sevdiceğin "çıkalım" dediğinde "o ne ki lan" olmaktı. Sonra anlattı, anam da bi bok anlamadan bizi pastaneye götürdü, dondurma yedik, geldik, sevdiceği anasına babasına teslim ettik.
kız amerika'dan o sene okula gelmişti, sapsarı saçları, acayip havalı kot ceketi vardı. çocuk "date"i öyle oluyormuş. Biz ne bilelim internet mi vardı ?
hayatımın en batılı en modern ilişkisini böylece yaşamış oldum.
Soyut manadaki güzelliklerin tadıldığı ve anlamlı olduğu son zaman dilimidir. Sabretmek, beklemek, hissetmek ve bundan keyif almak. Panik atak geçirmeden, saçma tripler atmadan, doyasıya yaşama arzusunun ciddi anlamda hissedilmesini sağlayan son anlar. Sonra emesen çıktı işte. Emesende bekleme başladı.
doksanlarda sevgili olmak demek, yaşasın yemek yemek! Ehheh şaka şaka. Bol bol yürümeli sevmeler, oturmalı sevmeler, okumalı sevmeler, sevmeler.