Eski Türkçe metinlerin içinde çok da rastlamadığımız bir tür sözcüktür. Bu durum köken olarak türkçenin bağlaçları çok da gerekli olarak görmediğini işaret eder. Türk dilinin arapça ve farsça etkisine girmesiyle sayıca az olan bağlaçlarımız artmaya başlamıştır.
"peki o zamanlar çok da bağlaç kullanılmıyorsa Bağlaçsız cümleler nasıl birbirine bağlanıyordu?” şeklinde aklınıza bir soru takılabilir. Cevabı kültürde saklıdır. Bol hareketli bir yaşam, bol fiilli bir dil ortaya çıkarmıştır. Bol fiil tez canlılık anlamına gelir, tez canlılık ise kısa cümleler doğurmuştur. Peki türkler hiç mi uzun cümle kullanmamış? Kullanmış, hem de bol bol kullanmış. Uzun cümle kullanımı için ise bol bol fiilimsi denen yapım eklerine başvurmuştur. Uzun cümle kullanmanın dilin zenginliğine işaret ettiğinin düşünülmesi ise yabancı sözcüklerin istilasını başlatmıştır.
Kendisiyle ilgili burada da çok sık rastlanan yaygın bir hata vardır: öncesinde ya da sonrasında virgül koymak. Fakat bağlacın kendisi halihazırda virgül'ün görevini üstlenirken okuma ritmini o konan virgüller epey kesintiye uğratır.
Yanlış: sizi öyle bir şeyle itham edeceğim ki, bir daha insan içine çıkamayacaksınız.
Doğru: sizi öyle bir şeyle itham edeceğim ki bir daha insan içine çıkamayacaksınız.