1. Alman ordusuna ait bir tür denizaltıdır. 2. Dünya savaşına damgasını vurmuştur. Dönemine göre yüksek teknolojili bu savaş makineleri, müttefik devletlerin ticaret ve savaş gemilerini batırmada kullanılmıştır. Sonar cihazı abd’liler tarafından bulunana kadar yerlerini tespit edemeyen müttefikler savaşta ciddi anlamda sıkıntıya girmişti. Tabi sonarı kullanmaya başladıktan sonra tek tek hepsi sinek gibi av olmaya başlamıştır.
    (bkz: )
    #154103 iskiski | 6 yıl önce
    0silah 
  2. isimli harika bir filme konu olmuş alman denizaltısı türü.
    yönetmeni Jonathan Mostow olan 2000 yapımı hollywood filmi, ii. dünya savaşı zamanında geçer.
    #154207 regnessapa | 6 yıl önce
    0silah 
  3. (bkz: )
    #154214 son kurtadam | 6 yıl önce
    0silah 
  4. her iki dünya savaşında devrim niteliğinde başarılara imza atmış, özellikle ingiliz donanmasını atlantikte çok uğraştırmışlardır.

    ilk kez kullanıldıkları birinci dünya savaşı sırasında o kadar etkili olmuşlardır ki, alman imparatorluk donanması, ingiliz ablukasına karşılık olarak, britanya'yı u-botları ile abluka altına almış, unrestricted submarine warfare yani belirlenen bölgede dolaşan bayrağı fark etmeksizin tüm gemilerin vurulduğu bir taktik izlemiş, binlerce tonluk gıda ve savaş malzemesinin britanya'ya ulaşmasına engel olmuştur.

    çok sayıda abd vatandaşının öldüğü ve abd'yi entente'a yaklaştıran lusitania faciasına sebep olan bu anlayıştır.

    ikinci savaşta ise daha gelişmiş u-botlar kullanıldığından ve 1940 yılı itibariyle fransız atlantik kıyıları alman kontrolüne girdiğinden, karl dönitz komutasında daha ölümcül bir hal almışlar ve müttefiklere adeta kan kusturmuşlardır.

    atlantiğin kontrolü için süren mücadele, teknoloji alanında bir mücadeleye dönüşmüş, almanların yaptığı bir buluşa, taktiğe müttefikler başka bir buluşla ve taktikle cevap vermiştir.

    u-botlar, iki dünya savaşında büyük savaş gemilerini, muhripleri ve uçak gemilerini batıracak kadar tehlikeli silahlardır. queen elizabeth sınıfı savaş gemisi barham, ve bismarck'ı batıran, taranto'ya baskın düzenleyen swordfish uçaklarını taşıyan sembolik uçak gemisi ark royal batırdıkları ünlü gemiler arasındadır.

    birinci dünya savaşı sırasında u-bot tehdidine karşı geliştirilen konvoy sistemini kullanma konusunda müttefikler ikinci savaşta geç kalmış olsa da, enigma şifresinin çözülmesi, geliştirilen destroyerler ve anti-denizaltı silahları derken u-botlara verilen anormal kayıplar stabilize edilmiştir.

    her iki savaşta da u-botların sayısı alman komuta kademesinin daha çok su üzeri gemilere yoğunlaşması sebebiyle yetersiz kalmıştır. birinci savaşın ardından meşhur amiral dönitz'in u-bot konusunda ki ısrarlarına rağmen almanya, amiral reader'in 1949'a kadar sürecek olan su üzeri filo inşa programına girmiş, hızlı inşa edilebilen u-botlar yerine maliyetli savaş gemileri inşa etmiş ve bunları savaşın ilk yıllarında kaybetmiştir. nitekim, az sayıda ki u-botlar bile bu sırada müttefiklere kan kusturmayı başarmıştır.

    almanya plan z yerine u-bot inşa etmiş olsaydı savaşın gidişatı bile değişebilirdi, kim bilir?

    (bkz: )
    (bkz: )
    (bkz: )
    (bkz: )
    #154281 diogenes | 6 yıl önce
    0silah 
  5. almanya’nın ’e rağmen değerini ve nasıl kullanılacağını çok geç anladığı saldırı botları.

    4 ekim 1918 yılında akedenizde bir konovya hücum ederken batma tehlikesi geçiren ve esir düşen alman denizaltısının komutanı olan doenitz, 2. dünya savaşı yaklaşırken alman donanmasında denizaltı filosunun komutanlığına getirilir. Doenitzz 1. dünya savaşında kazandığı tecrübeyle denizaltıların toplu hareket etmedikleri sürece etkili olmayacağını bu yüzden hareket kabiliyeti sınırlı, ağır tonajlı denizaltılar üretmektense küçük tonajlı lakin daha fazla sayıda denizaltı üretilmesi fikrini savunurken alman donanmasının tercihi neredeyse ağır silah savaşlarına girebilecek, büyük tonajlı denizaltılar olmuştur. Bu nedenledir ki doenitz ufukta bir deniz savaşı geldiğini görmüş, savaşı ingiltere’nin silah, gıda vb. İhtiyaçlarını karşılayacağı deniz ticaret yollarını abluka altına almak ve ticaret filolarını vurmak için 300 adet denizaltı istemiş fakat savaş patlak verdiğinde bunun altıda biri sayıda denizaltıyla yetinmek zorunda kalmıştır.

    Bu noktada 1. dünya savaşından sonra imzalanan versay anlaşmasıyla aslında almanya’nın denizaltı inşaa etmesinin yasaklandığını da ekleyebiliriz. Lakin versay, 16 mart 1935 tarihinde feshedilmiş ve yerine 18 haziran’da imzalanan ingiliz – alman donanma anlaşması getirilmiştir. Bu anlaşmaya göre de alman deniz kuvvetleri, ingiliz donanmasının %35’i oranında sınırlandırılmayı kabul etmiştir. Ancak ingilizler denizaltıların savaşlara hükmedebilecek önemde olduklarını düşünmediklerinden dolayı bu oran denizaltılar için %40'a çekilmiştir. İngilizler için denizaltılar vurucu değil savunma gücüdür ve asıl görevleri ingiltere ticaret filosunun sefer yaptığı rotaları korumaktır.

    Bu süreçte anlaşmanın imzalanmasından sadece 10 gün sonra kiel tersanesinden ilk u-1’ler hizmete girer. İlginçtir ki türk ve finlandiya donanmaları için inşaa edilen bu denizaltılar uzunca bir süre, sonradan alman denizaltı gücünün bel kemiğini oluşturacak subaylar tarafından tecrübe seferlerine tabi tutulur.

    3 eylül 1939’da ingiltere ve almanya savaşa girdiğinde doenitz’in elinde 46 denizaltı savaşa hazır durumda beklemektedir. Bunların ii modeli olan 24 tanesi 250 tonluk ve sadece kuzey denizine açılabilecek menzildeki gemilerken, 22 tanesi atlantik seferlerine uygundur. Bu sayıların önemi ise şudur: elinizdeki bu gemiler neredeyse aynı anda sefere çıktığı için bakım, onarım, ikmal gibi nedenlerle üslere geri dönmeleri de aynı dönemlere rastlar. Bu nedenle de sahada vurulan muharip gemi sayıları belli dönemlerde aşağı inmekte haliyle de ticaret yollarının ablukaya alınma planı sekteye uğramaktadır. Örneğin eylül 1939’da alman u-boatları 41 gemi batırırken bu sayı ekimde 27, kasımda 21, aralıkta ise 25’e düşer. takip eden senenin Ocak ve şubat aylarında ise sırasıyla 40 ve 45 rakamlarını görürüz. 1940 haziranında sayı 58, temmuzunda 38, ağustosta 56, eylülde 59, ekimde 63, kasım ve aralık aylarında ise sırasıyla 32 ve 37 olur. Tabi ki kış aylarının zorlukları da bu rakamların düşüşünde etkilidir ancak gemilerin bakım dönemlerini bu sayılardan takip edebilmekte mümkündür. Karşılaştırma için şöyle de bir not var: 1917 baharında almanların batırdığı gemi sayısı yaklaşık 800 adettir...

    doenitz’İn, donanma komutanlığının aksine manevra kabiliyeti yüksek, nispeten daha ufak tonajlı (yaklaşık ¼) denizaltıları tercih etmesinin nedeni ise gene 1. dünya savaşında kazandığı tecrübelere dayanmaktadır. Almanların yaklaşık 800 gemi batırdığı bahar döneminde olduğu gibi hezimetlerden kaçınmak isteyen ingilizler 1. dünya savaşında ticaret gemilerinin tek başlarına sefere çıkmasının önüne geçerek konvoy sisteminin kurulmasını sağlar. Böylece haberleşme ve koordinasyon problemi yaşayan almanların vurduğu gemi sayısında da önemli ölçüde azalma olur. Bu nedenle doenitz düşman gemisini ilk tespit eden denizaltının geride kalıp diğer denizaltıları bekleyerek onların da geriden ve yanlardan kapanarak düşman konvoyunu kıstıracağı toplu hareket düzenlerini geliştirir.

    Doenitz savaşın geldiğini görmüş, ingiltere’yi saf dışı bırakmanın ilk yolunun ticaret filolarını vurmak olduğunu bilmiştir ancak bu öngörüsü ne yazık ki askeri çevrelerde gerekli cevabı almamıştır. Savaş başladığında elinde planlarını gerçekleştirecek sayıda gemi olmaması bir yana savaşın ilerleyen günlerinde gelişen teknolojiler ve müttefiklerin savaş taktikleri karşısında da gerekli desteği -özellikle hava kuvvetleri komutanı ’den- bir türlü bulamamıştır. bunun üstüne savaşın ilerleyen dönemlerinde daha da dengesiz kararlar alacak hitler'İn emirleri de eklenince ilk dönem oldukça zorlu geçmiştir. Savaşın patlak verdiği ilk günlerde u-30 komutanı yüzbaşı lemp normal rotası dışında seyreden bir yolcu gemisini (athenia) birlik nakleden ingiliz gemisi zanderek 128 yolcusuyla birlikte batırır. Bunun üstüne fransızlarla savaşa tutuşma konusunda çeingen olan hitler denizaltıların hareketlerini daha da sınırlar, fransız gemilerine meşru müdafaa harici saldırılmaması emrini verir.

    Bunu takip eden süreçte savaşın ilk kaybı verilir ve 14 eylül’de u-39, hebrides’in batısında bir denizaltı avcı gurubuyla seyir eden uçak gemisi ark royal’la karşılaştığında refakattaki destroyerler tarafından batırılır. (ark royal da 14 kasım 1941 tarihinde u-81 tarafından batırılmıştır)

    Ancak bu kayba rağmen almanlar'ın denizaltıların gerçek potansiyellerini fark etmeleri için (en azından goering’in dışındakilerin) çok vakit geçmesine gerek kalmaz. Önce u-39’un batırılmasından 3 gün sonra yüzbaşı schyhardt komutasındaki u-29, uçak gemisi courageous’u 518 mürettabatıyla batırır sonra da 1. dünya savaşında iki kez denenip başarısız olunan scapa flow’a sızma planı devreye sokulur. Orkney adalarında demirli ingiliz donanmasına saldırılması için u-47’nin kaptanı yüzbaşı görevlendirilir ve saldırıda ingiliz donanmasının önemli uçak gemilerinden “the mighty oak” royal oak, 24 subay ve 809 erden oluşan mürettebatıyla batırılır. (prien 1941 martında ob293 nolu konvoya yaptığı saldırıda destroyerlerin karşı saldırısıyla batırılır)

    Bu olumlu gelişmelere bir de almanya’nın fransa’yı işgali sonrası bir çok yeni üs kurulmasıyla denizaltıların menzillerinin genişlemesi eklenmiştir. Böylece savaş kara sularından çıkıp okyanusa yayılmış, zamanla da atlantik savaşı adını almıştır. Bununla birlikte 1940 yazında batırılan gemi sayısı yükselmiş, doenitz’İn de 1. dünya savaşından edindiği gurup halinde çalışan denizaltı teorisi doğrulanmış olmuştur. tek bir denizaltının peşine düştüğünü sanan konvoyun veya seyir kollarının içine saldıran diğer denizaltılar muhriplere imkanlarının çok üstünde sıkıntı yaratmaktadır. Kaldı ki batırılan gemilerin mürettebatlarını aramak için konvoydan geride kalma zorunluluğuna düşen gemiler de bir diğer zayıf kol olmaktadır.

    Tüm bu taktik başarılara rağmen işler ingiltere’nin işgali ihtmalinin azalmasıyla ufaktan tersine dönmeye başlar. İşgal tehlikesi nedeniyle bekletilen gemilerin de konvoylara refakat etmeye başlamasıyla 1940 kasım ayıyla birlikte alman denizaltılarının verimliliği düşmeye başlar. Bu refakatçilere bir de ingiltere gine’si ve antil adalarındaki ingiliz hava üslerinden abd uçaklarının da istifade etmesi karşılığında 50 adet destroyer eklenir. (aslında 1937 yılında amerika tarafsızlık kanunu çıkartarak savaşan taraflara silah ve mali yardımı yasaklamıştır. Ancak 1939 yılında bu kanunun yerine kendi gemileriyle alma ve peşin ödeme şartıyla al – götür gibi bir sistem getirilmiştir. Almanlar, ingilizlerin aksine bundan istifade etmemiş üstüne de 11 aralık 1941 senesinde amerikaya savaş açmıştır) Asıl korkutucu olansa ingiliz hava kuvvetlerinin de deniz kuvvetleriyle işbirliği yaparak konvoyları havadan korumaya başlamasıdır. İşte bu noktada almanya tarafında doenitz öksüz evlat olarak bırakılmıştır. Alman hava kuvvetlerinden destek alamamış, deniz yüksek komutanlığına başvurarak sadece denizaltı filosuyla çalışacak bir hava keşif birliği talep etmiş ve hitler tarafından bordeaux’da bulunan uzun menzilli focke-wulf kondor uçaklarından bir müfreze goering’in kuvvetlerinden alınarak denizaltı filosunun emrine verilmiştir.

    Tüm bunlara rağmen denizaltıların kaderini belirleyen en önemli faktörlerden birisi radar sistemlerindeki gelişmeler olmuştur. 1935 tarihinde almanlar kısa dalga radar cihazlarına sahip olsalar da hitler 1940 – 41 yıllarında radarlar üzerine yapılan çalışmaları durdurmuş, geleceği görememiştir. İngilizler ise 1941 ocak itibariyle bazı sahil muhafaza uçaklarına dahi radar cihazları koyarak denizaltıların gece yapacakları saldırıları tespit etme şansını yakalamaya başlamıştır. İşgal altında bulunan izlanda’dan kaldırdıkları devriye uçaklarında radar kullanmaya başlayarak atlantiğin iki tarafında üslenmiş uçakların kontrol edemediği ve denizaltı hakimiyeti altında bulunan bölgeyi de kontrol altına almayı başarmıştır. Kaldı ki radar sisteminin kullanılması hava ve deniz savaşlarında baskın ihtmalini ortadan kaldırması açısından önemli, britanya’nın da kuşatılmasının önüne geçmiş bir gelişme olarak karşımıza çıkmaktadır.

    Almanların hava kuvvetlerini denizaltı filolarıyla koordineli çalıştarma ve radar teknolojisini geliştirme hususunda geç kalmış olmaları dışında yaşadıkları bir diğer zorlukta ufak tonajlı denizaltılarına yakıt ikmali yapma zorunluluğuydu. Uzun seferlere çıkma şansını ortadan kaldıran bu problemi aşmak için doenitz yaklaşık 700ton yakıt alıp bunun 600 tonunu diğer denizaltılara aktarabilen büyük denizaltılar üretilmesini sağladı. Manevra kabiliyeti sınırlı bu denizaltıların saldırı kapasitleri de olmadığı gibi (torpido kovanları yoktu ve sadece güverte toplarına sahiptiler) yakıt ikmalinin yapılabilmesi için de her iki denizaltının su yüzüne çıkması gerekiyordu. Bununla birlikte müteffiklerin kuzey afrikada kazandıkları başarı sonrası buradaki güçleri de denizaltı savaşında kullanmaya başlaması ve refakat güçlerine takviye yapması karşısında almanların daha fazla denizaltı inşaa ederek dengeyi lehlerine çevirememesi de problem teşkil etmekteydi. Zamanla ingilizler tüm uçaklarda radar sistemini kullanmaya başlarken almanlar çözümü ancak denizaltıların ateş gücünü arttırmak için onlara daha fazla silah vermekte buldu. Bu, denizaltıların doenitz’İn başından beri savunduğu saldırı gemilerinden ortalama bir savaş gemisine dönmesine yol açsa da zaten müteffikler buna karşı da denizaltının dibe dalmasını engelleyecek bir mesafede takviye bekleyerek her koldan saldırma yöntemini geliştirdi. Böylece satıhta kalan denizaltı fikrinin de çözüm olmayacağı anlaşılınca denizaltılara sadece bataryalarını şarj etmek için (dönemin denizaltıları şarj edilmesi gereken elektrik motorlarına ve dizel motorlara sahipti) yüzeye çıkma emri verildi. Tabi denizaltılar sadece motorlarını şarj etmek için yüzeye çıksa da uzun menzilli radarlarla yerlerinin tespit edilip destroyerler tarafından taciz edilmeleri kaçınılmazdı.

    1943 ekiminde doenitz artık sürü halinde gezen ve saldıran denizaltı taktiğinin bile uygulanmasını durdurdu. Buna rağmen tek başına veya küçük guruplar halinde gezen denizaltılar bile uçak saldırılarından nasibini alıyordu. Tüm bunların yanında doenitz savaş boyunca istediği deniz – hava koordinasyonunu bir türlü kuramıyor, goering’in anlamsız ayak diremelerine kurban gidiyordu...

    bütün bu olumsuzluklara rağmen almanlar için şöyle bir umut ışığı vardı;
    radar teknolojisini yakalayamayan almanlar, en azından radara yakalanmayan denizaltılar üzerinde çalışmaya başladı. denizaltında 12,5mil hızla ilerleyebilen yaklaşık 230 tonluk xxiii modeli denizaltılar programdaydı. Hidrojen peroksit yakan walter denizaltıları kızaktaydı ancak 1945 öncesi kızaktan inmesi beklenmiyordu. Bu esnada doentiz’in de planı walter denizaltılarının aerodinamik gövdelerini klasik sualtı motorlarıyla kullanacak ve su altında ortalama 5-6 mil hız yapan gemilere nazaran yaklaşık 1 saat boyunca 17,5mil hız yapabilen xxi’in inşaasıydı. Öyle ki hitler her ay 10 tane xxiii, 24 tane de xxi model denizaltı yapılması emrini verdi ve 1943 sonlarında imalat başladı. Buna bir de denizaltıların su altında giderken hem motorlar hem de mürettebat için temiz hava çekmesini ve kirli havayı dışarı atmasını sağlayarak dizel motorlarını kullanabileceği bir sistemin (şnorkel) geliştirilmesi eklendi ki böylece denizaltılar hem daha hızlı gidebilecek hem de radarlara yakalanmayacaktı. Tüm bu olumlu gelişmeler ingilizleri korkutmakta, doenitz’İn içini tekrar umutla kaplamakta ve almanların deniz savaşlarında üstünlüğü tekrar kazanması ihitmailini güçlendirmekte olsa da, karada yaşanan başarısızlıklar sonucu savaşın kaybedilmesiyle u-boatlar açık denizlerde intihar ederek savaş sahnesinden çekilecekti...

    önemli u-bot kumandanları:
    u-46 endrass
    u-99 kretschmer (44 gemi batırmış)
    u-100 schepke (39 gemi batırmış)
    u-101 frayenheim
    u-181 lüth (46 gemi batırmış)
    u-47 prien (28 gemi batırmış (200bin ton gemi batıran ilk denizaltıcı sıfatıyla şovalye haçına ek olarak meşe dalları almış. roayl oak'un batırılması sonrası demir haç nişanının birinci derecesiyle ödüllendirilmiş))
    #154876 fly | 6 yıl önce
    0silah 
  6. 2. dünya savaşında almanların 'blitzkrieg' savaş taktiğiyle sovyetler birliği'ne karşı başlattığı ve sovyetler birliğinin işgalini hedefleyen [upload.wikimedia.org/... operation barbarossa]'nın (barbarossa operasyonu) başarılı olması için sovyet limanlarının da abluka altında tutulması gerekiyordu. sovyetlerin baltık denizinde bulunan limanlarının abluka altına alınması kolay görünse de; karadeniz de bulunan limanlarının abluka altına alınması ciddi sorunlar barındırmaktaydı.

    1. dünya savaşında almanlar osmanlı imparatorluğu ile ittifak kurmuş ve denizaltılarını boğazlardan geçirerek burada bir çok operasyona imza atmıştır. bu operasyonlar sırasında uc-13 (u 25) denizaltısı 29 kasım 1915 tarihinde karaya oturarak kullanılamaz hale gelmiş; [u-boat-laboratorium.com/... ub-7] denizaltısı 16 eylül 1916 tarihinde 'khersonesos' (kırım) limanı açıklarında rus uçakları tarafından bombalanarak batırılmış ve ub-46 (u 46) denizaltısı 7 aralık 1916 tarihinde [upload.wikimedia.org/... trakyanın] akpınar köyü açıklarında mayına çarparak batmıştır. bu denizaltının enkazı 1993 senesinde yapılan çalışma ile denizden çıkartılarak çanakkale-çimenlik kalede bulunan deniz müzesinde [upload.wikimedia.org/... sergilenmeye] başlamıştır.


    ancak 2. dünya savaşında türkiye'nin tarafsız olması ve boğazların montrö antlaşması gereğince türkiye'nin kontrolü altında olmasından dolayı almanlar gemi veya denizaltılarını boğazlar yoluyla karadeniz'e geçiremeyecekti. bunun üzerine alman hükümeti ilk önce türkiye'ye satmış olduğu atılay ile saldıray ve henüz inşası bitmemiş yıldıray denizaltılarını satın almak istemişti, fakat ismet inönü başkanlığında ki türkiye cumhuriyeti hükumeti bu öneriyi kabul etmemiştir. ayrıca 'batıray' ismi ile türk donanmasına katılması gereken bir denizaltı 2.dünya savaşı'nın başlaması nedeniyle türk donanmasına verilmeyip alman donanmasına katılmıştır. (bkz : @lantirn161'in yazısı)

    bu sırada yapılmak istenen ablukanın romen deniz kuvvetlerinin yetersizliğinden dolayı gerçekleşememesi ihtimaline karşı amiral [upload.wikimedia.org/... erich raeder] alman denizaltı veya gemilerinin nasıl karadenize ulaştırılabileceğiyle ilgili bir çalışma içerisindeydi. amiral raeder yaptığı çalışma neticesinde; gemilerin karadenize ulaşabilmesi için elbe nehri ve tuna nehrini kullanarak müttefikleri olan romanya'nın köstence limanına ulaşabileceğini donanma komutanlığına rapor halinde sundu. bu rapor incelenerek onaylandıktan sonra amiral karadenize gönderilecek denizaltıları o sırada kuzey denizi'nde konuşlanan ve birçok müttefik gemisini batırmış olan type 2-b sınıfı denizaltılarından seçmeye karar verdi. bu amaçla 6 adet denizaltı (u-9, u-18, u-19, u-20, u-23 ve u-24) seçilmiştir. raeder bu nakliye işleminin dört aylık bir süre içinde gerçekleşeceğini öngörmekteydi. bu denizaltıların [www.turkishjournal.com/... nakliye işlemleri] üç aşamada gerçekleştirilmiştir. denizaltılar ilk olarak almanya’nın kuzeyindeki liman şehri kiel’de parçalara ayrılarak hamburg'a sevk edilmiş, daha sonra hamburg'dan dresden'e [llcdn.listelist.com/... ulaştırılmış]; dresden üzerinden kaiser-wilhelm kanalı ve elbe nehri üzerinden geçirilmiştir. burada karaya çıkartılan gemiler ıngolstadt'a otoyol kullanarak taşınmış ve tuna nehri üzerinden romanyanın galati tersanelerine götürülen denizaltılar burada birleştirilerek köstence'ye sevk edilerek karadeniz'e indirilmiştir. 1942 sonu ve 1943 başında tüm denizaltılar bu şekilde nakledildi ve helmut rosenbaum komutasında [upload.wikimedia.org/... 30. denizaltı] filotillası (30. unterseebootflottille) ismini alarak karadeniz'de operasyonlara başladı. almanlar bu yöntemle 10 adet s-boat (schnellboote) ve 23 adet r-boat'u (räumboote) tuna üzerinden taşıdılar. ayrıca ukraynanın mykolaiv şehrinin işgalinden sonra bu şehirde bulunan nikolayev tersanelerinde silahlı mavnalar ve yük gemileri (kriegstransporter) inşa ettiler.

    göreve başlayan denizaltılar 'karadeniz savaşı'nda 27 ekim 1942'den 25 ağustos 1944'e kadar sovyet donanmasına karşı 56 operasyon gerçekleştirmiş ve toplam 45.426 grostonluk gemi batırmıştır.

    denizaltıların karadenizde göreve başladığı dönemde alman ordusu sivastopol'u ele geçirmiş ve bu şehirde konuşlu bulunan rus donanması poti limanına kaçmıştır. rus karadeniz filosunun elinde 1 muharebe gemisi, 6 destroyer, 29 denizaltı, 47 torpido gemisi ve birçok gemiden oluşan bir güç bulunmaktaydı. ancak rus karadeniz filosunun sayıca üstünlüğüne karşın bu filo 1941 ile 1944 yılları arasında karadenize 20.000 mayın döşeyen alman ordusuna karşı varlık gösterememiştir. ayrıca almanlar bu tarihler arasında bombardıman uçakları ve mayınlar sayesinde 6 adet rus denizaltısını batırmıştır. almanların doğu cephesinde başarısız olarak geri çekilmeye başlaması üzerine donanmanın karadenizde ki üstünlüğü de yavaş yavaş sona ermeye başlamıştır. rusların kırım yarımadasını kuşatarak hızlı şekilde ilerlemesi üzerine 27 nisan 1944 tarihinde sivastopol' da bulunan birlikler gemilerle romanya'ya tahliye edilmeye başlanmıştır. bu tahliye sırasında 25 gemiden oluşan konvoya ruslar tarafından 28 kez (14 uçak bombardımanı, 12 denizaltı saldırısı ve 4 torpido gemi saldırısı) saldırı düzenlenmiş ve çok sayıda gemi batırılmıştır. kırımda mahsur kalan alman kuvvetlerinin geri kalanı ise 9 mayıs 1944 tarihinde teslim olmuştur.

    sovyet hava kuvvetleri 20 ağustos 1944 tarihinde almanların karadeniz'deki ana üssüne karşı büyük bir hava saldırısı düzenlemiş ve limanda bulunan alman u-9 denizaltısı ve rumen torpido botu naluca gibi bir dizi hedefi batırmıştır. ayrıca u-18 ve u-24 denizaltıları da bombardıman sırasında hasar almıştır. bu iki denizaltı 25 ağustos tarihinde köstence'nin güneyine geçerek kendilerini batırmıştır. rus ordusu hızlı ilerlemesini devam ettirerek 24 ağustos 1944 tarihinde shrebiani şehrini ele geçirmiş ve köstence limanında bulunan alman savaş ve destek gemilerinin sıkışmasına sebep olmuştur. bunun üzerine almanlar 25 ağustos 1944 tarihinde braila limanı üzerinden tuna yoluyla gemilerini kendi topraklarına kaçırmaya çalışmıştır. aynı tarihte romanya taraf değiştirmiş ve müttefiklere katılarak almanya'ya savaş ilan etmiştir. bu olaya rağmen yoluna devam eden gemiler ise yugoslav partizanların prahovo şehrini ele geçirerek yolu kapatması üzerine almanlar somovit ile prahovo arasında gemilerini batırarak veya karaya oturtarak terk etmiş ve teslim olmuştur. bu dönemde türkiye tarafsızlığını korumuş ve montrö anlaşmasına sadık kalmış; dolayısıyla alman gemilerinin boğazdan geçişine izin vermemiştir. bu cihetle; karadenizde sıkışan alman gemileri kendilerini batırmak ile sovyetlere teslim etmek arasında bir tercih yapmak zorunda kalmıştır. 26 ağustos tarihinde alman donanma yetkilileri savaşta tarafsızlığını ilan eden bulgaristan yetkilileri ile görüşmelere başlamış ve teslim şartlarını görüşmüşlerdir. bu görüşme neticesinde bulgarlar tüm gemi mürettebatının silahsızlandırılarak demiryolu ile ülkelerinden geçişine izin vermiştir. diğer yandan karadenizde mahsur kalan diğer gemiler ise mürettebatı tarafından rusların eline geçmemesi için batırılmıştır.

    bu dönemde tuna yoluyla getirilen denizaltılardan geriye kalan 3 tanesini alman hükümeti türkiye'ye satmayı teklif etmiş. ancak türkiye bu teklifi de reddetmiştir. hükümetin bu öneriyi reddetmesi türkeyenin 1. dünya savaşında almanlar dan satın aldığını iddia ettiği 'goeben ve breslau' gemileri yüzünden savaşa girmesi olayının tekrarlanmaması ve türk yetkililerin başka bir macera istemediğinin bir göstergesi olarak görülebilir. bu olaylar ışığında 1944 yazı sonunda amiral karl dönitz denizaltıların sovyetler'in eline geçmeden karadeniz'den çıkışlarının mümkün olmadığını görmüş. bunun üzerine üç denizaltının komutanlarına türk karasuların da kendilerini batırmalarını ve mürettebatın fark edilmeden o tarihte alman işgalinde bulunan yunanistan üzerinden almanya'ya geçirmeye çalışmalarını emretti.

    donanmadan gelen emir üzerine, bu üç denizaltı türkiye’nin 40 mil kuzeyinde, 9 eylül sabaha karşı bir araya gelmiş ve seçtikleri 3 mevkide ertesi akşam denizaltılarını batırıp karaya çıkma konusunda mutabakata varmışlardır. buna göre u23 denizaltısı ağva açıklarında, u20 denizaltısı karasu açıklarında ve u19 denizaltısı ise zonguldak açıklarında kendilerini batıracaktı. komutanlar kararlaştırılan yerlerde ve verilen emre uygun olarak denizaltılarını batırdı ve mürettebatlarıyla birlikte botlarla türk sahiline ulaştılar. ancak bu mürettabat ve komutanlar türk yetkililer tarafından belli bir süre sonra peyderpey yakalandı ve 1945 yılı sonuna kadar beyşehir'de özel bir kampta tutuldular.

    bu denizaltılardan birisi olan u-20'ye ait batık, [llcdn.listelist.com/... 1994] yılında türk deniz kuvvetleri'nce, karasu civarında yapılan bir tatbikat sırasında sakarya nehrinin karadeniz'e döküldüğü noktanın yaklaşık 40 mil açığında tespit edildi ve görüntülendi.
    #205424 zerox | 4 yıl önce
    0silah