22 ekim 1811 - 31 temmuz 1886 tarihleri arasında yaşamış olan piyanist. eğer o dönemlerde "rock star" diye bir kavram olsa, bu adam ondan olurdu.
gittiği bir yardım konserinde niccolo paganini'yi dinlemiş ve hayatı değişmiştir. "ben de piyanoyu bu adamın keman çalması gibi çalacağım!" demiştir o konserde. nitekim yapmıştır da:
ama liszt'e ün katan sadece bir virtüöz olması değildir. adam öyle besteler yapmıştır ki dönemin tüm müzikal anlayışı sarsılmıştır. atonal müziğin kapısını açmıştır. geçmişte "bunları kullanmak hoş değil" denilen armonik olayları kulağa hoş gelecek biçimde tasarlamıştır. adam piyano dünyasının şeytan rıdvan'ı resmen.
bir de johann sebastian bach'a saygı duruşunda bulunmayı ihmal etmemiştir. ilginçtir o da tıpkı bach gibi macar-alman bir insandır.
1847 yılında bir dizi konser için istanbul'a gelen müzisyen. sultan abdülmecid'in huzurunda osmanlı sarayında da bir konser vermiştir. bu konser için piyanistin ziyareti öncesinde erard firmasından bir büyük piyano sipariş edilmiş.
ayrıtı için kaynak: interlude.hk/...
tabii bu tarikatların bir laik bir de din adamı kolları vardır. mesela fransisken tarikatına girdiniz diye illa ki keşiş olmanız gerekmiyor. din adamı olmadan da bu tarikatlara üye olabiliyorsunuz.
clara schumann kendisine deli aşık olmuş ama franz'ın tipi değilmiş clara da. haliyle büyük aşk acısı yaşatmış clara'ya kendisi.
küçükken babası tarafından zorla saatler boyunca piyano başında oturtulup bir dönem müzikten ve piyanodan nefret etmeye başlayan beethoven'in aksine lizst, küçükken bir an olsun piyanosunun başından ayrılmazmış. yemeğini piyano basinda yer, duasını piyanoya dayanarak yapar, yatağını ise piyanosunun altına sererek uyurmuş. hatta küçük yaşlarda parmaklarının daha çok açılması için parmak arasındaki derileri jiletle kesmeyi denediği bile iddia edilir.