ama allahım nasıl korkuyorum yolda. ameliyat sıra bekleme salonunda potsop mu ne deniyor oraya ateşime bakan hemşirem yüksek olduğunu söyledi. ciğerlerimi dinleyen hekim abim de az üst solunum yolu enfeksyonu var dedi. tekrar pazartesiye kadar yatış sağlandı ve antibiyotik tedavisine geçildi. sevinçten havalara uçtum. pazartesi hiç olmayacak sandım ama oldu. tetkik için yönlendirildiğim kbb hekimi de ameliyat için uygundur onayı verdi. nedense o kbb hekimine uzun bir süre düşmanlık hissetim ama geçti.
bilen bilir, ameliyat masaları abd filmlerinde milleti zehirli iğneyle idam ettikleri masaların tıpkının aynıdır. bir aklım dedi ki kaç. fakat ameliyat önlüğü harici çırıl çıplaktım. ve çalıştığım hastanedeydim. bir seçim yaptım ve hastane korüdorlarında o halde koşmak daha beter bir rezillik geldi. ama yani bir kaç gramla öyle geldi. önce mantıklı geldiği de olmuştu. damar yolundan ilacı verdiler. ilk saniyeler ''ben buradayım haa hala sizinleyim, abiler ablalar ne olur daha kesmeye başlamayın'' dediğimi hatırlıyorum bir kaç defa. sonrada ''bakın şimdi kas gevşeticiyi verdiniz , narkozu itelemeyi unutmayın sakın'' dedikten sonrası flu. işte bunlar hep holywood'un beyin amcıklamasının tezehürüdür.
ez cümle, ameliyattan korkmayın. bir sağlık sorununuz olduğunda gönül rahatlığıyla hekime gidin. bir ameliyat kararında en önemli unsur hekiminize güvendir. türkiye hekimlerine ve bütün sağlık çalışanlarına güvenin.
benim sürecim 2022'nin ilk aylarında başlıyor aslında. mart-nisan ayları civarında belimde, sırtımda ve omzumda (omuz kısmına dikkat çekmek isterim) ağrılarım başladı. klasiktir; ağrı kesici, kas gevşetici, sıcak su gibi çözümler bulduk tabii. ağrılar dinmeyince ve sık sık tekrarlamaya başlayınca haziran ayında bir doktora görünmeye karar verdim, 'bakın şurası ağrıyor, arada da omzuma çok şiddetli ağrısı vuruyor' diye teker teker anlattım olan biteni fakat testler sonucunda doktorum normal olmayan bir durum görmediğini söyledi, haliyle ben de gevşetici ve sıcak su tedavime geri döndüm ve epeyce bir süre de ağrı çekmedim.
bu olaylardan sonra geliyoruz senenin sonuna, ekim-kasım aylarında bel çevremdeki ağrılarım nüksetti ve sıcak suyun fayda sağlayabileceği seviyeyi geçmişti. o mu olabilir, bundan mıdır derken böbrek taşı olabileceğini düşündük ama omuzla alakasını çözemedik pek. bizim eğitim araştırmadaki hocalarla görüştüm birkaç kez, ultrason ve tomografi sonucunda (yaklaşık iki aylık bir süreç) teşhis konuldu.
teşhis sonrasını ikiye ayırıyorum: birincisi, ameliyat olmam gerekecek mi, böyle devam edebilir miyim vesaire. ikincisi ise kısaca 'ha siktir' kısmı. şöyle düşünün; derse gidip gelen, şehir dışında okuyan ve ameliyat gibi ciddi bir olayla ilk defa yüz yüze gelmiş biriydim ve sanırım bunu başta çok hazmedemedim. öyle ki, hastane bahçesine çöküp ağlamıştım ne yapacağımı şaşırıp. sonra annem babam girdi işin içine derken 2023 başında asla ameliyat olmayı kabul etmeyerek istanbul'a döndüm. çok geçmeden de babam tarafından sürüklenerek o zamanlar henüz tanışmamış olduğum sonradan ameliyatımı gerçekleştirecek olan doktoruma götürüldüm. o noktada problem çok ilerlemişti ve ameliyat olmamam mümkün değildi artık. en yakın tarihe sözleştik. benim birçok insan gibi böyle şeylerden ödüm kopar ama bu korkuyu yenmenin kendimce en iyi yolunu buldum. öyle olur mu şu sıkıntı çıkar mı diye düşünmek yerine olacağım bitecek ve hatta odam olacak üç gün sorumluluk hissetmeden yatabileceğim, bilincim yerine geldiğinde de her şey bitmiş olacak diye düşünerek ameliyata girdim. bu, tam bir sene önceydi.
öncelikle... sorun ameliyat değil, ameliyattan sonraki üç günmüş zaten. bunu bana kimse söylememişti. gözlerimi açtığım gibi hissettiğim ağrıyı tarif etmem mümkün değil. tabii doğal olarak içinde bin tane dikiş varken ağrın olması şaşırılacak bir şey değil ama o kadarını da beklememiştim. ameliyattan sonra birkaç saat ağrı kesici de veremedikleri içi acıdan kıvrandığımla kaldım. en kötü yanı bence buydu, kalan hiçbir şeyden şikayetçi değilim. belimde dışarıdan belli olan bir izim var, onu da çok seviyorum. diğer organlarıma da yer açılmış oldu gibi düşünüyorum, hafifledim.
ha bir de; omuz kısmına dikkat demiştim, ona da açıklık getireyim. teşhisten sonra eğitim araştırmadaki günlerimden birinde acil doktorlarından biriyle muhabbet ederken durumdan bahsettim. sonra da, 'bir de omzum çok ağrıyor benim ya' diye ekledim. o da çok normal bir şekilde bu rahatsızlığın zaten omuz ağrısı yapabileceğini söyledi ve sebebi bir türlü anlaşılamayan ağrıma o üç saniye içinde beklenmedik şekilde isim konulmuş oldu.
bir senedir fiziksel olarak iyiyim, sadece hasta olduğum zaman eskiye kıyasla daha ağır geçiriyorum. çözülemeyecek bir şey olmuş olsaydı ne yapardım bilemiyorum, ara ara ya tekrar bundan daha kötü bir şey yaşarsam diye düşünüyorum ama korkuya çare olmadığının farkındayım. yine olsa yine kendimi hekimlere emanet ederim.