18 mart 1844 - 21 haziran 1908 tarihleri arasında yaşamıştır.
ailesindeki çoğu kişi gibi kendisi de askerdir.
piyotr ilyiç çaykovski, kendisini sık sık ziyarete gelse de, çaykovski'den pek hoşlanmadığı söylenilir. bir rivayete göre çaykovski'nin eşcinsel olduğu üst düzey çevrelerce bilindiği için kendisinin de eşcinsel zannedilmesinden korkuyormuş.
rimsky-korsakov, stravinsky için bir baba gibiymiş. bu sebeple de öldüğünde stravinsky çok üzülmüş.
ama stavinsky de kendi özünü, rimsky-korsakov'un ölümü sonrasında bulmuş ve rimsky-korsakov etkisi zamanla müziğinde daha da azalmış. stravinsky'nin rimsky-korsakov sonrası yılları daha çok claude debussy ve neoklasisizm yıllarında da giovanni battista pergolesi başta olmak üzere 18. yüzyıl bestecileri etkisinde geçer.
rusya'nın altın besteci nesli olan rus beşleri'nin çoğu üyesi gibi doğru düzgün bir müzik eğitimi almamıştır.
konservatuvar eğitimi yoksunluğunun verdiği teorik eğitim açığını pratiğe abanarak yenmiş. mesela şu bestesi tamamen anti-konservatuvarist amaçlarla yazılmıştır. bir nevi "tamam konservatuvar eğitimi aldın da, bunu çalabiliyor musun?" demek istemiş adam bu bestesinde. yoksa "adam doğayı taklit etmiş be..." falan işin artistliği.
tabii bu konservatuvar küçümsemeciliği biraz adamın rus milliyetçisi olmasıyla ilgili. konservatuvarda birinci viyana okulu üzerinden eğitim verildiği için "hani bizim rus değerlerimiz?" deyip konservatuvarı pek sevmemiş. ama sevmediği o konservatuvara akademisyen olarak girince işini çok sıkı tutmuş. ertesi gün vereceği ders için, bir önceki günden hayvan gibi hazırlanırmış. üstüne teorik açıklarını kapatmak için de ders verdiği öğrencilerle birlikte başka akademisyenlerin derslerine öğrenci olarak katılırmış.