Hikayenin kahramanı Fatsalı Halil İbrahim.
Dostlarına "hayır" diyemezdi Halil İbrahim. Yoktu öyle bir sözcük onun lugatında. Saat, gramafon, kilit ve şemsiye gibi tamiratların yanında gizli gizli tabanca tamiri yaptığı bilinirdi. Çoğu karadenizli akranı gibi silahsız dolaşmazdı zaten. Küçük dünyasını evi ile dükkânı arasında kurmuş zamanına göre oldukça iyi giyinen, kıvırcık saçlı, genç irisi kısacası "sırım gibi bir karadeniz delikanlısı" idi.
Halil ibrahim ağanın kızına tutulur. Bu aşk karşılıksız değildir. ağanın nabzı yoklanır cevap olumsuz olur. Halil ibrahim her şeyi göze alır ve ağanın kızını kaçırır ağa dellenir ama sakinliğini koruyup intikam için gün sayar ve o gün gelir. Halil ibrahim askere gider ağa bunun üzerine halil ibrahimin tapularıyla beraber kızını ve çocuklarını da alıp götürür. Halil ibrahim dellenir ve firar eder ve bir süre kaçak hayatı yaşar ormanda saklanır. Aradan biraz zaman geçer ve halil ibrahim yakalanır onu yakalayan askerler direğe bağlar ve öldüresiye döverler. Bu dövülme anı Halil İbrahim'in kalan ömründe sara nöbeti gibi sürekli önüne çıkacak âdeta onun kâbusu olacaktır. halil ibrahimi tekrar askere götürürler. Askerliğini bitiren halil ibrahim köyüne döner ama utancından kimsenin yüzüne bakamaz eşi ve çocukları başka bir adama verilmiş, halil ibrahim ölüme terk edilmiştir resmen. Halil ibrahim eski işine geri dönmeye karar verir tekrar gramafon tamiri yapmaya başlar ve ünü baya bir yayılır. Bu arada 12 Eylül öncesi Fatsa bir hayli karışmıştır. Meşhur nokta operasyonları ise olanca hızıyla devam etmektedir. Tek başına yaşayan Halil İbrahim'in evi bir çatışma sırasında önce yıkılır daha sonra yakılır. Yangından kurtarabildiği gramafon ve bir takım tamir aletlerini yakındaki bir mağaraya taşır. Orada barınmaya başlar ve insanlardan iyice uzaklaşır. Bu arada yaşlanmış kıvırcık saçlarının uçlarına kar taneleri düşmüştür. Ancak gene de hiç kimsenin gündüz bile gidemediği yerlerde hem de gecenin zifirî karanlığında pervasızca dolaşmaktan çekinmez.
İşte böyle gecelerden birinde mekân tuttuğu mağarasından oldukça uzaklaşan Halil İbrahim amansız bir fırtınaya yakalanır.Dağ, orman, dere demeden saatlerce yürüdükten sonra bir yakınının evini görür. Çaresiz sığınacaktır ancak vakit bir hayli geç olmuştur. Ev halkını uyandırıp rahatsız etmek istemez. Feci bir şekilde ıslanmış ve yorgunluktan bitap düşmüştür. Mısır alafı ile ot dolu samanlığa girer tabancası belindedir ve anında uykuya teslim olur. Uyandığında jandarma müfrezesinin namluları üzerine çevrilmiş durumdadır. Hiç bir şey yapamaz sılahını verir ve teslim olur. Jandarma ev halkının tamamını sorguya çeker. Herkes Halil İbrahim'i tanımaktadır. İfadelerin tamamında ona destek verirler. Her şey yoluna girmektedir Halil İbrahim'in kurtulması an meselesidir. Çünkü o dönem silahını teslim edenler soruşturmaya tabi tutulmamaktadır. Halil İbrahim ise çok tedirgindir. Yıllar önceki o kahrolası dövülme anı olanca şiddeti ile tüm benliğini kaplar. Yeniden o anı yaşama olasılığı bile onu deli etmektedir. Belli etmemeye çalışır ancak zangır zangır titremektedir. Jandarmaların bir anlık dalgınlığında faydalanan Halil İbrahim Hasano Deresine doğru koşmaya başlar. Fırtına sonrası dal köprüyü sel almıştır. Azgınlaşan dereyi türlü zorluklarla geçer bir müddet daha koşar tam ormana gireceği anda başından vurulur. Yere düşmez Halil İbrahim kayalara yaslanır. Ölürken de aslandır Halil İbrahim. Israrla ve inatla ayakta kalmaya çalışır. Dur! Kaçma! sesleri arasında hızlanmaya çalışırken kayalardan aşağı yuvarlanır. Silah sesleri birbirine karışır, ortalık kıyamet gününe döner.
Fatsalı Halil İbrahim sonunda düşer.
Bir başka ifade ile "anarşist yerine" vurulur.
Uğruna ağıtlar yakılır ve içlerinden bir türkü bugünlere kadar gelir sesini bize duyurur.
(bkz: musa eroğlu ) ‘nun seslendirdiği harika türkü.
Bu türküyü kurtlar vadisi ve kurtlar vadisi pusu da rol alan “Halo Dayı” lakaplı (bkz: sönmez atasoy ) sahnelerinde sıkça duyarız.
Dağda Kızıl Ot Biter
İçinde Keklik Öter
Eşkıyadan Da Beter
Uslan Be Halil İbrahim
Kıvırcık Saçlarına
Kar Düşmüş Uçlarına
Dağın Yamaçlarına
Yaslan Be Halil İbrahim
Dağda Kızıl Ot Biter İçinde Keklik Öter Dağda Kızıl Ot Biter İçinde Keklik Öter Eşkıyadan Da Beter Uslan Be Halil İbrahim Uslan Be Halil İbrahim Kıvırcık Saçlarına Kar Düşmüş Uçlarına Dağın Yamaçlarına Yaslan Be Halil İbrahim Kıvırcık Saçlarına Kar Düşmüş Uçlarına Dağın Yamaçlarına Yaslan Be Halil İbrahim Derede Su Durulur Daldan Köprü Kurulur Derede Su Durulur Dal Köprüler Kurulur El Yerine Vurulur Aslan Be Halil İbrahim Kıvırcık Saçlarına Kar Düşmüş Uçlarına Dağın Yamaçlarına Yaslan Be Halil İbrahim Kıvırcık Saçlarına Kar Düşmüş Uçlarına Dağın Yamaçlarına Yaslan Be Halil İbrahim Müfreze Dağı Sarar Dağda Kaçaklar Arar Müfreze Dağı Sarar Dağda Kaçaklar Arar Geçit Vermez Kayalar Hızlan Be Halil İbrahim Kıvırcık Saçlarına Ak Düşmüş Uçlarına Dağın Yamaçlarına Yaslan Be Halil İbrahim Kıvırcık Saçlarına Ak Düşmüş Uçlarına Dağın Yamaçlarına Yaslan Be Halil İbrahim