gaius julius caesar, romalı hükümdar. türkçe jül sezar olarak bilinir. roma cumhuriyetinin imparatorluk olmasında büyük rol oynamıştır. bir general olarak da savaşlarda büyük başarılara imza atmıştır. galya'yı fethetmiştir, rubicon nehrini ilk geçen odur.
arkeolog bir arkadaşımın dediğine göre avrupa'da gömü bulunmamasının sebebiymiş.
adam paraya ihtiyacı olduğu bir dönemde tüm avrupa'da ne kadar gömü varsa teker teker yerlerini tespit ettirip çıkarttırmış. bu sebeple belirli bir dönem öncesine ait gömüye pek rastlanmıyormuş avrupa'da.
Sanılanın aksine bir Tirana dönüştüğü için değil, yıllarca savaştığı galyalılara vatandaşlık ve toprak verilmesine yönelik kanun çıkarma hazırlığında olduğu için öldürülmüştür keza Romalı asiller için bu davranış "küçük olsun bizim olsun" düsturlarına tamamen tersti. Aynı kanun, imparator claudius teklifiyle senatonun da onayıyla çıkarılmıştır daha sonra ki bu hamle, Roma'yı tarihin gelmiş geçmiş en büyük en görkemli en zengin imparatorluğu yapmak yolunda kilit taşlarından birisidir. Eski kafa olsa, kartacalılara yaptıkları gibi Galya'yı tarihten siler ve daha çok nefret toplardı. Böyle de vizyoner adamdır. Kaldı ki kaç Tiran, defalarca savaştığı insanları affedip sosyal statülerine onurlarıyla birlikte iade eder? Nasıl bir Tiran, kendisine karşı komplo yürüten ve defalarca affettiği, oğlu gibi sevdiği adamı Makedonya valiliğiyle adeta ödüllendirmeye çalışır? Dönemin koşullarını göz önünde bulundurmak ve romalıların da söylediği gibi audi alteram partem; tüm tarafları dinlemek gerekir bir şeylere hüküm vermeden.
ihaneti seven, hainlerden nefret eden, roma'nın muzaffer komutanı. vücuduna aldığı 23 hançer darbesi, hem kendisini hem de hayallerini kanlar içinde bırakmıştı.
roma imparatorluğu denince insanların %99'unun aklına gelen meşhur imparator. aslında hikayenin başlangıcı tam olarak öyle şeetmiyor. kendisi milattan önce 100 yılında (temmuz'un 12 ya da 13'ü deniyor) doğmuş, milattan önce 44 yılının 15 mart'ında brutus tarafından bıçaklanmak suretiyle ölmüştür. tam adı da Gaius Julius Caesar'dır.
kendisi galya'yı almış (ki asterix'te her ne kadar kendisiyle dalga geçilmiş olsa da pek de öyle alık bi abi değilmiş) bir generaldir aynı zamanda. o dönemin önemli cermen (galya'nın kralı denebilir sanırım kendisine) savaşçı-kralı vercingetorix'i de tepelemiştir bir güzel.
m.ö. 49'da, gücünü elden bırakmamak için, galya seferi dönüşünde bir iç savaş başlatmıştır, roma senatosunun "ordunu bırak gel, senatodaki zamanın bitti, bişi danışcaz" çağrısına uymayarak. yani adam ordusunu bırakmıyor beyler. evet. kendisi böyle de bir insanmış.
senatus ve iç karışıklıklıklar nedeniyle tarih sahnesinde adını gördüğümüz julius caesar, sanatus karşısında güçlü kalabilmek adına pompeus ve crassus ile birlikte hareket etmeyi ve bu şekilde daha etkili olabileceklerini umuyorlardı. bu amaçla üç devlet adamı triumvirlik adı verilen üçlü komisyonu kurdular. kelime anlamına bakacak olursak triumvir 3 kişi/3 adam anlamına gelmektedir. tabii içlerinde tek adam olanı hepimiz gayet iyi biliyoruz.
ancak sonrasında göreceğimiz üzere başka triumvirlikler de kurulacağı için bu ekibin kurduğu triumvirlik; birinci triumvirlik olarak adlandırılmaktadır. buradaki komisyonun amacı alınacak siyasi kararlarda da birbirlerine destek vermekti. bu sayede de caesar mö. 59 yılının consulü seçildi. aralarındaki bağı daha da kuvvetlendirmek amacıyla kızı julia'yı pompeius ile evlendirmiştir. bu öyle basit görünen bir evlilik değil, julia 17, pompeius 47 yaşındaydı.
triumvirlerin birbirlerine destek vermesiyle önemli kararlar alınmış ve bazı kanunlar çıkarılmıştı. roma, gallia'daki kavimler kaynaşmasından ve tacizlerinden rahatsızdı. bu nedenle caesar, gallia'ya proconsul olarak giderek savaş yoluyla buradaki kavimleri denetim altına aldı. gallia mö. 58-50 yılları arasında fethedildi.
bu arada mö. 56'da triumvirler aralarındaki anlaşmayı yenilediler; crassus ve pompeius mö. 55 yılı consullüklerine seçildiler. daha sonra crassus, doğuda parthlar'a karşı savaşın komutanlığına getirildi. evet 9 canlı gibiler, hala pers/parth lanetinden kurtulamadı bu insanlar. o esnada crassus'un doğu anadadolu'da bulunduğu sırada parthlar tarafından kharrhai(harran)'da öldürülmesi ile triumvirlik mö. 53 yılında son buldu. her güzel şey kısa sürer. zaten caesar ile pompeius'un arası da giderek bozulmuştu. öyle ki her ikisi arasındaki sorunlar sonunda onları karşı karşıya getirdi ve roma bir iç savaşın eşiğine geldi.
senatus, o sırada gallia'da bulunan caesar'ı geri çağırdı ve gallia valiliğine L. domitius ahenobarbus atandı. caesar kendisini destekleyen populares sınıfının desteğini arkasına akarak roma'da bulunan pompeius'a ve aristokrat diğer muhaliflerine(optimates/optimatlar) karşı harekete geçti. büyük bir ordu ile italya'nın kuzeyinden roma'ya doğru ilerledi. mö. 49 yılında roma'ya girdi ancak o sırada alçak pompeius ve taraftarı olan senatörler taktik gereği kenti terk edip güneye inmişlerdi. caesar, pompeius'a bağlı bir ordunun o sırada ispanya'da bulunduğunu biliyordu. bunun üzerine hemen ispanya'ya yönelip onları etkisiz hale getirdi ve roma'ya döndü. o sırada pompeius makedonya'da savaş planları yapıyordu. caesar son darbeyi vurmak için teselya'da yapılan savaşı yendikten sonra alçak pompeius mısır'a kaçtı ancak karaya çıkar çıkmaz xiii. ptolemaios tarafından öldürüldü. caesar, pompeius'un cesedini almak için mısır'a geldiği sırada kleopatra'nın tahta geçmesini sağladı ve ilerleyen ilişkileri sonucunda bir çocukları oldu.
güzel şeyler hep böyle kısa sürer zaten demiştik, derken kırım'daki bosporos kralı pharnakes ise bithynia-pontos eyaleti'ni ele geçirme çabası içindeydi. bunu haber alan caesar, doğu akdeniz kıyılarını izleyerek mısır'dan kilikia'ya ve oradan da zela(günümüzdeki tokat-zile) mevkiine geldi ve pharnakes'i mö. 47'de yenilgiye uğrattı ve dilimizden düşmeyen, kulaklarımızdan silinmeyen o kutlu sözlerini söyledi: veni, vidi, vici = geldim, gördüm, yendim.
mö 46'da on yıl için dictator seçilen caesar, iki yıl sonra mö. 44'te bu kez ömür boyu dictator seçilmiştir. caesar devlet yönetimindeki görevlerde de bazı değişiklikler yapmıştır, senatus sayısını 900'e çıkartmıştır, çeşitli yerlerde koloniler kurmuş, roma'da bir imar faaliyeti başlatmış ve 365 gün esasına dayanan mısır takvimi kabul edilmiştir. anadolu'daki ilk roma kolonilerinin kuruluşu da julius caesar dönemine rastlamaktadır. bu koloniler: colonia gemina lampsacus(lapseki), colonia iulia concordia apamea(mudanya), heraclea pontica(karadeniz ereğlisi) ve colonia iulia felix sinope(sinop).
bu sırada caesar'ın muhalifleri onu yok etmenin fırsatını bekliyorlardı. nitekim campus martius'taki(mars meydanı) bir senatus toplantısına katılmak üzere olan caesar, toplantıya girerken sözde aristokrasi sınıfı optimatlarından ismini bile anmak istemediğim şahıs olan; alçak brutus ve cassius'un da aralarında bulunduğu bir grup tarafından yapılan alçakça, haince, canice bir suikast sonucu ömrünün daha baharındayken 57 yaşında, mö. 15 mart 44 yılında öldürülerek aramızdan ayrıldı.
caesar'ın alçakça öldürülmesinin ardından roma 13 yıl sürecek yeni bir iç savaş ile karşı karşıya kaldı. meyve veren ağacı taşlarsan öyle ortada kalırsınız işte. sonrasında yerini, çok da önemli olmayan, eh işte bir seviyede olan manevi oğlu ve aynı zamanda kız kardeşinin oğlu olan octavian'a bırakmıştır(bunu yapmasam olmazdı) vay roma'nın başına gelenler.
ölümünün ardından basılan sikkelerde, caesar uzun bir süre başı örtülü bir şekilde betimlenmiştir. bu da onun dini kişiliğini ön plana çıkartan bir durumdur. (bkz: pontifex maximus)
sikkelerde betimlenen bir başka figür de hançer ve yıldız betimleridir. hançer direkt olarak suikasta gönderme yaparken yıldız ise o gece gökyüzünde görülen bir yıldızın betimi olarak dolaylı yoldan suikasta gönderme yapmaktadır.
caesar bazılarınca imparatorluk rejiminin hazırlayıcısı kabul edilse de sanatus sayısını arttıran bir yüce insana, cumhuriyeti destekleyen bu kutsal insana atılmış bir iftira olduğunu düşünüyorum. her ne kadar kendisine ömür boyu dictator ünvanı verse de bu tehditler altındayken bir insan başka ne yapabilirdi ki?
son olarak: zirvedekiler daima yalnız olur! heil caesar!
kaynak: oğuz tekin, eski yunan ve roma tarihine giriş
bülent iplikçioğlu, hellen ve roma tarihinin ana hatları