Önce sultanın casusları kitabıyla tanıdığım, sonra twitter'da ki esprili kişiliğiyle takibe alıp keşke üniversitede olaydım da hocam olaydı dediğim tarih doçenti.
pena kanalında videosunun başında söylediği "aptalları akıllı gösteren etimolojik bilgiler" lafı güldüren şahıs.
şu ülkede zaten bir tarih, bir de etimoloji kadar üzerinde saçmlanan başka konu yok. keşke bu ikisinin de matematiksel kanıtları yapılabilseydi de bu konular üzerinde ayaküstü saçmalamak mümkün olmasaydı diyorum bazen...
Georgetown Üniversitesi mezunu Osmanlı tarihçisi. Flutv'deki 'Olmaz öyle saçma tarih' programında anlatımı pek keyifli şahıs. Maalesef Pena'daki programı 'Bunu da mı bilmiyorsun?' showrunner İlker Canıklıgil olmadan aynı tadı henüz yakalayamadı.
georgetown mezunu olmasına rağmen bazı konularda saçmalayabilen tarihçi. yine de "ben tarihçiyim" diye ortada gezen çoğu kişiden çok daha iyi bir tarihçi, orası gerçek.
yine her tarihçinin hastalığı olan her şeye el atma hastalığı kendisinde de mevcut. yahu el insaf, kimse de demiyor ki "bu dünyada 868565675 tane ülke/bölge var, hepsinin tarihini nasıl bilebiliriz?" diye... mesela edebiyatçılar bile belirli konular, belirli yazarlar üzerine çalışır (gerçekten edebiyat araştırmacısıysa).
kendi kanalını kurarken de kendisinin en iyi olduğu konuyu belirleyip ona göre bir tema seçse çok daha mantıklı olabilirdi. hem böylece anlatacağı konulara daha hakim olurdu.
strateji oyunlarında "zulüm" stratejisi kullandığını söyleyen tarihçi.
bunun bir benzerini ben de 0 a.d. oynarken yapıyorum. bazen tüm gelişmeleri tamamlamadan oyundan çıkmak istemiyorum. düşmana 10000 yiyecek falan gönderiyorum. *
"öğrenmeyi öğrenmek" üzerine kazandırmaya çalıştığı vizyon ve akademik sisteme yönelik eleştiri ve çalışmalarını hep takdir etmişimdir fakat popülaritesine bir de genç yaşta elde ettiği "profesörlük" unvanını da ekleyince biraz sosyal medya figürü haline gelerek, kendini "bence" akademik olarak bitirdiği bir döneme girmiştir. aldığı o "unvana" rağmen.
bu ülkede ne "profesör"lere anayasa yazdırdılar; o yüzden akademik statü pek de bir şey ifade etmiyor. "kendini eğitmek, öğrenmeyi öğrenmek, otodidaktik olmak" gibi sosyal beceriler daha önemli hale geliyor.
neyse, ezcümle;
dün akşam da görüldüğü ve (bilindiği) üzere "koyunun olmadığı yerde keçiye abdurrahman çelebi denmesi"nin ispatıdır.
Abd'de yıllarını geçirmesine rağmen bob dylan'a "amerikanın neşet Ertaş'ı" dedi ya la adam... bunu muddy waters'a falan dese neyse de bob dylan'a demesi ne bileyim...
Kerli ferli rock gitaristleri bile bob dylan'ı görünce önlerini ilikliyorlar ki adamın tekniği bu gitaristlerin yüzde biri falandır belki. Buradan bile adamın farklı birisi olduğu sonucu çıkartılır aslında ama olmayınca olmuyor demek ki...
"Abd'nin yunus emre'si" dese daha düzgün bir tasvir olurdu.