Egonun, kendini beğenmişliğin vücut bulmuş hali; special one
porto 'yla şampiyonlar ligi kupası kazanarak parlayan teknik direktörlük kariyeri şu aralar man utd ile iyiden iyiye körelmeye başladı. inter 'de kazandığı kupalarla, teorisyenlik tarafında da zirve yapan mourinho, real marid sonrası ciddi bir motivasyon eksikliği çektiğinden baş aşağı gitmeye başladı bence performans olarak.
mourinho için her zaman söylenen, ferguson sonrası man utd'nin başına geçme hayali olduğuydu. Kariyerinde dünyanın en iyi takımlarını yöneten, sonunda istediği takımı da çalıştırmaya başlayan, sonuçta kısa zamanda tüm istediklerini başaran bir adam için bu motivasyon eksikliğini ben normal buluyorum.
Şu aşamada, man utd zaten şampiyonluk favorisi olabilecek bir kadroya sahip değil city ve chelsea karşısında.
Benim için en değerli teknik direktördür şu anda klopp ile ve motivasyonunu tekrar kazandığında eminim ki yeniden premier ligin tozunu attıracak bir man utd izlettirecektir bize.
porto ile başlayıp, chelsea, inter ve real madrid ile devam eden ve ispanya 'da 2 nisan 2011 günü sporting de gijon karşısındaki tek gollü mağlubiyet ile sonlanan 150 maçlık bir "kendi evinde yenilmeme" rekoru sahibidir.
bence kendisi hala guardiola'dan büyük teknik adamdır sebebine gelecek olursak şöyle açıklyım bu adam atıyorum villarreal'i, avrupa ligi şampiyonu yapabilir ama guardiola yapamaz. öyle bir sineği sıkıp yağını çıkartma durumu var. veya lyon'u alıp şl yarı finaline/finaline getirir. special one olayı odur. ondan başka kimse de yapamaz zaten bu takımları. yapar da mourinho'un olasılığı çok daha yüksektir.
istatiki olarak kontrol etmişliğim yok ancak karşısında en çok kazanan teknik direktör rafael benitez sanıyorum, hatta yanlışım yoksa benitez'in kazanma yüzdesi daha yüksektir.
kişisel fikrim inter ile 2010 yılında oynadığı şampiyonlar ligi finali, kulüpler bazında bir teknik direktörün uygulamaya çalıştığı taktiğin oyunda direkti etkisinin en net görüldüğü maçtır. bu açıdan bakılırsa, bir mourinho maçını izlemek hiç de zevksiz değil.
kariyerinin başında barça 'da dahil boby robson'un cevirmenligini de yapmış ve van gaal ile çalışmıştır
Bu adamın man utd kariyeri, oynatmaya çalıştığı futbolun modern futbolda yeri olmadığından tutun da, yanlış adam yönetimine bir çok açıdan eleştiriliyor. Lakin bugünkü (bkz: 28 ekim 2018 man utd everton maçı)'nda Gördük ki elinde gerçekten bir gurup gerizekalı var. Mata sahte forvet, lukaku yok, pogba alabildiğine rahat; kısacası üçlü forvet hattı da dahil taktik manasında eleştirilebilecek pek bir durum yok. Güzel bir oyun, özellikle pogba' nın harika performansıyla maç 2-0 oldu ama koca çeneli pogba bir an kendini Messi sanıp saçma sapan bir top kaybına yol açtı ve son 20 dakikada bu hatadan kaynaklanan bir penaltı sonucu maç 2-1 oldu. Sonrasında martial'ın karşı karşıya pozisyonda kaçırdığı bir gol var son dakikada, ki aynı martial ilk yarıda nefis bir gol attı sol çaprazdan. O vuruş tekniğine sahip bir adamın bu golü atanmaması sadece hıyarlık bence. Benzer bir pozisyon da rashford denen salak kaçırdı hatta öncesinde. Rashford atsa belki çok daha önce kopacaktı maç.
Kısacası; kendi oyuncuları da dahil çok eleştiriliyor uzun zamandır. Lakin sahada öyle goller kaçıyor ve öyle goller yeniliyor ki, ben olsam sahaya dalıp tekme tokat girebilirim bazı topçulara. Alex ferguson'da ilk sezonlarında benzer eleştirileri almış ligdeki puan kayıpları nedeniyle, hatta medya federasyon kupasını almış olmasına rağmen evine dön diye başlıklar atmış vakti zamanında. Sanırım bobby charlton'un gölgesi sayesinde bu eleştiri dönemlerinde pek düşünülmemiş yönetim tarafında ferguson'un gönderilmesi. Umuyorum benzer bir manevi destek ferguson üzerinden mourinho'ya da vardır. Yoksa bir gurup salak yüzünden yazık olacak bu adama.
sanıldığının aksine futbolculuk geçmişi de bulunan teknik adam. portekiz ikinci liginde şimdi adını hatırlamadığım bir takımda savunma oyuncusu olarak oynuyor. ancak çelimsiz; ve pek de yetenekli olmasa gerek ki, futbolculuk kariyeri pek iyi değil. sonrasında zaten eğitimini de alarak antrenörlüğe adım atıyor. ilk işi de down sendromlu çocuklara eğitim vermek (tesadüf; johan cryuff'da amerika'da ki vakfında engelli çocuklara eğitimi veriyor futbol oynadığı yıllarda. antrenörlük becerilerinden çok empati yeteneklerinin gelişmesinde önemli bir rol oynuyor muhtemelen bu tecrübeler)
genelde kendisinden bahsedilirken -ve hatta o da kendisinden bahsederken- futbolcularla ilişkilerinin iyi olduğundan bahsedilir. hatta alex ferguson konuyla ilgili baya över biyografisinde mourinho'yu. bu arada birbirlerine karşılıklı büyük bir saygıları var. hatta emekli olmayı düşündüğü ilk dönemde ferguson kendisini mourinho'nun frenlediğini, motivasyonunun kaynağının ferguson olduğunu söylediğini anlatır... birbirlerini yağlamak için bu tip söylemler öne sürdüklerini sanmıyorum çünkü yeri geldiğinde her ikisi de örneğin wenger hakkında can sıkıcı konuşmalar yapabiliyor ya da ferguson'un biyografisinde benitez'i itin götüne sokup çıkartmışlığı var. bu açıdan mourinho'nun ikinci chelsea dönemi, real madrid kariyeri ve şu anda man utd içinde oyuncularla yaşadığı problemler bana ilginç geliyor.
mourinho'nun futbola takım oyunu olarak yüklediği anlam sanırım günümüzde bireysel olarak çok daha öne çıkan ve mesela pogba gibi çok konuşan, oyunla ilgili sıkıntılarını basın önünde dile getirmekten rahatsızlık duymayan oyuncularla anlaşmasını zorlar hale gelmiş durumda. bu değişime ayak uyduramıyor gibi görünüyor. bu açıdan italya'da bir takım yönetmesi, oyuncuların futbola bakış açısındaki farklılık nedeniyle muhtemelen yeniden çıkışa geçmesi adına daha uygun olacak kariyerinin bir sonraki adımında. benzer bir durum -oyuncular tarafından istenmeyen adam ilan edilme- daha iki sene önce dünyanın en iyi teknik direktörü olarak gösterilen conte'nin bile başını yedi chelsea'de. man utd gelenekleri bakımından mourinho'yu biraz daha idare edebilir muhtemelen ancak kontrol edemeyeceği bir oyuncu gurubunun içinde onun bile kovulmasını engelleyebilecek bir güç yok futbol ekonomisi içinde.
kısacası bir süredir taktik tahtası önündeki proaktifliğini kaybettiği düşünülen mourinho'nun liderlik vasıflarında da yeni dünya düzenine ayak uyduramaması gibi bir durum var.
Bugün itibariyle Man utd'daki görevine son verilmiş teknik adam. Bundan sonraki takımının muhtemelen gene bir İtalyan takımı olacağını tahmin ediyorum. İnter'e dönüş olabilir mali durum yerindeyse.
birincisi: çırağan'da kaldıkları için otele ulaşım ordan daha kolay. ikincisi: maç öncesi galatasarayın ezeli rakiplerinden birinin sahasında antreman yapıyor ki, o takımın taraftarı gelsin real'e tezahurat etsin, galatasarayı kötülesin, adamlar evlerindeymiş gibi antreman yapsın, moral depolasın.
zira adam bunu ilk kez yapmıyomuş, başka ülkelerde de maçın oynanacağı stadda değil, başka stadda antreman yaptırıyomuş takımına. *
chelsea'de ki ilk 3 maçını (2004) gol yemeden tamamlamış ilk hocaydı. Ta ki dün oynanan maça kadar. Dün Onun yönettiği tottenham'ı 1-0 yenen chelsea'nin teknik direktörü thomas tuchel bu rekora ortak oldu.
Şampiyonlar ligi finali oynamış tottenham'ın başına geldiğinde ben proaktif bir tavır gösterip elindeki hücum silahlarıyla şampiyonluk mücadelesine gireceğini düşünmüştüm ama işler baya kötü gidiyor. mauricio pochettino döneminde ligin en değerli adamlarından birisi olan dele alli mutsuz, gareth bale'in takıma en ufak katkısı yok...
Stoper ikilisi umutsuz vaka ama takımın geri kalanı baş altı takım performansından daha fazlasını gösterebilecekken tokat manyağı olmuş durumda. Seneye takımın başında kalırsa ilk hamlesi hayvan stoper olmalı bana kalırsa.
Üzüyorsun beni hocam. Alemde en sevdiğim teknik direktörsün ama vallahi bu tottenham'dan da kovulursan bir dahaa pendikspor'dan ötesini göremeyebilirsin.
Gunumuz futboluna pek ayak uyduramadigindan bahsediliyor ama ben oyle dusunmuyorum. benim icin hala en iyilerden. Buyuk hoca. Tekrardan orta segment bi takimin basina gecip, yukselmesi gerekiyor sanirim. Yalniz o kibir, “Ben en iyiyim.” takıntısı, kimseyi iplemeyen tavırlar ve söylemler; Fenerbahçemiz için adeta biçilmiş kaftan. Zamaninda olmadi ama elbet bi gün hocam. Kavuşacağız.
tottenham'dan da kovuldu bugün. Avrupa süper ligini protesto ederek bugün takımla antrenmana çıkmadı, takımı antrenmana çıkartmadı gibi bir geyik dönüyor gerçi ama asıl neden tabi ki performans. Takım şu anda 7. Sırada...
Bir de tabi koca çenesini tutamıyor bir türlü ve sürekli oyuncu odaklı polemiklere giriyor. Bu yüzden ben her zaman oyuncuların güçlü olduğu premier ligden ziyade hala antrenörlerin saygı gördüğü italya'da başarılı olabileceğini düşünüyorum. En mantıklı seçim de juventus diyeceğim ama şu süper lige karşı olma geyiği doğruysa o da ihtimal dışı. Bu arada tazminatı 40m euro ya da sterlin civarı bir paraydı. Son yıllarda sadece tazminatla kazandığı para zaten bundan sonra takım çalıştırmasına gerek bırakmıyor. Adam the special one idi oldu sana the sacked one.
Son olarak milli takım yönetme isteği vardı diye hatırlıyorum. Belki tam da işsiz kaldığı şu dönemi dünya kupasında bir takım çalıştırarak geçirebilir..
Kralın yeni durağı as roma Kendisi için bence en uygun lig olan italya'ya dönmesi, yeniden çıkışa geçebilecek fırsatı olması açısından sevindirici. Orada önüne geçmesi gereken şimdilik conte, gasperini, iyi bir teknik adamla anlaşırsa juventus ve biraz daha takviye ile daha iyi bir yola girmesi olası milan olacak muhtemelen. Seneye italya'yı takip etmek için bir neden daha oldu benim için. Ben açıkçası juventus hayali kuruyordum ama roma da orta vadede seria a'da meydan okuma sayılabilecek güzel birseçim sayılabilir. Uzun vadede de şampiyonlar ligi sıçraması beklemek olası. Tabi gene kendini kovdurmazsa..
Son 20 yılda dünya futboluna yeni bir tat, yeni bir zihniyet getiren; hemen her dönem sansasyonel işler yapmış; son olarak da memlekete hoş gelmiş, sefalar getirmiş teknik adam.
Rakibini "semt takımı" taraftarlarından daha iyi tanıdığını da gelir gelmez belli etmiş. tık
Pek sanmıyorum ama umarım yarın evine eli boş döner; zamanında daha iyilerini yaptık ama dediğim gibi, zamanında...
dün roma ile finali vardı. galiba avrupadaki 4 büyük kıta kupasını da alan ilk teknik adam oldu. iki farklı takımla şampiyonlar ligi, man utd ile avrupa ligi, porto ile uefa kupası ve en son roma ile konferans ligi. evet şampiyonlar ligi kupaları dışındakiler mourinho kalibresindeki bir teknik adam için biraz tırt kalıyor ama kupa kupadır diyelim biz gene de...
dün maçın ilk yarısını izledim. daha önce de sırf mourinho faktörü nedeniyle roma maçlarını izlemeye çalışmış ama becerememiştim sıkıntıdan. savunma göbeğinde chris smalling'li bir takımla elde ettiği başarı gene de küçümsenmemeli diye düşünüyorum ben. uzun vadede istediği gibi adamlar alabilirse belki italyada üçüncü şampiyonluğunu bile alabilir önümüzdeki sezonlarda.
special one hikayesi bitti dedi basın toplantısında ama sanki finallerin adamı olarak yeni bir mourinho miti yaratıyor kendi kendine. oynattığı futbol gene tahmin edilebilir ve rakip odaklı ama olsundu, sevdik seni bir kere, başkasını sevemeyik...
Dedikodular gerçekleşir de paris'e giderse, psg o çok istediği şampiyonlar ligi kupasına uzanır bana kalırsa. Lakin asıl ilginç olan messi'yle çalışabilecek olması. Sanırım futbol adına fenerbahçe nin şampiyonluğundan çok istediğim şey mourinho & messi ikilisinin şampiyonlar liginde finale yürümesi olur, bu kadar da çok istiyorum bu adamın gene dünya futbol sahnesinde başa güreşmesini.
roma'dan da kovulmuş teknik adam. futbol tarihinin en önemli teknik adamlarından biriyken son yıllarda baş aşağı giden kariyeri insanın canını acıtıyor.
aslında roma tarafında taraftarın oynattığı futbolun sıkıcılığı yanında, transferden, oyunculardan, sakatlıklardan ve bütçeden (+ffp) sürekli şikayet etmesine rağmen ona duyduğu belirgin bir sevgi var. sevmeyenlerin de saygısı var ve onun çenesine vuran egosundan rahatsız olan taraftarlar benim gördüğüm kadarıyla çok da kalabalık değil. aslında artı ve eksi yönleriyle roma'nın ruhuna uyan bir teknik direktör mourinho birçokları için. buna rağmen son derece yüksek maaşına ve aslında kabul edilebilir (ama şampiyonluk mücadelesi için vasat) kadro kalitesine rağmen kendinden önceki teknik direktörlerden çok da farklı olmayan lig sıralaması ve son gelen lazio - milan mağlubiyetleri sonunu hazırlamış görünüyor. italya'ya gelen son iki avrupa kupasının sahibi de olsa açıkçası şampiyonlar ligi dışındaki kupaları onun kadar umursayan çok fazla insan da yok.
anladığım kadarıyla roma taraftarı mourinho olsa da olmasa da zaten ilk dört içinde oluyoruz gibi bir fikir birliği içinde.
yerine şimdilik roma'nın bayrak adamlarından daniele de rossi oturacak gibi görünüyor.
ciddi ciddi fenerbahçe'nin başına geçecek olan teknik direktör ortada dönen dedikodulara göre. bir çok kaynakta 2 senelik, uzatma opsiyonu da bulunan bir anlaşmadan söz edilmekte.
her ne kadar hala chelsea, porto ve real madrid günlerinin ekmeğini yese de türkiye için nimet olur diye düşünüyorum.
sadece saha kenarı ve basın karşısındaki tutumuyla bile fenerbahçe'ye bir ağırlık katacaktır muhtemelen.
uzun zamandır formsuz, taktik tahtası üzerindeki yeniliklere ayak uyduramamış görünüyor ama fenerbahçe elindeki kadroyu korursa bu seneki olağanüstü performans devam edebilir yüksek ihtimalle. mourinho'nun varlığı bile fenerbahçenin kadroyu korumasına yardımcı olacaktır hatta. anladığım kadarıyla ferdi ve syzmanski dışında büyük bir kaybımız da olmayacak.
yapılması gereken elindeki futbolcu gurubundan şikayet etmemesini sağlamak ve doğru transferlere devam edebilmek.
fenerbahçe bu sezonki gibi yırtıcı, belli anlarda çok keyif veren ve baskılı bir oyun oynayacak mı bilmiyorum. dediğim gibi çok uzun zamandır formsuz. kendisi adına olumsuz görünen tüm faktörlere rağmen fenerbahçe seneye görev alacak teknik direktörlerin türkiye liginde kazandığı şampiyonluklardan daha fazla avrupa kupası kazanmış bir teknik direktörler çalışacak.
edit: tüm bunları transferin maliyetini bilmeden yazıyorum. kendisine ve ekibine verilecek paraya göre mourinho'nun gelişiyle ilgili gerekli - gereksiz tartışması uzatılabilir. gene kontratının sonunda, maliyet / fayda analizi de daha doğru yapılacaktır. ayrıca sadece türkiye ligi için, geçmiş senelerin aksine isteseniz de istemeseniz de avrupa başarısı için de yaplmış bir hamle olmaktadır.
jesus'un gelişine bile güçlükle inanabilen ben, şu an adamın hakkında yazacak birşey bulamıyorum.
kartal için "şampiyon olsa bile gönderilmeli!" demiştim. olamadı. 4 kulvarda gidiyoruz derken sıfır çekti. haliyle gönderilmesi gayet normal idi. ama yerine gelen adamın mourinho olması... noluyor olm?
fenerbahçe ile ilgili yazdığım en son girdimde mourinho ya da muadili demiştim. ama şimdi düşünüyorum, muadili kim olabilir diye, aklıma gelmiyor birisi. sanıyorum koç da bulamadı ki kendisini getirdi.
adam benim gözümde efsane. kaldı ki daha gelmeden milyonlarca euro değerinde pr yaptı adam. avrupa futbolunun zirvesi olan şampiyonlar ligi finalinde real madrid ve dortmund kadar fenerbahçe'nin de adı geçti sayesinde. bilemiyorum altan. duygularım çok karışık.
ha bir de mourinho'nun maaşı mevzusu var. yağız sabuncuoğlu dedi ki mourinho'nun ekibiyle birlikte yıllık maliyeti vergiler dahil 23-24 milyon euroyu buluyor dedi. bazı andavallar bu cümleden ekibi ve vergiler dahil bilgisini çıkartıp mourinho'nun şahsına net 20 milyon eurodan fazla ödenecek gibi lanse ettiler. kap gelince göreceğiz mourinho'ya bireysel olarak ödenecek rakamı. net olarak 10 milyon euro üstü olacağına da zerre ihtimal vermiyorum.
ha şu da var. aslan besliyorsan yemini de verirsin. adamın kenardaki duruşu yeter.
gelelim onun hakkında futbolcu değildi diyen andavallara. mourinho'nun babası teknik direktördür, kendisi de futbol oynamıştır. ama çok da beceremediği için çok erken yaşta futbol oynamayı bırakmıştır. kendisinin bu konuyla ilgili çok güzel de bir söylemi var. türkçesi şöyle bişi: "jokey olmak için önce at mı olmak gerekiyor?"
jesus gelirken bile bizi çok heyecanlı günler bekliyor demiştim. açıkçası şampiyonluk gelmese de beklediğimi aldı. mourinho ise bir kaç tık üstü. en güzel yanı ise mourinho tam bir winner olmakla birlikte lig şampiyonluğunu fener gibi 9-10 senedir kazanmadı. o aç, fener aç, bakalım neler olacak.
son olarak, başarısız görüldüğü roma ile bile konferans ligini almış adamdır mourinho. yani performansı düşük haliyle bile avrupada kupa alıyor adam. ne demişti: "arsen wenger çocukları yönetir, ben kupa kazanırım..."
hangi takımlı olursak olalım rakiplerimizi kızdırmak, alay etmek için "olm size mourinho gelse o bile kurtaramaz." deriz ya hani.
heh, o mourinho geldi işte aga.
kime, nasıl, kaç liraya geldiği bir trabzonspor faşisti, fenerbahçe azılı düşmanı olan birisi olarak gram sikimde değil.
bir futbolsever benim hayallerimden biri gerçekleşti. hoş geldi, sefalar getirdi.
not : hayallerindeki tek başarı türkiye ligi şampiyonluğu olan yöneticilerin, medyanın, yorumcuların, istatistikçi olup "büyük" kavramını çözememiş tiplerin malzemesi olursa yürekten üzülürüm.
Vakti zamanında İngilizler ağırdan almasa inter yerine ingiltere milli takımının başına geçebilirmiş. Kulüp takımı yönetme isteği ağır basınca seçimini inter'den yana kullanmış yaptığı kulislere rağmen. O dönem ancelotti'nin milanı varken hangi motivasyonla yaşlı inter'in başına geçmiş, neyi kazanabileceğine nasıl inanmış (sonunda İtalya tarihinin ilk üçlemesini yaptı) bilmiyorum ama benzer bir motivasyonu sanki şimdi de görüyorum. Sırf kulüp takımı yönetip sürekliliği sağlayarak futbolun içinde kalmak isterken birşeyler kazanacağını (ki muhtemelen bir Avrupa kupası) bilmese fenerbahçe'nin başına gelmezdi muhtemelen. Önümüzdeki iki sene çok acayip şeyler görebiliriz avrupa'da.
Fenerbahçe'de başarılı olamayacak hoca. Fenerbahçe'nin kadro yapısı Mourinho'nun kısır futboluna ters. Yani şu atak oyunu oynayacak kadronun başına Mourinho'yu getirmek tam anlamıyla yöneticilik fiyaskosudur. sırf bu yüzden Ali Koç seçimi kazanmamalıydı ama bizim millet ismi çok sever. Bu kadroyla şampiyon olması ihtimal dahilinde değil. Kendi kadrosunu kursa dahi bu mümkün değil 7-8 isimle yollar ayrılır bu kendi kısır futbolunu oynatacak futbolcuları transfer ettirir ama sen 98 puanla şampiyon olamamışsın GS takımı güçlendirecek yine 100 puana oynayacak ayrıca senin Mourinho ile kesinlikle İsmail Kartal'dan az puan toplayacağını göz önünde bulundurursak zaten teorik olarak şampiyon olman mümkün değil bu denklemde. İsmail Kartal takımda tutulup bu takım güçlendirilmeliydi. Ali Koç benim 25 yıldır izlediğim alt lig üst lig yurtdışı ligleri açık ara en kötü başkan. Futbol tarihinin en kötü yöneticisi olabilir. Fenerliler bu gittikten sonra acil toplanıp bunun üyeliğini silmeliler ki bir daha seçilemesin. Stada girişi falan yasaklanmalı.