kökleri hala topraktayken kokmaz papatyalar. ne zaman ki onu öldürür, köklerini topraktan ayırırsınız; işte o zaman saçarlar kokularını. benim en sevdiğim çiçektir kendileri.
ezginin günlüğü'nden :
boynu bükük bir papatya olduğuma bakıp da senden vazgeçtim sanıp sakın aldanma yedi kat yerin altından örgütlenip takılıverdim saçının arasına.
çok sayıda çeşidi olan bitki. biz papatya deyip geçiyoruz. elalem türlü türlü isim vermiş. baharda kırlarda tek tek biten ve kızların saçlarına taç yapılan papatyalar daisy, daha geç çiçeklenen ve bir sapta birden fazla çiçek veren kokulu papatyalar ise chamomile olarak biliniyor. birbirlerinden çok farklılar. çayı yapılan ve hanım kişilerin sararsın diye suyunu saçlarına sürdükleri cins chamomile olanı.
bir de semra özal'ın papatyaları vardı, unutulup gittiler.
sözleri ve müziği necdet koyutürk'e ait, şecaattin tanyerli'nin ve daha birçok önemli yorumcunun seslendirdiği eski bir tangodur. şarkının şecaattin tanyerli yorumu ve sözleri şöyledir,
anap'ın kraliçesi, semra özal'ın avanesi, yiyici kocaların cicili karılarından oluşan bir papatyalar vardı. onlar kendilerine papatya dediklerinden bu yana papatya masumiyetini yitirdi. malum partinin alameti de arıydı. çiçekler böcekler. al gülüm ver gülüm. tarihe karıştılar. iyi oldu.