1917 yılında amerika birleşik devletleri'nde dünyaya gelen bilim insanı, etnometodolojinin kurucusu kabul edilen araştırmacıdır. talcott parsons ile çalışmış olsa bile alfred schutz'un düşüncelerinden çok daha fazla etkilenmiştir. doktorasını parsons danışmanlığında harvard üniversitesi'nde tamamlamış, doktora çalışmasından itibaren tüm çalışmalarında odağına gündelik yaşamı almıştır. 1967 senesinde kaleme aldığı ve yayımladığı "etnometodolojide çalışmalar" isimli eseriyle farklı bir sosyolojik yaklaşım olan etnometodolojinin kurucusu olarak görülmüştür.
★ genel anlamda harold garfinkel'in görüşlerine hakim olmak için basit bir giriş yapalım.
- cuff'un garfinkel ve etnometodoloji anlatımından hareketle, etnometodolojide toplumsal olgular etkileşimsel etkinlikler olarak ele alınır, eylemlerin de eyleme katılanlar yani üyeler tarafından daha önceden planlandığı şekilde gerçekleştirildiği kabul edilir. dolayısıyla garfinkel'e göre sosyologlar, üyelerin eylemde bulunma biçimlerindeki düzenlilikleri incelemeli, olayların dış kısmına değil iç kısmına eğilmelidirler. bu kısmı biraz kendim yorumlayacak olursam; garfinkel, sosyologlardan üyelerin eylemlerinde kullandıkları yöntemlerin incelenmesini ister. bu yöntemlerin toplumsal yapı gibi dış etkilerin oluşturduğu düzenlilikler değil, üyelerin eylem sırasında ve eylemin kendi içinde yarattığı düzenlilikler olduğunu söyler. yine cuff'a göre bu düzen; üyelerin hrm yaşadıkları süreç hem de ürünleridir.
- garfinkel'e göre "toplumsal açıdan kabul edilebilecek yek düzen, üyelerin tanıdığı ve eylem sürecinde yaratılan düzendir".
- "garfinkel, schutz’un kullandığı “aktör” kavramı yerine “üye” kavramını kullanır, çünkü garfinkel’e göre “üye” terimi dünya hakkında sahip olunan ortak bir bilgi stokuna sahip bir kolektiviteye olan üyeliğe gönderme yapmaktadır".
- garfinkel'e göre gündelik yaşam etkinlikleri üyeler açısından hem anlaşılabilirlik, rutinlik, tahmin edilebilirlik, tipiklik ve etkililik gibi hem de beklenmezlik, özgünlük, anlaşılmazlık, tehlike ve etkisizlik gibi özelliklere sahip olabilirler. mühim olan bu özelliklerin hepsinin eyleme giden üye tarafından önceden ya da eylem sırasında oluşturulduğunu, kurgulandığını bilmek, kabul etmektir.
- garfinkel'e göre üyeler eylemlerinde irade sahibi hissetmeyebilirler. yani eylemlerinin özgürce yapıldığı konusunda emin olamayıp, dışarıdan bir müdahalenin grrçekleştiğini düşünebilirler. üyeler, gündelik etkinliklerin kendi iradeleri dışında diğer dış etmenler dolayısıyla belirlenebildiğini sanabilir. garfinkel için bu tutumun doğruluk ya da yanlışlık açısından bir önemi yoktur. öneminin olduğu nokta bu tutumun üyeler tarafından nasıl edinildiğini ve bu tutumun üyelerin eylemlerini nasıl etkilediğini, şekillendirdiğini görebilmektir. garfinkel'e göre bu özellikler üyeler tarafından nasıl algılanıyorsa etnometodologlar tarafından da öyle algılanmaktadır. yani garfinkel'e göre gündelik yaşam sürekli değişen, katılım gerektiren, deneyimlendiği gibi bir dünyadır. teorisyenlerin olmasını söylediği gibi bir dünya değil, koşullara bağlı bir dünyadır.
bu karmaşıklığı daha detaylıca açıklayayım: garfinkel'e göre üyeler, bir takım etkileşim durumlarında çeşitli kurallar koyarlar, bu kurallara uyarlar ve bir düzen tesis ederler. etkileşim değiştiğinde yeni kurallar koyarlar ve benzer bir düzenin devamlılığını sağlarlar. üyeler, böyle böyle kendilerini bir düzenin varlığına inandırırlar. garfinkel, değişen koşullarda bu kurgusal düzen içerisinde bireylerin kendilerine yetebildiklerini, her durum ya da koşulla alakalı mükemmel bilgiye ihtiyaç duymadıklarını söyler. ona göre üyeler, olaylarda ancam pratikteki amaçlarına erişmeye yetecek kadar anlam ararlar, fazlasında lüzum görmezler.
★ garfinkel'in görüşlerine genel manada değindikten sonra hem onun hem de geliştirdiği bilim dalı olan etnometodolojinin bir takım temel kavramlarına değinmek istiyorum. bunlardan en önemlileri; belgeleme yöntemi, refleksivite ve dizinsellik (anlamın bağlama-gönderimliliği) tir.
- belgeleme yöntemi: garfinkel reis, toplumun bireylerinin yani üyelerinin kendi eylem ve etkinliklerini üretmelerinin, oluşturmalarının metodik bir başarı olduğunu belirtir. gündelik hayatta yaşadığımız olaylar bizlere anlamlı gelir. bunun sebebi yaptığımız eylemi diğer aktörlerin anlayacağı şekilde gerçekleştirmemizdir. mesela iki kişinin kavga etmesi, diğer aktörlerin yapılan bu eylemin ksvga olduğunu bilmesiyle anlam kazanır ki aktörler bunun bir kavga olduğunu anlarlar. daha doğru ifadeyle iki kişinin kavga ettiğini diğer aktörler anlarlar. anlamalarının sebebi kavga eden iki aktörün bunu diğer aktörlerin anlayacağı şekilde gerçekleştirmiş olmasıdır.
- "Bir soruyu veya kavgayı tanır ve anlarken, toplumsal dünyamızı diğer aktörlerle ortak olarak bildiğimiz bir dünya olarak yeniden üretiriz; gündelik olayları rutin, sorunsuz, tanıdık olaylar olarak kurgularız. Böylece etrafımızdaki olaylara anlam verirken kullandığımız yöntem sayesinde ortak bir toplumsal dünya yaratmış oluruz". (cuff)
- garfinkel'e göre üyeler toplumsal düzeni inşa edip kurgularken "üyelerin yöntemleri" adı veriken bir takım yöntemler kullanırlar. bu yöntemler verili kabul edilen, sorgulanmayan, analiz edilmeyen, örtük yöntemlerdir. etnometodolojinin görevi de zaten bu yöntemleri belirlemek vr anlamlandırmaktır. bu yöntemleri garfinkel sürekli bahsettiğim "etnometodolojide çalışmalar" isimli kitabında belirtmiştir. bunlardan bir tanesi de "belgeleme yöntemi"dir.
○ belgeleme yöntemi, mevcut bir görünümü, altta yatan bir kalıbın belgesi ya da işareti olarak görmeyi içerir. daha anlaşılır şekilde açıklayacak olursam: belgeleme yöntemi, bir durumun içerisinde bulunan özelliklerinden bazılarının belirlenip bu özelliklerin durumun özünde yahut altında yatan, bulunan bir kalıbın kanıtı olduğunun varsayılması, sonrasında tersine çevrilerek kalıbın özelliklerinin kalıbın doğruluğunu sağlamasını içerir. yine mi karışık oldu? biz insanlar gündelik hayatta yaşadığımız bir olayın, duyduğumuz bir sözün yahut bir bilginin belirli özelliklerini aradan kılçık gibi çekerek garfinkel'e göre diyormuşuz ki "oha işte bu özellikler, bu durumun ya da sözün yahut bilginin altında yatan kalıbın kanıtı olmalı". bunu dedikten sonra da yine garfinkel reise göre, elde ettiğimiz özelliklere bakarak kalıbı oluşturuyor yani kalıbın kanıtlarına bakarak kalıbı var ediyor, diğer yandan da kendi oluşturduğumuz bu kalıp hakkında bilgilerimizi kullanarak ayıkladığımız özellikleri yorumluyoruz. garfinkel reis sadece kafa karıştırmakla kalmayıp bir de diyor ki: işte bu kurgusal bir düzen oluşturmadır.
şimdi bunu bir örnekle zihnimize yedirince olay anlaşılacak: iş arkadaşınızın iyi bir iş arkadaşı olup olmadığı hakkında nasıl yorum yaparsınız sorusuyla örneğe başlayalım. iyi bir iş arkadaşı deyince nasıl bir iş arkadaşından bahsettiğimizi düşünürüz? iyi bir iş arkadaşıyla alakalı sağduyumuza bağlı düşüncelerimiz olabilir. mesela iş arkadaşımız yardımsever, gürültü yapmayan, işine odaklı ve ekip çalışmasına katılım sağlayan biriyse bu iyi bir iş arkadaşı olabilir bizim için. böylelikle bazı özelliklere dayanarak bir kalıp var etmiş oluruz. iyi iş arkadaşı kalıbımız bir köşede duruyor. ofisimize yeni bir iş arkadaşı geliyor. bu kişiyi halihazırda daha geçen gün oluşturduğumuz kalıba göre değerlendireceğiz. kalıbımıza uyuyorsa iyi bir iş arkadaşı, uymuyorsa tü kaka. işte böylelikle kalıbımızı yaratmak için kullandığımız özellikler ve kalıbın özü birbirlerini karşılıklı olarak desteklemiş ve güçlendirmiş olurlar. yani aslında özellikler kalıplaşır ve biz bu kalıpla yeni anlamlandırmalar sağlarız.
- kalıbın örneği kalıbın bir yansıması, kalıp da örneğin bir yansıması olarak görüldüğünden belgeleme yöntemi "refleksif"olarak anlaşılabilir. garfinkel'e göre bu refleksivite, toplum üyelerinn çevrelerinde olup bitenleri bir düzen veya gerçeklik anlayışı geliştirecek şekilde yorumladıklarının göstergesidir.
○ refleksivite: En genel anlamıyla bir şeyin kendi kendine geri dönmesini ifade eden bir kavramdır. Daha genel anlamıyla ifade etmek gerekirse refleksivite, neden sonuç ilişkisi açısından kendisine geri dönen olguların niteliği ya da neden ve sonuç arasındaki döngüsel bir hareket olarak tanımlanabilir. Örneğin bir gözlemcinin incelediği durum, kendi gözleminden etkilenerek değişiyorsa ve gözlem de buna rağmen sürüyor ve bu değişim gözlemi de etkiliyorsa, bu durumun refleksif olduğu söylenebilir.
- garfinkel’e göre belgeleme yöntemi refleksiftir demiştim. garfinkel aynı zamanda toplumsal yaşamın da “özünde refleksif” olduğunu savunur, çünkü toplumun üyeleri sürekli olarak belirli etkinliklere ve durumlara, bunların altında yatan kalıplar açısından bakarlar ve daha sonra da bu kalıpların varlığını onaylarlar. Bu bakımdan refleksivite, insanların inşa ettikleri gerçeklik anlayışını sürdürmekte kullandıkları bir yöntemdir. “refleksivite, toplumsal durumların tanımları ile tanımlandığı gibi olan, toplumsal durumlar arasında karşılıklı bağımlılık, hatta denkliktir”.
- kısaca özet geçecek olursam: garfinkel’e göre toplumsal dünya, belgeleme yöntemini kullanan üyeler tarafından rekleksif olarak oluşturulmakta ve sürdürülmektedir. Bununla birlikte refleksivite, bilinçli bir düşünme değildir, bilinçli olsaydı hayatın sürdürülmesi zorlaşabilirdi. değil mi, yanlış mı düşünüyorum sözlük?
○ dizinsellik: bir diğer adlandırmasıyla anlamın bağlama-gönderimliliği, herhangi bir nesnenin ya da etkinliğin anlamının, kendi bağlamından türetildiği, yani belirli bir bağlama endekslendiği anlamına gelir.
- sözcüklerin her zaman geçerli olan değişmez anlamları yoktur, yani anlam nesnel değildir; üyeler, konuşanın kim olduğu, konuşan ve dinleyen arasındaki ilişkinin ne olduğu ve konuşmanın amacına göre anlam değişebilir.
- garfinkel’e göre başkalarıyla gündelik iletişimimizde kullandığımız kelimelerin, konuşmalarımızın geçtiği bağlamın dışında bir anlamı yoktur. dizinsellik kavramı ile garfinkel, gündelik toplumsal durumların geçici olduğunu ve bağlamın dışında bir anlam ifade etmediğini vurgular.
- Toplumsal gerçekler ve durumlar, refleksif ve dizinsel ifadelerle örgütlenmektedir.
- Üyeler konuşmalarını ve eylemlerini bağlama gönderimli kılmak zorundadırlar, bunun için de içerisinde bulunulan duruma veya koşullara ilişkin muhtemel tanımları eleyerek kesin bir tanım yapmak zorundadırlar; işte bu eleme ve seçmenin yapıldığı yöntem de belgeleme yöntemidir.
- Dizinsellik bir açıdan etnometodolojinin geleneksel sosyolojiye yönelik eleştirilerinin de kaynağı olarak görülebilir.
• konuyla ilgili olarak garfinkel'in psikiyatri deneyine bakalım.
Bu deneyde katılımcılara yeni bir terapi yönteminin denendiği söyleniyor. Soruları cevaplayan kişi (anlaşmalı kişi) sorulara anlamsız cevaplar veriyor. Fakat katılımcılar bu anlamsız cevapları kendi sorularına verilen anlamlı cevaplar olarak algılıyor. Bu deneyde öğrenciler, belgeleme yöntemini kullanarak bir düzen görüntüsü oluşturuyorlar. Bir danışmanlık seansında olduklarını düşünmüş ve danışmanlık seansı üretmişlerdir. Kendi ürettikleri bu seans içinde danışmanın verdiği ilk yanıtı bir kalıp oluşturmak için kullanmış, sonraki yanıtları da bu kalıba göre, yani refleksif bir şekilde yorumlamışlardır. Öğrencilerin, danışmanın verdiği ve kendilerine arkadaşları verseydi belki de anlamsız bulacakları bazı yanıtları anlamlandırmaya çalışmalarının nedeni içinde bulundukları bağlamdır.
★ garfinkel'in toplumsal düzenin kırılganlığı konusundaki görüşlerine bir el atalım.
- garfinkel usta, toplumsal düzenin, toplum üyeleri tarafından oluşturulduğunu kanıtlamak ve hangi yöntemleri kullandıklarını göstermek için öğrencilerinden deney gereği toplumsal düzeni aksatmalarını ister.
- Bu deneylerde garfinkel, öğrencilere örneğin süper markette alışveriş yaptıktan sonra kasada ürünlerin fiyatları konusunda pazarlık etmelerini istemiştir. garfinkel bu deneyler aracılığıyla öğrencilerinden verili olarak kabul ettiğimiz sağduyu bilgisini bir kenara bırakmalarını istemektedir, öğrenciler bu yolla “toplumsal düzenin kırılgan doğasını" (Haralambos ve Holborn, 1995:901) yansıtmış olacaklardır. garfinkel’in Etnometodolojide Çalışmalar adlı kitabında bu deneylere verdiği örneklerden ikisini aşağıya yapıştırıyorum:
♣ Örnek 1 (garfinkel, 1967:42) (A) Merhaba.. Kız arkadaşın kendini nasıl hissediyor? (B) Kendini nasıl hissediyor derken neyi kastediyorsun? Fiziksel olarak mı zihinsel olarak mı ne hissettiğini soruyorsun? (A) Demek istediğim, nasıl hissediyor? ... Neyin var senin böyle? (A, sinirlenmiş görünüyor) (B) Hiçbir şeyim yok. Sadece ne demek istediğini biraz daha net bir şekilde açıklayamaz mısın? (A) Boşver. Okula başvuracaktın, o iş nasıl gidiyor? (B) “Nasıl gidiyor” derken ne kastediyorsun? (A) Ne kastettiğimi biliyorsun.
♣ Örnek 2 (garfinkel, 1967:44) Arkadaşımla zorba tavırlınbir adamdan bahsediyorduk. Kendi duygularını açıkladı: (A) Bu adam beni hasta ediyor. (B) Adamın sende tam olarak hangi hastalığa yol açtığını açıklar mısın? (A) Sen benimle dalga mı geçiyorsun? Ne kastettiğimi biliyorsun. (B) Lütfen hastalığını açıkla. (A) (B’ye hayret içinde bakmaktadır) Ne oldu da böyle tadın kaçtu senin? Benimle hiç bu şekilde konuşmazdın.
★ öznel ve nesnel ifadeler konularında garfinkel'i değerlendirelim.
- schutz, nasıl gündelik yaşamdaki gerçekliği bilimsel dünyadaki gerçeklikten ayırıyorsa, garfinkel'de bu iki gerçekliğe karşılık gelen iki farklı ifadeden; öznel ve nesnel ifadeden bahseder. Bireyler gündelik yaşamlarında olayları, nesneleri, zamanı ve mekanı kişisel olarak tanımlar, öznel olarak ifade ederler. Nesnel ifadeler ise daha kesin ifadelerdir ve genellikle teknik durumlarda kullanılırlar.
- Garkinkel, nesnel ifadelerin bilimsel kullanıma uygun olduğunu ama gündelik yaşam etkinliklerine uygun olmadığını, bunun da sosyolojik açıdan bir sorun yarattığını belirtir çünkü sosyoloji bir bilim olarak nesnel ifadeler kullanmaya çalışmaktadır ama bu ifadeleri, incelediği gündelik yaşamda kullanılan öznel ifadelere eklemek zorundadır.
- garfinkel böylece pozitivist sosyolojideki birey anlayışına karşı çıkmakta, bireylerin toplumun yönlendirmesi doğrultusunda eylemde bulunan kuklalar olmadığını, yorumları, eylemleri ve düşünceleriyle toplumu ve toplumsal dünyayı kendilerinin yarattığını savunur.
★ son olarak tüm anlattıklarıma ve garfinkel'in görüşlerine genel bir eleştirel değerlendirmede bulunmak istiyorum.
- bazı açılardan etnometodoloji, goffman’ın dramaturjisini ve blumer’in sembolik etkileşimciliğini hatırlatıyor gibi geldi bana.
- etnometodologlar, sosyolojide kullanılan metodolojiye karşı eleştirel olmuşlardır. Öte yandan kendi metodolojilerini kesin ve açık olarak oluşturmada yetersiz kalmışlardır.
- Esas katkıları ise olumsuz yönde olmuştur. Bu olumsuzluk var olan sosyolojinin tarama, görüşme gibi tekniklerini ve sosyologların kuramsal toplumsal düzeni kavramlaştırmasını eleştirmeleridir. gerek var mı hani buna etnometodologcuğum?