-
Elde bulundurmak, ele almak.
Örnek kullanım: Kucağında kundaklı bir çocuk tutuyordu. (Ö. Seyfettin) hepsini göster
-
Ele geçirmek, yakalamak.
Örnek kullanım: Evvela bu terbiyesiz köpeği tuttu, bağladı. (Ö. Seyfettin) hepsini göster
-
avlamak.
Örnek kullanım: Dalyan işletiyorum, tuttuğumuz balığı tekrar denize döküyoruz. (R. H. Karay) hepsini göster
-
Yanında bulundurmak, alıkoymak.
Örnek kullanım: Siz gelinceye kadar çocuğu ben tutarım! hepsini göster
-
Hürriyetinden yoksun bırakıp bir yere kapamak, tevkif etmek.
Örnek kullanım: Vahşidir, hiçbir zaman onu kafeste tutmak mümkün değildir. (S. F. Abasıyanık) hepsini göster
-
kaplamak.
Örnek kullanım: Tabanı otuz, otuz beş metre kadar tutan bir eşkenar üçgen biçimindedir. (T. Buğra) hepsini göster
-
Kırağı, çiğ veya kar bir yüzeyde görünür durumda olmak, kalmak.
Örnek kullanım: Şu yağan kar bir tutsun, seyreyle sen ertesi gün çocukları. (S. F. Abasıyanık) hepsini göster
-
Denetimi ve yetkisi altına almak.
hepsini göster
-
Desteklemek, birinden yana çıkmak.
hepsini göster
-
Benimsemek, beğenmek.
Örnek kullanım: Ama öylelerini de çevresinde kimse sevmemiş, tutmamıştır. (T. Buğra) hepsini göster
-
Gereğini yapmak, yerine getirmek.
Örnek kullanım: Verdiği sözü tutmuş, vaktinde gelmişti. hepsini göster
-
Uygun gelmek, çelişmez olmak.
Örnek kullanım: Bir talih eseri olarak ondan gelen cevap benim kendi bulduklarımı tuttu. (R. N. Güntekin) hepsini göster
-
Kapatmak, sarmak.
hepsini göster
-
Hizmetine almak veya kiralamak.
Örnek kullanım: Burada bir kat tuttum. Yazı geçireceğim. (P. Safa) hepsini göster
-
Bir işe herhangi bir anlayışla girişmek.
Örnek kullanım: Yapıyı geniş tuttu. hepsini göster
-
Beddua, dua, ah vb. etkisini göstermek, gerçekleşmek, yerine gelmek, varmak.
Örnek kullanım: Avradın ilenci tutarsa senin iki gözün kör olacak. (M. Ş. Esendal) hepsini göster
-
Ulaşmak, varmak.
Örnek kullanım: Hayvanlar, Bağdat Caddesi'ni tutmuş, çalakamçı ilerliyor. (S. M. Alus) hepsini göster
-
Para toplamı ...-e varmak, değeri olmak.
Örnek kullanım: Aldığım şeyler bin lira tuttu. hepsini göster
-
uğramak.
Örnek kullanım: Vapur İzmir'i tutmayacakmış. hepsini göster
-
Herhangi bir durumda bulundurmak.
Örnek kullanım: Seksen bir yaşında da olsa çalışmak insanı zinde tutuyor. (H. Taner) hepsini göster
-
Varsaymak, farz etmek.
Örnek kullanım: Haydi tutalım babasının bir günahı vardı, çekti. (M. Ş. Esendal) hepsini göster
-
Hedef olarak almak.
Örnek kullanım: Taşa tutmak. hepsini göster
-
Alacağa veya vereceğe saymak.
Örnek kullanım: On bin lirayı borcunuza tuttum. hepsini göster
-
yaklaştırmak.
Örnek kullanım: Biraz toz olsa mendilini burnuna tutar. (A. Ş. Hisar) hepsini göster
-
kullanmak.
Örnek kullanım: Yaşmak tutmak. Ustura tutmak. hepsini göster