ikinci dünya savaşı'nda kurt gerstein, bir ss teğmenidir. dezenfektasyon konusunda uzman olduğu için su arıtımı, kışlalarda salgın hastalıkların önlenmesi gibi konularda görev yapmaktadır. bu sebeple de bol bol seyahat etmekte (adamın bir ayağı sürekli doğu cephesinde) ve ailesine çok zaman ayıramamaktadır.
bir gün dezenfektasyon ayağına aslında kendisinin yahudi katliamında kullanıldığını öğrenir. çevresindeki herkesi "yahudilere karşı soykırım yapılıyor" diye uyarmasına rağmen hem ss subayı olması hem de alman halkının yahudileri çok önemsememesi gibi sebeplerden ötürü "bu işi çözerse papa çözer." deyip yollara düşer.
film bana "siz hristiyanlar isteseydiniz yahudi soykırımını engellerdiniz." mesajı vermeye çalışıyor gibi geldi.
ben de yahudilerin yaşadığı acılardan, soykırımdan ötürü üzgünüm. ama filmin dikkate almadığı noktalardan birisi nazilerin çok da hristiyan dostu insanlar olmadıkları gerçeği. elbette yahudilere yapıldığı gibi bir hristiyan soykırımı olmadı ama polonya'da da kiliselerin kapatıldığı, papazların öldürüldüğü bir gerçek.
film bu noktada sanki nazilerin tek hedefi yahudilermiş gibi hareket ediyor. nazilerin savaş sonrası planlarından çok fazla bahsedilmiyor ki bahsedildiği yerlerde de daha çok "yahudilerin gerisini de savaştan sonra hallederiz." şeklinde bahsediyormuş gibi geldi.
işte bu sebeple dünya üzerinde adolf hitler hakkında "canım alt tarafı yahudileri öldürdü" algısı var. sanki adolf hitler diğer ülkeleri "onlar da bizden" şeklinde görüyormuş gibi bir algı var. bence bu tür filmlerde nazilerin cermen olmayan her unsura karşı savaş içinde olduğu daha çok anlatılmalı.
böyle yapılmadığı için ne yazık ki her israil protestosunda adolf hitler yeniden gündeme geliyor. oysa ki adolf hitler tüm dünyanın ortak nefret nesnesi olmalıydı.
bunun dışında güzel bir film. ikinci dünya savaşı'na farklı bir noktadan bakıyor.
bir ara "amazon aslında 'amma uzun'dan geliyormuş" tadında mısır tanrısı "amon"dan bu kelimeye ulaşmaya çalışanlar vardı. dil bilimcilerin bile yalanladığı bir iddia aslında.