Yalnızlık... Ama bilinçli yalnızlık değil, tamamen yalnız kalmak. Kimsen olmaması, dünyanın sana yabancı olması, aidiyet hissetmeme, hissizlik, uyuşukluk vs vs.
Gerçi kimse dönüp birkaç kez profilime bakmamıştır bile ama kısaca ilk birkaç gün çok aktiftim. Sözlüğü tanıyalı, üye olalı 1 hafta olmasına rağmen ilk birkaç günde yüz küsür entry girip 44 başlık açtım. Bu bana çok hızlı geldi. Şimdi ise yazmayı, başlık açmayı azalttım. Daha verimli daha özgün ve kişiael yorum ihtiva eden cümleler yazmaya çalıştıkça girdi sayısı azalıyor. (Azalsa bile üzmüyor. Aksine, sayısal verilerin yüksek olup içlerinin boş olmasındansa düşük olup daha doyurucu olması taraftarıyım)
İşte bu noktada devreye bilgi, tecrübe veya meral giriyor. Bu da sıkıntışı olduğum bir durum. İlgi duyup yeterli miktarda bilgi sahibi olduğum bir şey yok. Sevdiğim çok şey var ama bildiğim çok az şey. İlgi eleğinden sonra bilgi eleğine dökülünce çoğu ilk elekte takılı kalıyor. Üçüncü ve son elek olan "aktarabilme" kabiliyeti ise kanserin üçüncü evresi gibi bir elek.
Kısa sürede çok kaliteli yazar tanıdım, vakit buldukça çoğunun dolu dolu entrylerini okumayı düşünüyorum. Ama gel gör ki sağlam üç beş şey yazamayacağım için korkuyorum.
Korkumun çözümünü uygulamaya başladım bile. Başlığı açılmamış her şeye zıplamamam gerektiğini fark ettim. Eğer sevdiğim bir şeyse onu da ukde olarak bırakmaya başlayacağım.
ölmem durumunda geride bırakacağım annem ve kedilerimin ne yapacağıdır. bu korku son bir yıldır yakınlarımi kaybetme korkusunun çok önüne geçti. ölümden hiç korkmuyorum aslında, ancak geride kalanları çaresiz bırakma korkusu bana işkence ediyor. eğer bana ihtiyacı olan birileri olmasaydı ölüm benim için zavallı ruhumun bu hayattaki işkencelerden kurtarılması anlamına gelirdi.
şimdi değil de çocukken bazı yazıların yazılışı korkuturdu beni. onları kızgın harfler olarak adlandırırdım. shell logosu korkuturdu beni küçükken. şimdi düşününce diyorum da ne manyakmışım mk.
Evi bırakırım kendisine, “kusura bakma karşiim” der çıkar giderim korkumdan. Tabii bu kadar sakin olamıyorum o sırada ama olsun.
entomoloji dersini alırken bunlar yüzünden başıma neler geldi. Ölmenizi istemek gibi bir derdim yok, siz de yaşayın sevgili canlılar sadece benden uzak dursanız hayatım daha kolay olur^^
Yalnızlık, evet tamamen yalnız kalmak. Çocukken annemin bahçeye giderkenki halim, o üzüntüm o yalnızlığım, o hisler, o duygular bazen gece uykumda, bazen uyanıkken geliyor.
Kimsesiz olmak çok zor olsa gerek, herkes sorsan yalnızlık iyidir der ama çevresinde birsürü kişi vardır. İstemediğin yalnızlık o kadar kötü ki, birkaç kere yaşadım ve insan görünce ağlayacaktım nerdeyse.
Sanırım bu yüzden 70-80 yaşında bütün ahbapları ölmüş bir moruk olmak istemem. Erken ölürüm herhalde diye düşünüyorum.
Evet en büyük korkum bu, yalnız, biçare, dımdızlak kalmak.
dün geceden beri kar yağmış. sabah uyandığımda ilk işim camdan dışarı bakmak oldu. gözlüksüz halde bakıyor oluşum, gördüğüm manzaradan ürkmeme engel olmadı. dışarı çıktığımda yola inene kadar kara ilk ben basmış oldum. telefonla konuşarak yola kadar inmek beni biraz rahatlattı. mutluydum ama en çok kkorktuğum şeylerden biri; buz tutmuş yolda kayıp düşmek. öğle arasına çıktığımda da annemi aradım. "anne ya kayıp düşersem, korkuyorum." dedim. annemin derdi de bir an önce eve dönmem olmuş. ne ben onu rahatlatabildim ne o beni rahatlatabildi. *
kar yağsın ama yollar buz tutmasın. böyle bir anlaşma yapılabilse keşke *