Yaşamı hakkında kesin bilgiye ulaşılamayan fakat bıraktığı izler ile Mersin'in Mut ilçesinde doğduğu ve uzun süre burada yaşadığı konusunda bulgulara rastlanılan, saz şairidir. Ermiş kişi olarak da kabul edilir. Döneminde ve sonrasında örnek alınan bir kişi olmuştur. Yörük ya da Türkmen olduğu konusunda da araştırmalar yapılmış ancak; yörük mü türkmen mi olduğu hususunda tam bilgiye ulaşılamamıştır. Mersin/Mut ilçesinde Karacaoğlan Çınaraltı Parkı bulunmakta ve parkın içerisinde de Karacaoğlan/Karac'oğlan'ın bir heykeli yer almaktadır. Diğer önemli bulgular ise Karacaoğlan'ın Adana/Feke yöresinde doğup büyüdüğünü işaret etmektedir. Bunun yanında Akdeniz'de birçok il veya ilçede doğduğuna dair söylentiler de bulunmaktadır lakin; en önemli kanıtlar, yukarıda yazmış olduğum iki yeri işaret etmektedir. 17. yy'da yaşamıştır ve asıl adının Mehmet, Hasan, Halil ve Smayıl(ismail) isimlerinden biri olduğu düşünülmektedir. Günümüzde seslendirilen birçok Türk Halk Müziği eserleri, Karacaoğlan tarafından kaleme alınmıştır.
Birkaç örneklendirme yapacak olursak;
Ala gözlüm, ben bu ilden gidersem Zülfü perişanım, kal melil melil Kerem et, aklından çıkarma beni Ağla, gözyaşını sil melil melil - - Yeşil başlı gövel ördek Uçar gider göle karşı Eğricesin tel tel etmiş Döker gider yâre karşı - - Vara vara vardım, ol kara taşa Hasret kodun, beni kavim kardaşa Sebep, gözden akan bu kanlı yaşa Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm - - İncecikten bir kar yağar, Tozar Elif, Elif deyi... Deli gönül abdal olmuş, Gezer Elif, Elif deyi - - Gibi çoğaltılabilecek birçok farklı eser günümüzde seslendirilmiştir. Dünya Edebiyatı ve Türk Müziğine katkıları yadsınamayacak bir gerçektir. Nur içinde yatsın.
türk halk edebiyatının büyük ustası. her ne kadar, tabiat ozanı gibi bir tanımlamaya muhatap olsa da, onun asıl farkı bana göre, erotizm unsurlarını eserlerinde kusursuz biçimde kullanmasıdır. erotizmi eserlerinde öyle ustalıkla ve kararında kullanmıştır ki, şiirlerini dinleyenler ister anadolu'nun ücra bir dağ köyünde yaşayanlar olsun, ister şehirlerde yaşayanlar olsun, herhangi bir rahatsızlık hissetmezler. belki iddialı olacak ama, günümüz ahlaki normlarına göre bile, kısmen cüretkar olabilecek düşünceleri, şiirlerinde sanki hayatın gündelik rutini içindeymiş gibi göstermeyi başarmıştır. kah aynı anda üç kadına olan aşkını mısralara dökmüş, kah bir dörtlükle beğendiği kadına açıkça sevişme teklif etmiş, kah ateşli bir sevişmeden alınmış bir enstantaneyi dile getirmiştir. bunları yaparken, her gittiği köyde bir sevgili edinmesini, her güzele iltifat etmesini, beğendiği kadından ne istediğini öyle bir ustalıkla dile getirmiştir ki, o 'şeftalini derde derman dediler, gerçek mi sevdiğim sormaya geldim' dediğinde, onu dinleyenlerin aklına, 'e yuh artık. ne diyor bu abazan' demek gelmemiştir. hislerini, isteklerini nasıl bu kadar sihirli biçimde dile getiriyor olduğunu düşünmüşlerdir. bunu öyle ustalıkla normalize etmiştir ki, günümüzde bile birçok insan karacaoğlan'ın sevgilinin şeftalisinden kastının ne olduğunu düşünmeye gerek duymamışlardır.
ala gözlerini sevdiğim dilber göster cemalini görmeye geldim şeftalini derde derman dediler gerçek mi sevdiğim sormaya geldim
senin işin yiyip içmek dediler yâran ile konup göçmek dediler göğsün cennet koynun uçmak dediler hak nasib ederse görmeye geldim
karac'oğlan der ki işin doğrusu gökte melek yerde hüma yavrusu söyleyim ben sana sözün doğrusu soyunup koynuna girmeye geldim
mesela yukardaki örnek. yazdıklarımın ışığında okunduğunda, karacaoğlan'ın sevdiği/beğendiği kadından talebini aslında hiç eğip bükmeden dile getirdiği görülebilir.
buyrun bu da başka örnek: karaca'oğlan uşak olsam yar belinde kuşak olsam bir atlastan döşek olsam yar altına serse beni
veya bu: seherden uğradım dostun köyüne hoş geldin sevdiğim in dedi bana tomurcuk memesin verdi ağzıma yorgunsun sevdiğim em dedi bana kadın memesi emmeyi, herhalde bundan daha bariz ama bundan daha güzel anlatabilen başka bir şair olamazdı.
aslında bu örnekleri çoğaltmak mümkün. zira, karacaoğlan'ın buna benzer yüzlerce dörtlüğü var. daha fazla örnek vererek, entryyi okunamayacak kadar uzatmaya niyetim yok. sadece bu örnekler bile, o'nun sevgi, aşk gibi duyguların, cinsellikten bağımsız biçimde düşünülemeyeceğini/değerlendirilemeyeceğini bildiğini; bununla birlikte erotizmle pornografi arasındaki kararı da çok ustalıkla belirleyebildiğini gösteriyor.