kulaklarımızda sesi sonsuza kadar çınlayacak anne. o çocuğun yaralarını, travmalarını şimdi hangi devlet saracak? bir adam, gündüz vakti dolu bir işletmenin ortasında bir kadının gırtlağını kesmeye cesaret edebiliyorsa, bize kim ne yapmasın? beni bu ülke, bu devlet korumuyor. şimdi ben buna bile güvenemiyorsam, ben ne yapayım? ayrıca o video'yu çeken insanlık dışı varlığın aklına, vicdansızlığına tüküreyim.
bu olayda tek düşünebildiğim, o küçük kızcağızın geleceği. o çocuk böyle bir şeyden sonra nasıl toparlar? toparlayamaz tabii ama normale yakın bir hayatı olur mu? dünyaya, insanlara ve özellikle erkeklere nasıl bir daha güvenir? arkadaşlıkları nasıl olur? ben hep kavganın tartışmanın olduğu bir evde büyüdüm ve bu yüzden bazı arızalarım var. o kızcağız ne yapsın? içim sızlıyor...
Eski eş vahşetine yitip giden, Türkiye'de "kadın" olmanın cezasını! canıyla ödeyen talihsiz kadın. Sabah caniliğin 9 saniyesini izledim o yalvarmayı, bağrışları, üzüntüyü ve korkuyu hissettim. Belkide aldous huxley haklıdır bu dünya başka bir gezegenin cehennemidir...
Görülmek istenmeyen kadın cinayetlerinin görünürdeki son kurbanı. 'Ölmek istemiyorum ben' diyerek ciğerimizi parçalamıştır. Yanında henüz on yaşındaki çocuğunun olması ve onun gözlerinin önünde bu anı yaşaması.. Fakat bu ne bir başlangıç ne de bir son olacak, bunu bilmek ise en acısı.
bu sorunu eylem gerçekleşmeden önce çözmek lazım, bunun için yediden yetmişe, tepeden tırnağa toplumu nasıl dönüştürürüz, onun adımlarını atmak lazım. kadın çocuğunun yanında gitmiş, öbürünü assan ne olur marsa atsan ne olur o saatten sonra.
bakın şimdi yine çıktı "idam istiyorum"cular. yani bu sorunu bir canavar hikayesine çeviriyor, canavarın kafasını kopartırsak köprüyü geçeriz sanıyor. değil kardeşim bir sıçan problemi bu. o tünelden geçmen imkansız. yoksa mümkün değil ki o "canavar" kafasında alacağı cezayı enine boyuna tartıp, muhkeme edip "tamam öldüreyim" diyecek akılcılığa sahip olsun. zamanında tecavüz ve cinayet işleyenlerin facebook profillerinde özgecanın katiline idam gönderileri çıkması bunun kanıtıdır.
bir insanın aklına, bir kadını öldürmek fikri aniden gelmez, çocukluktan gizli gizli kodlanır. yıllar içinde dolaylı yoldan onaylanır. yalnız yürüyen kadına ilk laf attığında, takip ettiğinde, sevgilisine ilk diş gösterdiğinde sıkı şekilde ayıplanmazsa büyür. dengesiz zamanında başka tepkiler yerine bu ortaya çıkar.
o çocuktan katil yaratan karanlığı çocukken nasıl yeneceğiz, buralara kayan bir akla ilk meylinde nasıl ulşacağız? asıl soru bu zor olandır. "idam edelim, bir dahkine kadar "zaten canavardı, bize uğramaz" diye rahatlaylım kandırmacası değil.
tanım yok.tanımlanamayacak kadar üzücü bir hadise. aslında kız çocuklarını nasıl koruyabiliriz, nasıl yetiştirebiliriz gibi bir başlık açmak istedim. sonra burada yazdım. insan, ister istemez kendi kızını düşünüyor. onu bu vahşi dünyaya nasıl koruyabilirim, sorusu kafayı kurcalıyor. aklıma gelenler, kendi sağlığına dikkat edecek. kalifikasyonu yüksek bir meslek edinecek. en azından karşısındaki rakibini şaşırtıp kaçabilecek kadar dövüş sporu yapacak. (belki kızacaksınız) mutlaka ateşli silah kullanmayı öğrenecek.
kadın cinayetleri, çocuk istismarı vb. olayların ülkemizde -ne yazık ki- zirve yaptığı olaylardan biridir. bu haberin ardından:
"Mersin'de geçtiğimiz yıl kasım ayında ayrılmak üzere olduğu kocası tarafından öldürülen özgecan aslan'ın kuzeni cemile ertürkoğlu'nun eşi tarafından öldürüldükten sonra cesedinin kıyma makinesiyle parçalandığı ve parçalarının çöpe atıldığını savcılık açıkladı." tarzında bir haber gördüm, sahi nereye gidiyoruz?
Geçmiş 10 yılda Türkiye'de eş/sevgili tarafından öldürülen yaklaşık 2350 kadından biri.
Fiziksel gücü kendinden zayıf canlılar üzerinde göstererek kendini kanıtlama çabasındaki aciz varlıkların baş vurduğu canice yöntemlerden birisine tanık olduk yine.
Emine bulut ne ilk ne de son olacak maalesef.
Şimdiye kadar yaşanan benzer olaylarda hakettikleri en ağır cezayı almak yerine, iyi hal indiriminden yararlandıkları için,
Babalarının annelerine değer vermediği, hakaret edip, şiddet uyguladığı evlerde büyüdükleri için,
Belki en önemlisi çocukluktan itibaren hiç sevilmedikleri için,
Yaşam hakkı nedir öğretilmediği için,
Aslında gerçek Erkin, ihtiyacı olana, güçsüz olana yardım etmek olduğunu öğrenemedikleri için,
Kadının, erkekleri mutlu etme adına yaratıldığına inandıkları için benzer durumları acı bir şekilde yaşamaya devam edeceğiz. Bir hafta sonra da bu ismi unutacağız.
Cumhurbaşkanı bugün olaydan derin üzüntü duyduğunu ifade edip, bu caninin hak ettiği cezayı alması ve kadına yönelik şiddetle mücadele noktasında gerekli adımların atılması için yetkilileri göreve çağırmış. Yaklaşık 2350 kadın öldürüldüğünde bu yetkililer tatilde miydi acaba? Hem Görevini yapmayan görevli mi olur ki?
korkunç bir vahşete kurban gitmiş kadın. olayın önü arkası, sağı solu beni ilgilendirmez. herkes ölmeyi hak eder ama kimse öldürülmeyi hak etmez. *
yıllardır bulunduğum ortamlarda yılmadan nefesimi tükettiğim, mümkün mertebe her zeka seviyesine açtığım, insanlığın geriye doğru attığı adımların izlerini kör göze parmak sokar gibi gösterdiğim kişilerce bahsi geçen ciddi konular ''hayatın kısa olması'', ''bu kadar ciddi düşünecek vakit bulamamaları'' yahut ''hiç bunları düşünmemiştim, haklısın. ama bundan sonra da düşünmeyeceğim.'' dercesine aptal tavırları ne eğitim almış olurlarsa olsun, nerede nasıl büyümüş olurlarsa olsun, kimlik ve kişilik farketmeksizin kafasını toprağa gömmüş devekuşları, olacakların habercileri kuzgunlar olarak aklıma kazındılar. bu kişiler yakınım veya uzağım, geriye atılan ayak izlerinin her biriydi.
şimdi hala şikayet ediyoruz, her seferinde olduğu gibi ''kadın cinayeti olmasın.'' diye ağlıyoruz. bunu alışılmışlık içinde dile getirecek kadar da düşkünüz. yazık ki bugüne kadar sikilmeye alışmış halk, bu alışkanlığından sigara bağımlılığı misali kopamıyor. şu serzenişler kararlılıkla ''sigarayı bırakıyorum.'' deyip yarım paketi çöpe attıktan sonra 2 gün sonra yeniden hunharca içmeye devam etmekle aynı. tüm dünya insanları sorunlarla boğuşuyor, bir tek bizde yok. buna dur diyecek göt de kimsede yok. şu durumdan herkes kendine pay çıkarsın, benimle ne alakası var diyen de evinin camlarını genişletsin biraz, ferah olur.