Evinizin içinde güzel güzel yaşayıp gidiyorken Ne altınızda ne de üstünüzde, acaba rahatsız oldular mı? Korkusunu hiçbir zaman yaşamayacağınız bağımsız ev tipleridir. Hele bir de genişçe bir bahçesi varsa o aile için birçok şeyin inanılmaz derecede kolaylaşacağını (başta çocuk büyütmek) düşününce kırsal bir yere taşınma düşüncesini depreştirip duruyor.
1800'lü yılların sonlarına doğru istanbul'da ilk apartmanlar yapılana kadar olmayan kavram. başka türlüsü olmadığı için adı yalnızca ev idi. şimdi köylerde bile insanlar apartman yapma sevdasına düştüklerinden müstakil ev zor bulunan ve kimileri için erişilmez bir şey haline geldi.
eğer hakkını verecekseniz işi asla bitmez. yazlıksa "girmeden" önce bir hafta temizlik, tatil boyu bir şekilde bakım onarım ister. gündelikse, çatısı, musluğu, yağmur suyu, dış boyası mutlaka iş çıkaracaktır. parası olan adam tutar yaptırır. olmayanın bahçesinde "organik gübre" diye sinek yapmış karpuz çekirdeği manzarası, sıvalı bidon, ev temeline direk akan, 10 seneye fena işleyecek yanlış yağmur tahliyesi, kokan tuvalet... ya da her ay bir haftasonun onarıma gidecek.
hele bahçesi var. eğer fışşkiye açıp kapamaktan öte biraz düzgün bahçe istiyorsanız onun işi var. tanıdığım herkes bahçıvan tuttu. ha sorsan hepsi tarım mühendisi: kulzos yazarlarının itirafları/#146713
keyifli lakin yaşaması meşakkatli ev tipidir. bahçe her gün bakım ister; çiçekler, ağaçlar her gün su... etrafta fazla ev yoksa kış vakti hiçliğin ortasında gibi hissetmek, en ufak seste zıplayıp kontrol için elde fenerle bahçeyi kolaçan etmek kaçınılmazdır. temizlik keza apartman dairesine kıyasla biraz daha zorludur. açıkta unutulan herhangi bir şey hemen karınca istilasına uğrar. geceleri iki yaban domuzu dadandı mesela bahçeye. sabah ektiğim çiçekleri gece yarısı paramparça ediyorlar, sağ olsunlar. kedilerin yemeklerini çalan gelincikler, ara sıra komşunun tavuklarını kaçıran çakal ve tonla ilginç mahlukatla uğraşmak garip bir deneyim. insan kızamıyor da, kızsan ne fayda, doğaları neyse onu yaşıyorlar...
böyle yazınca çok olumsuz göründü ancak yoruculuğu ve diğer canlılarla mücadele kısımlarını bir kenara atarsak, keyiften bulutlara uçmak eylemini dibine kadar gerçekleştirebilmek pek hoş. her gün ağaca sarılabilmek, cızırdayan ağustos böceklerine "lütfen diğer ağaçta bağırabilir misiniz?" diye rica ettikten sonra ortamdan uzaklaşmaları, badem ağacına ters konan ağaçkakan ve adını dahi bilmediğim renkli kuşların bir araya gelerek icra ettiği dubstep müziği dinlemek, çıplak ayakla toprağa basabilmek her bir sıkıntıyı unutturacak cinsten zevkler.
korna yok, trafik yok, inşaat takırtısı yok, en büyük gürültü çevreden gelen insan kahkahaları ki tanımasam dahi birilerinin mutlu olduğunu bilmek güzel duygu.
İleriye dönük olarak çok istediğim şeyler arasında belki de 1. sırada. Benim gibi, Müzikle ilgilenenler için adeta biçilmiş kaftan. Mekân tamamen sana ait. Al saksofonu eline, bangır bangır öttür. Ha, bakımı ve mâliyeti biraz göz korkutabilir; fakat "gülü seven dikenine katlanır" diye de bir atasözü vardır. :)