bahsi geçen insanlarla aynı okulda, sınıfta, kulüpte, iş yerinde, projede, kısacası aynı çatı altında bulunuluyorsa şayet imkansıza yakın olan durum. öylesi insana yaşadığı şehri bile terk ettirebilir.
Herkes "30 yaşından sonra insanlara olan tahammül gücün dibe çöküyor." der; fakat bunun yaşla bir ilgisi olmadığını kendimi örnek göstererek kanıtlayabilirim. 21'ime henüz yeni girdim ve insana olan tahammül gücüm pek de yüksek değil. Damarıma basan ya da tahammül sınırlarımı zorlayan kişi ilkokul arkadaşım dahi olsa o kişiyi silip atmam an meselesi olabiliyor. Tamamen olgunlukla alakalı bir şey. Erken yaşlandım galiba. :/
Ailemin yarısını samimiyetsizlikleri nedeniyle sildim. Sevgim baki, yarın darda kalsalar elimden geleni yaparım ama muhabbetlerinin "ay canım o senin içinin güzelliği" tadında Facebook yapmacıklığında olduğunu fark ettiğimde kapıları kapattım. 3 günlük tiplerle o tiyatroyla oturabilirim, ailemle ya hep ya hiç.
son derece doğal. bir insanla tanışıyorsunuz. ortak alanlarınız sizi dost ve arkadaş yapıyor. ama işte hiç kimse stabil değil. hayatta yalnızca o kişiyle ilerlemiyorsunuz. o da sizinle ilerlemiyor. yaşadıklarınız, okuduklarınız, alışkanlıklarınız, ilgi alanlarınız, sevdikleriniz, sevmedikleriniz farklılaşmaya başlıyor. bir noktada sizi bir araya getiren şeyler tükeniyor, kalmıyor. işte o zaman vakit tamamdır. ya bırakırsınız kendi kendine ölsün ilişki, ya da radikal bir biçimde kestirip atarsınız. sündürmek gereksiz bir eylem bu durumda.
hiç yapmam sandığım ama yapabildiğimi görünce şaşırdığım eylem. bir hayli de yaptım sanırım.
bu sanıyorum şöyle gelişiyor. hani insanları kendiniz gibi sanıyorsunuz. içi dışı biri. bir dediği bir dediğini tutan. olayları objektif olarak değerlendirebilen. arkadaş olarak, dost olarak görüyorsunuz. sonra bir bakıyorsunuz, sırtınıza hançeri yerleştirmişler.
nasıl anlatayım, kardeşim bildiğim adam işten atılmama sebep oldu. sadece o mu? hala mahkemede devam eden bir davam var. o dönemde bir başka kardeşim bildiğim adam 3000 lira beni dolandırdı. evet bir sene sonra ödedi, ama yaşandı o süreçler. yani demem o ki, silmeyip de ne yapsaydım?
oluyor. olacak. o süreçlerden beri daha çok farkındayım insanların aslında çoğunun gerçekten insan olmadığının. yine de herkese eşit şansı vermeye devam ediyorum. kimisi ciddi anlamda hayatıma girip yer ediyor, kimisi de çok geç olmadan ne mal olduğunu gösteriyor. bunlar yaşanmaya devam ediyor. sadece artık eskisi kadar şaşırıp yıkılmıyorum olanlara.
olur yani, yapılır. yapın da zaten. nitekim insanların çoğu aslında yaşamayı dahi hak etmiyor.
bir yerlerde bir şeyler anlatırken bahis gelince sayarsınız sayarsınız da ondan sonra "adını hatırlayamadıklarım" dersiniz bir de yalandan özür dilersiniz ya. heh, işte onlardır asıl, hayatınızdan sildiğiniz.
diğerleri, yani artık görüşmeme kararı alınanlar, küsülenler veya düşman bilinenler falan hiçbir zaman silmediğiniz, silemeyeceğiniz insanlar. her zaman aklınızda, her zaman listenizde. iyi ya da kötü anlamda. insan nefret ettiklerini unutmaz. insan düşmanını unuttmaz.
unuttuğunuz insanlar varsa onları silmişsinizdir. kısaca aslında "sildim" derken hiç var olmamışlıklarına ya da artık olmayışlarına işaret etmiyoruz.
hayatınızda olmasını istemediğiniz insanları da koy verin gitsin, ne halleri varsa görsünler. ama işte o insanların bir çetelesini tutuyoruz ister istemez. yoksa nereden bileceğiz kimi sevdik, kimi sildik, kimden nefret ettik ve kim için hiçbir şeydik.
bi' ara epey ciddi şekilde yaptım ben bunu. sonra bir baktım kimse kalmamış. az bi' zaman sonra ise yanımda olması gerekenler tekrar oradalardı. yani canınız istiyorsa yapın ama muzla şeftaliyi de birbirine karıştırmayın derim.
"İçinizden en az yarısını, arzuladığımın yarısı kadar bile tanımıyorum; ve yarınızdan azını hak ettiğinizin ancak yarısı kadar sevebiliyorum." diyen bilbo baggins'in felsefesi bu konuda önemli. tanımayı arzuladıklarımı tanımadığım için mutlu oluyorum. kendi perspektifimden değerlendirdiğim sevgi anlayışı ise iletişimsizlik çöplüğünde tek taraflılık kabuklarıyla çürüyüp gidiyor ve sevgiyi hak ettiğini düşündüklerimi sevecek başkalarına havale ediyorum.
özel hayattan sevdiğim insanları silmiyorum aslında, yalnızca bana bağlı iplerini kesip temasımızı koparıyorum.
sevmediklerim hakkında zaten bir şey söylememe gerek yok. istediğinde herkes, onlar hiç olmamış gibi yaşayabilir.
artan yaşla beraber mantıken zorlaşması gerekirken, (yalnızlık korkusu) iyice kolaylaşan ve hızlanan eylem. silme kriterleri çoğalırken, tahammül seviyesinin iyice azaldığı zamanlarla harmanlanan bir durum.
bazen şöyle bir geriye baktığınızda, ulan geçmişte ne kadar salak saçma insanlara ne toleranslar göstermişim diye şaşırırken, olgunlaşan hayat bakışınızla o tolerans gösterdiğiniz kişilerin tırnağı etmeyecek insanları tek hatada harcar olursunuz.
aslında daha iyi ifade etmek gerekirse "hata" tanımı da değişir, şekillenir.
eski benliğinizde "ekti lan o beni" dediğiniz şey, "canı istememiştir" bölümüne geçer. bu durumları büyük bir genişlikle karşılarsınız. ne bileyim, üst üste birkaç defa aramanıza hiç dönmez, ama siz; "vakti olmamıştır" sakinliğinde bakarsınız.
aylarca konuşmadığınız insanla, aylar sonra görüştüğünüzde kaldığınız yerden devam edersiniz. "bu süreçte beni hiç aramadı ama" gibi sitemkar düşüncelerden eser kalmamıştır, "hayat işte, hepimizi bir yere sürükledi, aha işte denk geldik" dersiniz. gibi, gibi...
ama tüm bunlara rağmen bir insanı "bir cümle" yüzünden "tak" diye silersiniz. ifade ettiği tek bir düşünce yeter sizin bu net duruşu sergilemenize. diyebilirsiniz ki; "tek bir cümlede nesini anladın a q" artık kilit nokta da odur işte. anlarsınız. diğeri aramasın, gelmesin, dönmesin... bir şey olmaz. hep kalır, hep oradadır.
tüm bunların yanında bir de olması gereken yalnızlık korkusu durumuna rağmen, (ve dediğim gibi yoktur tuhaf bir şekilde) "sikerler eşiği" noktasındasınızdır. bahsi geçen zamanlarda verdiğiniz emekler, didinmeler, "ulan ne saçma işlerle uğraştım" düşünceleri sizi, "hayat gidiyor, harcayacak vaktim yok artık, bu insanı dinleyene kadar gider evde kahvemi içer kitabımı okurum, netflikşimi izlerim" diye düşünürsünüz.
doğal döngüsünde tolerans, doğal döngüsünde paylaşım olur, güzel olur, harika olmasa da doğal olur, yapmacıksız olur.
aslında bu iş özel hayattan insan silmekten çok özel hayattan insan olmayı başaramayanları silmek şeklinde cereyan eder. çünkü zaten hayvan desem hayvanlara hakaret sayılacak mahluk insan değildir. insan olmadığı için kolayca silersin. ben çok yaptım, hala da yapmaya devam ediyorum.