1. uzay - zamanda, matematiksel denklemlerin geçerli çözümler sağlamadığı nokta. Kütle çekimsel tekillik olarak da adlandırılır.
    tekilliğin olduğu bir yerde, sonsuz küçük bir alanda, yoğunluğun ve kütle çekiminin sonsuz olduğu, uzay - zaman dokusunun aşırı derecede büküldüğü ve bilinen fizik yasalarının geçersiz olduğu kabul edilir. bu olayı daha iyi anlayabilmek için, bilim insanları tarafından bir kuantum kütle çekim kuramı oluşturulmaya çalışılmaktadır.

    bir de teknolojik tekillik var ki bunun tanımı da şöyle: gelecekte, yapay zekanın insan zekasının ötesine geçmesi ile teknolojinin kontrol edilemez bir noktaya doğru evrilmesi.
    #137585 kokosh | 6 yıl önce
    0bilimsel terim 
  2. Tekil olma durumu.

    Örnek kullanım: Ne de olsa varsan onlarla birlikte varsın, desteği tekillikten değil çoğulluktan alıyorsun. (T. Uyar)
    #138063 tdk | 6 yıl önce
    0genel terim 
  3. daha iki hafta önce süresiz olarak sözlükten ayrılan biri olarak 'nun da veda tadında yazısını görünce oturup düşündüm. benim için kulzos'u kulzos yapan sayılı yazarlardan birisi. acaba erken mi pes ettik? hangi sebeple olursa olsun, bu kararımızdan vazgeçip, bize bir şekilde bir dönem aidiyet duygusunu yaşatan bu yerde kalmalı mıydık? üç beş kişi de kalsak, sözlük blog sayfası kıvamına da gelse (belki böylesi daha iyi de olabilir), değer verdiğimiz çoğu kişi ayrılıp gitse de, inatla paylaşım yapmaya devam mı etmeliydik? sonra bir sigara yaktım ve tekillik üzerine düşünmeye başladım. düşüncelerimi toparlayabilmek için bir sigara daha yaktım...

    tekillik, kara deliklerin merkezindeki, sonsuz kütle çekim (bakın sonsuz kütle değil) ve yoğunluğun olduğu, hacimsiz, sonsuz küçük alandır.

    kara deliğimizin merkezinde tekillik olduğunu söyledik. bir de olay ufku var. dünyamızı eğer 1 santimetre küplük bir hacime sıkıştırsaydık, onu bir kara deliğe dönüştürebilirdik. yani dünyamızdan küçük bir bilye elde ettik. işte o bilyenin yüzeyi aslında olay ufku oluyor. mesela güneşin onlarca katı büyüklükte bir yıldızın oluşturacağı kara deliğin olay ufku da onlarca kilometre genişlikte olurdu. neticede atom çekirdeklerinin de sıkıştırılabileceği maksimum bir sınır var.

    madem kara delik uzay-zamanda dipsiz bir kuyu değil de, küresel bir cisim, peki tekillik nerden ortaya çıkıyor? sonsuz kütle çekimden. öyle bir kütle çekim ki, ışığı bile yakalayıp hapsediyor, zaman kavramını yok edip, zaman algısını değiştirip, zamanın kendisini bile aldatıyor.

    şu örneği de çok kullanırlar. olay ufkuna giren bir astronot, dışardan bir gözlemci tarafından olay ufkunda sonsuza kadar asılı kalmış gibi gözlemlenir. astronot için ise olay ufku dışındaki zaman o kadar hızlı akar ki, galaksilerin hareketini bile gözlemleyebilir. ama asıl durum şu: astronotumuzun olay ufkuna girmesi demek, kara deliğin yüzeyine yapışmış olması demek. kütle çekim olay ufkuyla başlıyor diye düşünmeyin. astronotumuz önce olay ufku dışında kütle çekime yakalanıyor. spagetti gibi uzama hadisesi olay ufkunu geçtikten sonra değil de önce yaşanıyor. olay ufkuyla temas yaşanınca belki de, kütlesi artık kara deliği bir çarşaf gibi sarmalayacak şekilde kaç planck sabiti kalınlıkta olacaksa olay ufkunu sarmalıyor. neden böyle düşünüyorum, çünkü sonsuz kütle çekim kusursuz bir küre oluşturacaktır. astronotumuzdan kaynaklı, bu kusursuz kürede bir mikron yükseklikte dahi minik bir çıkıntıya izin vermeyecektir. yani ben olsam izin vermezdim :)

    bir de işin bilim kurgu ve felsefik kısmını da çok seviyorum. diyelim ki vücudumuz bütün bir şekilde olay ufkuna ulaştık. aslında tekilliğe düşmek gibi bir şey yok da, hadi tekilliğe de düşelim. sonsuz g kuvvetini falan da boş verelim. dünyada karada yapılan en yüksek g kuvveti denemelerinde göz damarlarının bile çatladığını düşünürsek, sonsuz kütle çekimdeki g kuvveti sanırım biraz kafanızda canlanmıştır. neyse, zaman kavramı ortadan kalkıyor, ışığı bile hapsediyor dedik. ama zihnimiz de açık olsun ve de bir şekilde düşüşümüze ait bir ses olsun. aslında düşüş sesi sürtünme kuvvetine işaret ama sürtünme kuvveti de olmasın. düşme pozisyonumuz artık neyse, zihnimiz sonsuza kadar vücüdumuzu sadece o pozisyonda tamamen karanlık bir ortamda hareketsiz bir şekilde hissedecektir. aslında hareket ve ışık yoksa beyin herhangi bir şey algılamayacaktır ama işte düşüş sesi beyni aktif tutuyor. peki sadece işitme sayesinde sonsuzlukta aktif olan beyin enerji ihtiyacını karşılayabilmek için vücuttaki yağları yakabilir miydi? :) tabi ki hayır, çünkü hareket diye bir şey yok.

    olay ufkuna yapışınca, fotonun bir planck mesafeyi kat ediş süresince her şey olup bitiyor. peki fotonun bir planck mesafeyi kat ediş süresine, sonsuzluğa uzamış bir bilinç koyabilseydik? bunu bir düşünün derim :)

    her zaman söylediğim gibi astronomi eğitimi almadım ama okumayı, araştırmayı, kendimce varsayımlarda bulunmayı çok seviyorum. bu yazıyı da "ben burdayım" demek için yazdım.
    #268186 nicholai rosicky | 3 yıl önce (  3 yıl önce)
    2bilimsel terim 
  4. Yapay zeka terminolojisinde yapay Zekanın genel insan zekasına erişip yeni bir yapay zeka geliştirebilecek seviyeye ulaştığı nokta.

    Bu noktadan sonra geri dönüş yoktur. Yaratılan her yeni yapay zeka eskisinden daha gelişmiş olacaktır.

    Bu noktadan sonrası belirsiz.
    #268224 Keltox | 3 yıl önce
    0bilimsel terim