vampire kelimesi ile ingilizce'de ilk kez 1679'da karşılaşılır. fakat kelimenin nihai kökenine ilişkin uzlaşmaya varılabilmiş değildir.
bir teoriye göre slavca upior ya da upyr'den gelmektedir ki bu kelimeler de türkçe uber'den türemiştir.
diğer bir teori de der ki; yunanca pi, sırp-hırvat spirati ya da litvanyaca wempti'den gelmektedir.
en yaygın teori ise sırpça bamiiup'dan türediğidir.
vampir efsanelerinin en çok konuşulduğu yerler macaristan ve romanya'da ise "vampire" terimi yaygın olarak oldukça yakın zamanda kullanılmaya başlanmıştır. eski ve hala kullanılan terimler ise strigoi ve moroi'dir.
kont drakula'nın evi transilvanya'da kullanılan kelime ise "şişcoi".
bunun dışında neyi nasılı anlatana göre değişir. dracula gündüz vakti çarşı pazar gezer (gerçi güçleri zayıflıyor). blade vampiri güneş kremi sürer öyle takılır (o da filmdeki sahneye kadar kimsenin aklına gelmemiştir)
white wolf firması 1991 vampire the masquarade'i yayımladığından beri formatın standardını belirlemiştir. 30 senedir popüler ne varsa bu firmadan çalmış. underworld olsun şu eroinman bakışlı konuşmayan bebelerin serisi olsun, işin içine kurtadam vs. de sokar.
billy kid drakula'ya karşı diye bir film var. bence bu vahşi batı konseptinin üzerine yeterince gitmediler. her bokun 20 sene geriden taklidini yapan bizim dizicilerin yeniçeri ya da ne bileyim trabozonspor versiyonunu çıkarması da yakındır demedi demeyin.
black swan denilen kişiler vampirlere gönüllü olarak kanlarını verirler. Modern dünyanın insanlarıdır. Amerika'da 5000 kişi vampir diye okumuştum. Özel yöntemlerle kan alıp içiyorlar. Gerçi yanılmıyorsam finlandiya'da da hayvan kanı kullanılsa da kan çorbası diye bir çorba duymuştum.
Olmak istediğim şey.
Tam benlik abicim bir kere. Çocukluğumdan beri süper güçler, olağanüstü olaylar, korku temalı, mistik şeyler hep ilgimi çekti ve takip ettim.
Vampir olma konsepti hepsini barındırıyor. Üstüne süper hız, güç, çeviklik, iyileşme vs gibi güçler artı karizma, yakışıklılık ve geceleri yaşamak var. Ha bir de ölümsüzlük var tabi.
Tam benlik.
Yıllardır arada bir düzelttiğim uyku düzenim haricinde sürekli sabahlara kadar oturmayı seviyorum, daha rahat hissediyorum. Özellikle yazın güneş beni mahvediyor. Gözlerim mavi olduğu için çok hassas güneş'e, zaten plajla falan da işim olmuyor genelde. Kulaklarımdaki sorun dolayısıyla suya giremem, yüzmeyi de bilmiyorum zaten.
Dolayısıyla çok bir kayıbım yok. Yazları püfür püfür esen havada, kışları da o kasvetli, melankolik sokaklarda geziyorum var mı ötesi.
İlerde bulsunlar bunu lütfen, istedikleri şekilde bulsunlar ama.
Çünkü dizisine, filmine, romanına, oyununa göre değişiyor bunların olayları.
Yarasalardan, Yeni Dünya'nın tropik bölgelerinde yaşayan, kuyruksuz, kahverengi tüylü, arka bacakları yürümeye ve sıçramaya çok uygun, kan emici bir tür memeli (Vampyrus spectrum).
Vebanın kol gezdiği vakitlerde vampir efsanesi almış başını gitmiş. Bir vampiri öldürmenin daha doğrusu ölen kişinin vampir olmasını engellemenin kalbine kazık saplamak dışında bir yolu da ağzının içine taş yerleştirmek imiş.