-
simon baker 'ın gelmiş geçmiş en sempatik dizi karakterlerinden birisine hayat verdiği ve sırf simon baker yüzünden sündürülmesine tahammül ettiğim dizi. -
klasik bir polisiye dizisi olsa da jane karakterinin psikanaliz tiradları ile muadillerinden sıyrılan sırf bu yüzden izlenebilir olan sürüklemeyen ama eğlendiren neşeli bir yapım. -
benim nazarımda başyapıt. süzme orospu çocuğu olan bir adamın intikam için iyi adamların tarafına geçmesi... daha ne olsun. -
Haftası haftasına düzenli şekide başından sonuna takip ettiğim yegane diziydi, dizi finaline kadar.
Hala dizi finalini izlemedim ve evet hala dizinin sonunda ne olduğunu bilmiyorum.
(spoiler vermeye çalışanı döverim) -
kaplan! kaplan! gecenin ormanında
işıl ışıl yanan parlak yalaza,
hangi ölümsüz el ya da göz, hangi,
kurabildi o korkunç simetrini?
hangi uzak derinlerde, göklerde
yandı senin ateşin gözlerinde?
o hangi kanatla yükselebilir?
hangi el ateşi kavrayabilir?
ve hangi omuz ve hangi beceri
kalbinin kaslarını bükebildi?
ve kalbin çarpmaya başladığında,
hangi dehşetli el? ayaklar ya da
neydi çekiç? ya zincir neydi?
beynin nasıl bir fırın içindeydi?
neydi örs? ve hangi dehşetli kabza
ölümcül korkularını alabilir avcuna?
yıldızlar mızraklarını aşağıya atınca,
göğü sulayınca gözyaşlarıyla,
güldü mü o, görünce eserini?
kuzu'yu yaratan mı yarattı seni?
kaplan! kaplan! gecenin ormanında
işıl ışıl yanan parlak yalaza,
hangi ölümsüz el ya da göz, hangi,
kurabilir o korkunç simetrini? -
ana komployu fazla uzatıp, finalinin etkisini azaltması dışında pek falsosu yoktu. arka plan müziği farkettirmeden işliyordu insana. bir tek o düzeyde yas tutan, intikamını sektirmeden kovalayan biri için fazlasıyla sempatikti patrik. o da biz seyirciyi hafifletiyordu, iyi oluyordu.
-- spoiler --
"el sıkıştık" muhabbeti iyidi . böyle basit bir ipucuna bağlayacaklarını tahmin ediyordum, az ama kaliteli malzemeyle pişmiş yemek gibi oldu bu son bağlama.
-- spoiler -- -
soundtrack albümü çalışırken arkaya açmak için mükemmel.