24 temmuz 1923 tarihinde isviçre'nin lausanne kentinde imzalanan antlaşma. nitekim kadeş'den bu yana antlaşmalar imzalandığı kentin ismiyle anılır.
birinci dünya savaşı 28 haziran 1919 tarihinde almanyanın teslimiyetini belgeleyen versailles antlaşması ile resmen nihayete ermiştir. bu anlaşma alman imparatorluğunun da sonu olmuş ve çıkan ayaklanmalar sonucu kayzer ii. wilhelm devrilip sürgüne gönderilmiş ve weimar cumhuriyeti kurulmuştu. ama almanlar yenilince biz de yenilmiş sayılmadık. bu teslimiyet anlaşmasında osmanlı'nın imzası olmadığı gibi adı bile geçmez. çünkü osmanlı daha önce, 30 ekim 1918 tarihinde imzaladığı mondros ateşkes antlaşması ile teslim olmuştur. akabinde 10 ağustos 1920 tarihinde sevr antlaşması ile osmanlı toprakları batılı muzafferler tarafından paylaşılmıştır. ve fakat osmanlı bu anlaşmayı imzaladığı tarihte anadolu topraklarında başlamış bir kurtuluş mücadelesi mevcuttur. anlaşma teslimiyet getirmediği gibi direnişi güçlendirdi. ankara hükümeti'nin kurtuluş mücadelesi en nihayetinde işgal güçlerinin karşısında zafere ulaştı.
lozan anlaşması bu zaferi belgeleyen anlaşmadır. osmanlı ile karşılıklı imzalanan sevr anlaşması kadük hale gelmiş ve birinci dünya savaşının kazananları geri adım atmışlardır. ankara hükümeti resmen tanınarak muhatap alınmış, sevr anlaşmasıyla işgal edilen, edilmeye çalışılan anadolu'nun büyük kısmı savaş meydanlarında olduğu gibi kağıt üzerinde de geri alınmıştır.
lozan antlaşması genel anlamıyla günümüz türkiyesi'nin sınırlarını çizen bir antlaşmadır. bu sınırlar 1939 yılında hatay cumhuriyeti'nin türkiye'ye katılımıyla genişlemiş o zamandan beri de değişmemiştir.
lozan antlaşmasının kazanımları inkar edilemeyecek kadar büyüktür. öte yandan kaybettirdiklerinden de söz etmeden olmaz. anlaşma öncesi yapılan müzakerelerde yunan başbakanı elephterios venizelos'un talebi dikkate alınarak yunanistan ve türkiye arasında din temelli bir nüfus mübadelesi yaşanmıştır. anadolu topraklarında yaşayan ortodoks hıristiyanlar yunanistan'a gönderilmiş, yunanistan nüfusuna dahil olan müslümanlar da türkiye'ye göç ettirilmiştir. bu mübadelede osmanlı döneminde vergi kolaylığı edinmek adına müslüman olan yunanlılar olduğu gibi müslümanlık yerine hıristiyanlığı kabul etmiş karamanoğlu beyliğinin devamı olan ahali de yer değiştirmek zorunda kalmış, yüzyıllardır yaşadıkları yerlerden ayrılıp dilini bilmedikleri bir coğrafyaya gitmek zorunda bırakılmışlardır. bu mübadele ile iki ülkenin kültürü ve halkı tamamen harman olmuştur. o nedenle dinlerimiz ayrı olsa da yunan halkıyla kültürlerimiz çok benzer. sofralarımızda aynı yemekler yenir, başka dillerde de olsa aynı şarkılar söylenir, kız çeyizlerine aynı dantel örnekleri örülür. ama bundan da bir kavga vesilesi çıkarmak isteyenler her zaman bulunur. simiti, baklavayı, dolmayı, cacığı, kahveyi paylaşamayız bir türlü. halbuki mübadele penceresinden bakıldığında aşikardır ki hepsi hepimizindir.
Türkiye cumhuriyeti'nin tapusu olan antlaşmadır.
Bugün yıldönümüymüş kutlu olsun.
Gösterdikleri bütün fedakârlıklar ve kahramanlıklar için atatürk ve silah arkadaşlarına en içten minnet duygularımızı sunuyoruz.
lozan'da Lord curzon'u deli eden İsmet Paşa ve onun ağır duyan kulaklarına da ayrıca teşekkür ediyoruz. :)
Kulaklarının ağır işittiğini bahane ederek ankara'yla sürekli temas halinde olmuştur, paşa hazretleri.
" egemenlik, egemenlik, egemenlik beni deli ediyorsun."
uykusuz’un 6 Ekim 2016 tarihli 475 numaralı sayısının kapağı , bu antlaşma hakkında dönen zafer vs. hezimet muhabbetine net bir şekilde noktayı koymaktadır. Kapakta yatakta yatan bir çocuk ve başına dikilen ve çocuğun annesi olan bir kadın vardır. Çocuk annesine “Sence Lozan, zafer midir hezimet midir? Bence hezimettir.” deyince anne de “Yine yatağa mı sıçtın?” der.
Devleti kuran iktidarın gerçekleştirdiği bu antlaşma, yerine gelen diğer iktidarların hiçbir zaman yerine getiremeyeceği muntazam bir antlaşmadır. Bu antlaşmaya benzer bir antlaşmanın benzerini gerçekleştiremeyecek iktidarlar ise hâliyle bu antlaşmanın altını oymaya, kurucu devletin temelini ve demirbaşlarını bir köstebek gibi oyarak kendi tarihlerini kuşaklara öğretmeye ve kanıksatmaya çalışırlar. Bunun en çarpıcı örneği ise şu anki iktidarımızdır. Bunların sonunu Allah’a havale edenler, er geç bunun oluşturduğu tahribatı kendi olmak üzere çevresinde misliyle yaşayacaktır. Ben uygulamalı öğrenme taraftarıyım. Hepi topu 5-10 hatta zorlayayım 15 yıl yaşayacağım. Ben çevremi bilinçlendirdiğim kadar bilinçlendiririm. Bundan sonrası onlara kalmıştır. Ancak buna çıkarları uğruna göz yumanların çocukları ve torunları, annelerinin babalarının dedelerinin ninelerin yol açtıkları tahribatı idrak ettikleri an onlara lanet ederek anacak, hatta dinen ve kültüren uygun olmayan yöntemlere başvurarak bu yuman bunlara en büyük tahribatı uygulayacaktır. Ben şahsen bu grupta yer almayı hiç istemiyorum.
Bu adamlardaki utanmazlık ve yalancılık seviyesi dünya tarihinde başka hiçbir kişi veya grupta yok.
Lozan'ın tüm gerçeği şu cümlelerdir :
"ismet, bana her şeyden çok bir müzik kutusunu hatırlatıyorsun. bizi iyice bıktırıncaya kadar her gün aynı eski şarkıyı çalıyorsun: 'egemenlik, egemenlik, egemenlik.'"
osmanlı'nın bitiş fermanıdır. çünkü bu antlaşma ile osmanlı'nın uluslararası hukuk meseleleri affedilmiştir. buna rağmen konu para olunca nedense osmanlı'nın borçları affedilmemiş.
bu antlaşmadaki vizyonsuzluklardan birisi, bence, bir gün türklerin de din değiştirebileceğinin kimsenin aklına gelmeyişi. eğer türk hristiyan sayısı bu şekilde artmaya devam ederse yakında kiliselerde yer bulamayacağız. kurallar gereği de bir rahip günde en fazla bir adet ayin yapabilir.