böyle bir çirkeflik, çirkinlik olamaz. bunun adı demokrasiye benzin döküp yakmaktır. utanç duyuyorum. söylemek istediğim çok şey var, sövmek istediğim çok şahıs var ama yapmayacağım. en azından buradan yapmayacağım.
sandık kurullarında usulsüzluk olduğu gerekçesiyle alınmış karar. ama aynı usulsüz sandık kurulları ilçe seçimlerinde yok anladığım kadarıyla. o yüzden ilçe seçimlerini yenilemeye gerek yok. yeni türkiyenin garip yeni demokrasisi... bahar kısa da olsa güzeldi...
Hiçbir somut delil öne sürmeden 'bişiler oldu, bişiler' oldu' diye diye iptal ettirdi ak parti seçimleri, helal olsun.
Bildiğin laf kalabalığıyla katakulliye geldi seçim. İşin komik taraflarından biriside ilçe seçimleri değil, büyükşehir seçimlerinde 'bişiler' olmuş sadece.
yenilenecek seçimde de iktidarın kaybetmesi durumunda seçimin iptal olmayacağının garantisi yok, öğrenmiş olduk. Ayrıca, iktidarın seçimi tekrar kaybetmek için iptal ettirmediğininde farkında olmak lazım.
İktidar adına tehlikeli durum muhalif seçmene "ümit" aşılamış olmaları. Onların da kaybedebileceklerini yeniden görmüş olduk. Yazık ki seçim kaybetseler de gitmiyorlar kolay kolay.
Aslında sözün özü şu; bu seçimin iptali seçmenin seçme ve seçilme hakkının elinden alınması oldu.
Sonumuz hayrola diye diye hayır ne demek onu sorgulamaya başladık. Her geçen lunaparka, sirke dönüşen ülkem bugün de bir rezilliğe imza atmış.
Gerçekten eski duyarlılığımı azaltmaya çalışıyorum, yoksa kafayı yerim bu memlekette. Hassas bünyeler yaşayamaz diye ibare assalar da bizim gibilere gitme imkanı, şartları sağlansa keşke..
Ondan sonra biz de almanya'dan veya diğer gelişmiş batı ülkelerinden türkiyeyi kıskanabilirdik halbuki...
türkiye'deki demokrasi karnesinin yırtılıp atıldığı, sandığın rafa kaldırıldığı bir gün bugün...
15 temmuz'un başarıya uğradığı hal bu hal...
maduro rejiminin meşruiyetinden dahi alçağa düştüğümüz an...
osmanlıcısınız ya, açın da iki satır fatih sultan mehmet okuyun. kadıyı satın alırsan adalet ölür, adalet ölürse devlet ölür.
aksak topal ilerlemeye çalışan türk demokrasisi zaten 16 nisan'da ölmüştü ancak, bugün 1923'te atatürk önderliğinde canla kanla gözyaşıyla kurduğumuz cumhuriyetimiz ve türk milletinin ebediyen hür ve bağımsız yaşama azminin muhteşem sembolü olan devletimiz yıkılmıştır.
17 yıllık akp iktidarının ülkeyi getirdiği nokta budur. beka meselesi dedikleri şey kendileriymiş.
geçmiş olsun.
not: yenilenecek istanbul seçimlerini ekrem imamoğlu'nun farklı kazanacağından eminim. ama sonucun ne olacağının önemi yok artık.
edit: Mevzu yenilenen seçimleri kimin kazanacağı değil. Mevzu "sandıktan hoşuma gitmeyen sonuç çıktı, tekrar edin bunu" demokrasisine varmış olmamız. demokrasi dedim, pardon.
7 haziran 2015 genel seçimleri'nden sonra da aynı tiyatroyu oynamış ve ülke genelinde seçimin tekrarını 5 ay içinde yaptırmış bir iktidarın istanbul seçimlerini tekrarlatması.
rte günlerdir "milli irade rahatsız, istanbul seçimlerinin tekrarlanmasını istiyor" demiyor muydu? 4 yıl önceki genel seçimler tekrarlatıldıktan sonra, bunu yaptıran kişi başkan olduktan sonra, halâ bu ülkede "adil ve güvenilir seçim" olabileceğine dair umut taşımak fazlasıyla pollyannacılık, tamamen içinde yaşadığı ülkeyi tanımamaktır.
geleceğe dair siyasal alanda kısa vadede umut taşıyan herkese geçmiş olsun. umarım seçim tekrarında, umutlarınıza yönelik bir sonuç çıkar ve ben yanılırım.
Gerekçesini sandık başkanları ve üyeleri kamu görevlisi değildi diye açıklamış YSK. İyi de kamu görevlisi olmayanlara bu görevleri veren YSK. Niye atıyorsun kardeşim demezler mi?
Şahsi görüşüm: ülke istikrarsız bir hale götürüldü. Demokrasiyle seçimle gitmeyecekleri aşikar evladım diyenler haklı çıkacaklar.
31 mart 2019 tarihinde yapilan turkiye yerel secimlerinde 24 bin (calarak kapatamadiklari son sayi) oy fark ile 'halk tarafindan' secilen ekrem imamoglu'nun istanbul belediye baskanliginin gasp edilmesi olayidir.
kimse kusura bakmasin ama sandiga gitmemek aptallik olur, ama secime gitmek en buyuk aptalliktir. kazandiginiz secimi iptal ettiren kisiler tekrar kazanmaniza izin vermez, kazansaniz dahi sekil a'da oldugu gibi yeniden secim yapar. mazbatasi turlu oyunlarla geciktirerek verilmeyen, yaklasik 3 hafta gec almis bir kisi olan ekrem baskanin hakkinin gasp edilmesinin mesrulastirilmasinin tek yolu secime tekrar aday olarak sokmaktir. sandiga gidelim, onlara birakmayalim demek safliktir. su an eksi'de ve twitter'da muhabbeti donuyor bunun. adamlar resmen mesrulastirmak icin algi operasyonu yapiyorlar. bakin venezuela'ya, ondan sonra kararinizi verin.
sinirlendim ve sozlugu kirletmemek icin kufur etmeyecem, argo kullanmayacam. ama can yucel'in de dizelerini hatirlatmadan edemeyecem.
istanbul belediyesinden cemaatlere aktartılan paralar ile ilgili yayın yasağının ardından geldi.
siyasal islam, finansal yüreğinin sökülmemesi için neyi var neyi yok ortaya koyuyor. danimarka'da yaşamıyorsunuz. o oyun ne kadar kıymetli olduğunu anlayın. aynı irade ile devam edin istanbul'lular. "ilkinde yıkamadık, ikincide pilleri bitti" diyemesinler.
31 Mart gecesi 23.20 itibariyle bir türlü açılamayan sandıkların, sayılamayan oyların (!), saatlerce, günlerce süren anlamsız bekleyişin sebebi olan ve Aslında o gece alınmış olan karar. sadece açıklamak için doğru zaman bekleniyordu.
Ekrem İmamoğlu çok akıllı ve mert bir adam. Ben kolay kolay vazgeçeceklerini düşünmüyorum. Aksine CHP hukuki olarak yapılması gerekenleri zaten mutlaka öncesinde düşünmüş ve bir b planı hazırlamıştır. En kötü ihtimalle seçimin yenileneceğini düşünürsek de olumsuz bir sonuç çıkacağını düşünmüyorum çünkü bir kere umut değdi hepimize, kolay kolay da gitmeyecek artık.
Demokrasi elden gitti tepkileri ise biraz şaşırtıyor açıkçası beni. Olmayan bir şeyi nasıl kaybettik ki? Demokrasi, adalet, ahlak uzun zamandır yok zaten buralarda, oralarda var mıydı?
Umutsuzluğa kapılmanın da hiddetlenmenin de zamanı değil. Bizler gülümsedikçe, dimdik ve kararlı durdukça kaybedecek siyah. Siyah evet.
ülkede demokrasi adına sadece seçim yapılabiliyor olması kalmıştı onunda köküne kibrit suyu döküldü. artık demokrasiden falan bahsetmesin kimse. bu saatten sonra resmen dikta rejimine geçmiş bulunmaktayız. chp gaza gelip seçimlere girmemeli. girmemeli ki bu kara leke ile tarih sayfalarına kazınsınlar. ülkeyi ekonomik ve siyasi olarak çökertmeyi göze alarak bu kararı alanlar ne yapar eder o koltuğu vermezler. zaten ilk günden terorist başıyla kürt oylarını alma konusunda pazarlığa oturmuşlar bile.
ekrem imamoğlu taçsız kral misali mazbatasız başkan olmuştur. istanbul'da seçimler iptal olsa bile, yeni seçimde ekrem imamoğlu kaybetse bile, gerçekte kaybeden akp olmuştur. sonu hızla gelecektir, gelmelidir yani öyle umuyorum., yani benim hala umudum var.
bu gün üzülsek bile yarınlar güzel olacak bu ülkede.
seçime giderken çokça göreceğiniz bir provokasyon olan -boykot- kelimesini gördüğünüz an karşı çıkın. Gerekirse uzun uzun ikna edin bu saçma niyette olan dostlarınızı. Seçim boykotu dünyanın hiçbir yerinde muhalefetin lehine olmamıştır. Çare asla boykot değildir.
Bir koltuk uğruna vatanını satmayan liderleri özledim. Umarım bir daha bu Vatanı müdafaa etmek zorunda kalmayız. Tek temennim iç savaş çıkarmak için hazırlanan bu pis duruma kendimizi kaptırmamaktır. Sandıklara gidiniz ve tepkinizi gösteriniz.
Tüm bu yazıyı okuyanlardan bir isteğim var; lütfen bulunduğunuz ortamlarda tansiyonu yükseltecek konuşmalar ve durumlara girmeyiniz, öfkenizi lütfen içinizde tutunuz ve başkalarına yansıtmayınız, sosyal medyada dahi insanlarla tartışmayınız ve mümkün olduğunca güvenliğinizi düşünerek hareket ediniz çünkü ortam 1980'ler Türkiyesi gibi olmuştur.
ulkede artik demokrasinin kalmadigini gosteren bir harekettir. ak parti iktidarda olmasinin gucunu kullanarak ysk'ya baski yapmis ve secimin tekrarlanmasini saglamistir. gecen secimlerde muhalefet partilerini reddeden ysk, ayni sebeplerle ak parti basvurdugunda oylari gunlerce yeniden saydi, yargi araya girdi falan oldu filan oldu ve en sonunda secimi iptal etmeye karar verdiler.
ülkede zaten demokrasi yoktu. eşit şartlarda yarışan adaylar yoktu. kaynaklar, imkanlar eşit değildi ve bu seçim ona rağmen kazanılmıştı. ama ekrem imamoğlu sesini şu videodaki düşünceye sahip insanlara bile ulaştırabildi: www.youtube.com/... tabii bu insanların düşüncelerini çat diye değiştirmesi söz konusu değil. oy verdiklerini de pek sanmıyorum. zaten bu seçimde iyi parti ittifakı, hdp'nin aday çıkarmamış olması gibi farklı etkenler söz konusuydu. ben sadece haklı olmanın tek başına bir anlam ifade etmediğini, mücadele etmeyi de bilmek gerektiğini söylüyorum. bir olay oluyor, herkes umutsuzluğa kapılıyor. ben 94 doğumluyum ve sadece bu iktidarın olduğu döneme hakimim. gerisi izlediklerimden, duyduklarımdan, okuduklarımdan aklımda kalanlar. bugün muhatap olduklarımız da geçmişte yaşananların müsebbiplerinin ve bunların karşısında susanların torunları. bugünün insanları hep vardı, yumurtadan çıkmadı. mesela sivas katliamında o kadar insan korkunç bir şekilde hayatını kaybederken emniyet ne yapıyordu ? bu gerçekten önüne geçilemeyecek bir olay mıydı ? bu katliamdan sonra dönemin siyasilerinin yaptığı akıl almaz açıklamalar nelerdi ? bugünler sizi hayrete ve umutsuzluğa düşürüyorsa geçmişe de bir bakın. ülkenin içinde bulunduğu bu hal bir anda ortaya çıkmamış olsa da her şey daha da kötüye gidiyor, bunun da farkındayım. meslekte yıllarını doldurmuş avukatlardan, emekli hakimlerden dinlediğim hukuk da farklı hukukçular da, dün verilen ysk kararında da gördüğümüz gibi. her şey niteliksizleştiriliyor. çünkü halk zaten buna müsait, cumhuriyet devrimlerinin toplum zihniyetine oturmasını sağlayacak zaman ve fırsat olmamış. bu ancak eğitimle sağlanabilir. zaten mustafa kemal'in savaş esnasında dahi eğitim üzerine çalışmalar yapmasının nedeni bu. eğitim demişken kısıtlı bir bütçeyle ve yokluklar içinde kurulan köy enstitüleri de '' siz isterseniz hilafeti bile getirirsiniz.'' diyen adnan menderes döneminde kapatıldı. ne kadar tanıdık değil mi ? köy enstitüleri cumhuriyet devrimlerinin anadolu'ya ulaşmasını sağlayacak yegane şeydi. bu ülkede kendi halkının aydınlanmasının önüne set çekenler de yaşadı hasan ali yüceller de.
ben de geleceğim için pek bir umut taşımıyorum ama umutsuz da değilim. zaman zaman iyi ya da kötü olan duygularıma kapılmaktan ziyade gerçekçi olmaya çalışıyorum ve 'her şeyin çok güzel olmasını' temenni ediyorum. benim doğduğum ülke burası, ailemin, arkadaşlarımın, sevdiklerimin yaşadığı yer burası, onlarla birlikte izlediğimiz filmlere, düşüncelerini paylaştığımız, okuduğumuz aydın yazarlara, hatta güldüğümüz karikatürlere kadar ortak bir kültürümüz var. mustafa kemal ve silah arkadaşlarının kurduğu bu ülke benim ülkem. hayatımı başka bir yerde kurma zorunluluğu hissetmiyorum. başka bir kültüre alışmaya çalışmak, sevdiklerimden ayrı yaşamak istemiyorum. daha kendi hakkım olanın arkasında duramıyorsam, kendi yaşam alanıma sahip çıkamıyorsam nereye gitsem mutlu olmam ben zaten. şunu da anlıyorum; elimizde tek bir ömür var. fakat hayat da bir mücadele zaten. her dönemin de kendi zorlukları var. orta çağ'da insanlar vebayla mücadele ediyordu, bizim vebamız da bu. türkan saylan ''her eğitimli kadının bu cumhuriyete borcu var.'' demişti, bence de öyle.
www.youtube.com/... referandum için söylenmesine rağmen bu video her zaman uyuyor. ben çok olumsuz bakıyorum, seçim zamanı olacaklara değil; türkiye'de adaletin bittiğini gördüğüm için olumsuz bakıyorum. bu adaletsizliğe alkış tutan insanları gördüğüm için olumsuz bakıyorum.