-
yüce.
Örnek kullanım: O günden beri ceviz, bana ulvi bir şeyin timsali gibi görünüyor. (M. Ş. Esendal) -
Eşsiz, benzersiz özellikler taşıyan.
Örnek kullanım: Doktor Hikmet, o vakit tabiatın bu ulvi manzarası karşısında sarsılarak biraz hakikate gelir gibi oldu. (Y. K. Karaosmanoğlu) -
Gökle ilgili olan, semavi.