1. (bkz: )
    #142165 laedri | 6 yıl önce
    0roman 
  2. ve ile birer adaylığı bulunan yönetmen 'nin çektiği, kadrosundaki ile ışıl ışıl parlayan, çocuk filmi diyerek burun kıvrılan türün en iyi örneklerinden biri olduğunu düşündüğüm 2019 yapımı film. da 30'lu yaşlarında güzelliğine güzellik katmış. ayrıca filmin avrupa birliği'nden fon aldığı, rai, cine+ ve kanal+ tarafından fonlandığını da belirteyim. zaten arkasında bu denli büyük maddi destek olmasaydı, özellikle animasyon ve ların olduğu bölümler berbat bir tv filmi çıkmasına sebep olurdu.

    klasik bir hikayesi izleyeceksiniz. animasyon ve çizgi filmlerden bıyıklı olmasına alıştığımız geppetto ustanın yaşadığı hayat ve çevresinden başlayarak pinokyo'nun yaratım süreci ve sonrasında da "canlı kukla"nın türlü türlü kötü kararla bambaşka bir hale gelen yaşam hikayesi anlatılıyor. izlediğim en iyi masallardan biri olmuş çünkü:

    - benigni, sahne tamamen pinokyo'ya bırakılmadan önce müthiş bir geppetto olmuş. çevresindeki marangoz arkadaşları, tavernadaki garip tavırları ("bu kapıyı yapmak lazım, bozuk bu"), "çocuğum oldu, uyanın!" diye bağırarak yoksulluktan kırılan mahalleyi ayağa kaldırması, pinokyo'ya karşı hiçbir zaman değişmeyen sevecenliği ve merhameti benigni'den başka bir aktörün kolay kolay izleyiciye doğrudan aktaramayacağı davranışlar ve duygular.

    - bir çocuk hikayesi ve hatta masalından beklenebilecek düzeyde "ön plana yerleştirilmiş iyilik" var ama bu, yetişkinlerin 15 dakika tahammül edebileceği kadar yapay değil. yeğenimden biliyorum; elsa'yı saatlerce izlerken iq'm azalıyordu, göz bebeklerim kendiliğinden "kapanayım, bu işkenceye daha fazla maruz kalmamalıyım" diyordu. çocuklara yönelik işlerin hepsindeki yapay, "her zaman iyilik galip gelir hocu" mantığı, bu pinokyo'da yok. anlatım dili doğrudan 'nun yarattığı evrenlerdeki gibi "bazen siyah, bazen beyaz; hayat bu değilse, hepimize kış değil, yaz" gibi kendi içinde belli noktalarda çocuklara "değerli olmayı" öğretmek üzerine kurulmuş. del toro'nun anlatımındaki kadar olmayan çarpıklığı da, kendi doğrusunu anlatmaya gayret etmesinden değil, bu gerçek-hayal ayrımını desteklemek için inşa edilmiş anlatım yapısından kaynaklanıyor. yan karakterlerin hiçbiri "her zaman iyi olun" demiyor mesela. neden desin ki? dünya bu kadar keskin bir siyah-beyaz ayrımıyla dönmüyor. çocuklara bunu göstermek müthiş bir yenilik bence; hem de pinokyo gibi "saf iyilik öğütleri masalı" olduğu nesillerce öğretilmiş bir masalın içinde.

    - cgilar mükemmel. animasyon kullanılan yerler de güzel ama dev balina (bence orfoz bu ama bilemiyorum altan), cırcır böceği, su altı yaşamındaki her şey, ton balığı, pastoral arka planlar böyle bir masaldan beklemeyeceğiniz kadar gerçekçi. burada da garrone gene tamamen hayal ile buz gibi soğuk ve keskin gerçek arasında güzel bir denge kurmuş. renk paletinin hiçbir zaman deli gibi pastel olduğunu görmedim. bu bir masal anlatısı, evet ama gerçeklik her zaman pinokyo'nun burnunun uzama riskini işaret etmekte.

    - plastik makyajları çok başarılı. salyangoza hörgüç, pinokyo'nun arkadaşına eşek kulağı, maymuna cüppe, koça benzer yaratıklara boynuz takmak iyi sonuç vermiş. ayrıca bazı yan karakterlerin karton olarak kalmaması ve izleyicinin dikkatini çekmesi için de bu plastik makyajların hatasız olması gerekiyordu bence. bunu da başarmışlar. filmde kullanılan bu tür makyajlarda tek bir hata görebilecek izleyici olacağını sanmıyorum.

    pinokyo'nun doğruya ulaşma yolundaki hırslarını, çocuk hevesini, baba sevgisini, kendi tatmin duygusu adına ideallerinden uzaklaşmaması gerektiğini, kolayca kandırılabilir olmayı her zaman kendisinin seçmek zorunda olmadığını, her türlü canlının ağzından çıkan sözlere inanmaması gerektiğini güzel açıklayan bir film bu. çocuklara yönelik filmleri hiçbir zaman izlemeyen, izlemek zorunda kaldığında da deli gibi sıkılan sıradan bir izleyici olarak, bu pinokyo'nun birçok sahnesinde kahkahalar attım. öğüt verilen yerlerin ekran önündeki çocukların gözlerine sokulurcasına yapılmaması, repliklerin bile bu zorlama riskinden uzaklaşmayı amaç edinen bir tutumla yazılması da filmin nefis artılarından biri.

    çoluk çocuğunuzun olmasına gerek yok. insanlardan ümidinizi tamamen kesmek zorunda olduğunuzu hissettiğiniz bir günün boş bir 2 saatinde açın, izleyin bu filmi. umudunuz artmasa bile birkaç ağız dolusu kahkaha ile moraliniz düzelebilir. bence şans verin ve izleyin. benigni'nin ekran süresi bir yerde laps diye kesiliyor gibi ama pinokyo'yla çoktan bağ kurmuş oluyorsunuz o ana kadar. bu yüzden, benigni'nin filmde yer aldığını okuduğunuz gibi izlemeye de karar vermeyin. "çok da farklı olmayan bir pinokyo hikayesinden bir yetişkin olarak ben ne öğrenebilirim?" diye kendinize sorup öyle izleyin derim ben.

    edit: birkaç yazım yanlışını düzelttim.
    #282760 lake of the hell | 2 yıl önce (  2 yıl önce)
    3film