hagia sophia: büyük bilgelik kilisesi. yüzyıllar boyunca dünyanın en geniş çaplı kubbesi unvanını taşımış bir mimarlık harikasıdır. günümüzde müzedir. giriş biletli. kişi başı 60 tl. yıllık ziyaretçi sayısı 2017'de 1.892.250 kişi. siz hesaplayın. camilere giriş ise bedava. kimse böyle bir gelirden vazgeçip de ayasofya'yı müze statüsünden çıkarıp ibadete açmaz. kaldı ki topkapı sarayı girişine bakan cephesinde yer alan ufak bir kapıdan girildiğinde namaza açık bir kısmı var. ibadete tamamen kapalı da değil.
ayasofya unesco'nun dünya kültürel miras listesinde olan bir yapı. türkiye 1980li yıllarda unesco'ya katılmış ve bir takım taahhütlerin altına imza atmış. bugün ayasofya'nın diyanete devri kararının açıklanmasından önce de unesco tarafından bu konuda bir bildiri yayınlamış. en.unesco.org/... unesco birleşmiş milletler çatısı altında, kültürel miras listesinde yer alan yapıları kendi koruması altına alan, restorasyonlar için fon sağlayan bir birim. ciddiye alınması gerekiyor. cami olarak ibadete açılması için ne gibi uygulamalar yapılacak bilmiyorum. galerilerdeki mozaikler, kubbe pandandiflerindeki melek figürleri çok uzun yıllar süren çalışmalar sonucunda ortaya çıkarılmıştı. esasında hiç birinin bir islam ibadethanesinde yeri yok. nasıl bir çözüm bulunacak bilemiyorum. umarım katliam olmaz. hiç iyimser değilim bu konuda. netice itibariyle namaz her yerde kılınır ama ayasofya yalnızca bir tane.
ayasofya camidir deniyor ya. aslında tam tersi. cami ayasofyadır. erken dönem camilerde kubbe yoktur çünkü. ayasofya tek başına bütün islam mimarisini etkilemiş, bütün kubbeler ayasofya ile yarışmak için yapılmıştır. bu açıdan bakıldığında kimin kimi fethettiği biraz meçhul.
bu cuma ibadete açılmıştır ve o cuma günü bendeniz de orada bulunmuştur. ilk olarak marmaray'a bindim sabahtan. sirkeci durağında indim. baktım millet hep sirkeci'de iniyor. istanbul'un merkezi sonuçta, millet işe geliyordur dedim. yanılmışım. zaten marmaray'ı düzenli kullanmıyorum. iş günleri kalabalık durumunu da çok bilmiyorum. ama o gün millet akın akın çıktı duraktan. hemen cağaloğlu yokuşundan yardır yardır ilerlediler. bazıları aralarında önceden örgütlenmiş olmalı ki, topluca bir güruh tekbir getirip durdu elinde bayrakla. açıkçası çok kalabalıktı. fatih ilçesinin covid-19 açısından tehlikeli olduğunu düşününce, o gün korona olmuş olma ihtimaliyle yaşıyorum şu an. orada olanların çoğu muhtemelen erdoğan'ın siyasi propagandası amaçlı gitti. çünkü dün akşam gittiğimde içine girebildim namaz kılmak için ve o kadar kalabalık değildi. ekonomik anlam dışında çok da kötü olmadı. içinin turkuaz halıyla döşenmesi güzel bir hava katmış. cuma akşamı televizyonda normalde istiklal caddesindeki kalabalıkları çekip, maske takmayanlarla röportaj yapıp milleti "maske ya kolda ya cepte, sosyal mesafe yine unutuldu, normalleşme sürecini yanlış anladı!" vb. diye yeren trt haber, bu kalabalık namazı gururla anlatırken ne koronadan ne de insanların üstünde namaz kıldığı tek kullanımlık seccade, karton ve pet şişeden oluşan rahatsızlık verici çöplerle dolan sokakların durumundan bahsetti. ayrıca teog bir anda kaldırılıp, sınav olmayacak dendiğinde bile bu 3 günde unutulurken, bu ayasofya olayı hala (bkz: yapay gündem) malzemesi olarak kullanılıyor. erdoğan'ın imzasından açılmasına kadar geçen 2 haftalık süreçte bir gün bile haberlerde ayasofya'dan en az 15 dk. konuşulmadan geçilmemiştir. 2 hafta her gün gündem malzemesi oldu.
bu bence artık oy toplama işine girişmek için yapılmış bir tür siyasi propaganda malzemesi ve her halinden belli. sadece iktidar değil, televizyonda hala muhalefet de gündem yapıyor. muhalefet de onlara muhalefet etmekten oy topluyor çünkü. bir babayiğit de demiyor bunlar (bkz: yapay gündem) diye.
neden böyle bir olay olduğunun kökleri ise nova roma hadisesine kadar uzanır. tabii avrupa'dan hem dil hem de kültür olarak uzaklaşan doğu roma, hristiyan teolojisi konusunda islam'dan da etkilenmiş hafiften. böyle olunca da kopuş kaçınılmaz olmuş. mesela filioque mevzusu sebebiyle ortodoksların ve katoliklerin birleşmesi çok mümkün değil. zaten şu anki ortodoksluk ile bizans ortodoksluğu ya da daha geri tarihlerdeki ortodoksluk arasında fersah fersah fark var.
ama ortodoksların katolik kilisesi'nin çatısının altına girmesi ve bu olayın da ayasofya'da ilan edilmesi güzel olurdu diye düşünüyorum. yapının yaşı sebebiyle pek mümkün görünmüyor bu durum ama.
danıştayın hakkındaki kararı 15 gün içinde açıklayacağı eski ibadethane.
bugün yapılan görüşmede bilmem ne dernek başkanı selami karaman: ''Ayasofya Fatih Sultan Mehmet’in şahsi mülküdür. 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararı ile mülkiyet hakkı görmezden gelindi. Bakanlar Kurulu kararının iptalini istiyoruz'' demiş. iş bankası'nda bulunan atatürk'ün şahsi hisselerine çökmeye çalışılan dönemde daha etkili argümanlar öne sürebilirdi. *
ayrıca bir ''kutsal'' sıfatıdır gidiyor. şu dönemde içi boşaltılan onlarca kavramdan biri bu. ki islamiyet'te kutsallık addedilen 3 ibadethane vardır; kâbe (mescid-i haram), mescid-i nebevi ve mescid-i aksa. bunlar dışındaki herhangi bir yapıya kutsallık addetmek abesle uğraşmaktan başka bir şey değil.
son olarak bu yapının camiye çevrilmesi halinde restorasyon yapılması gerekir. mevcut hükümetin bu konuda ne kadar başarılı (!) olduğunu ufak bir gugul aramasıyla rahatlıkla bulabiliriz. hatta ufak bir amme hizmeti yapayım, onedio bizim için güzel bir içerik hazırlamış.
Kendisinden bir tane de Çin hak cumhuriyeti içinde olan kilise. Yanlış anlaşılmasın Çin malı ayasofya değil.* harbin şehrinde rusların inşa ettiği bir kilise.
bir "ilk kim" üzerinden iddialaşma var da, muhtemelen bir pagan tapınma arazisi/ yapısı üzerine inşa edilmiştir. hristiyanlar artistlenmesin toplarız putperestleri, şirkin dibine vururuz.
vuramayız tabi. eski camiye put diksek en fazla vuruluruz.
bir takım yeni basım 1 liraların üstünde atatürk profili yerine basılmış tarihi yapı. elinize çil vaziyette geçerse tutun. ileride koleksiyonluk olabilir. ibb.co/...
2 haftaya şimdiki dedikodusu kalmayacaktır. 2 aya cuma hariç diğer vakit namazlarında 2 elin parmağını geçmeyecek cemaati olacaktır. İnşallah istanbul ziyaretinde, ayasofyada, tarihini anlatan rehber bulabiliriz.
İsrail çıksa deseki; "mescid-i aksa israil toprağıdır. Artık mescid-i aksa'da namaz kılınmayacak. Bu da bizim fetihden gelen kılıç hakkımızdır" dese. Nasıl tepki veririz. Yine islamın ilk camilerinden olan ve çinde bulunan huaisheng camiyi çin "artık kapalı, bundan sonra alışveriş merkezi yapacam. Kimseyide ilgilendirmez, benim toprağım, benim mülküm" dese, ne cevap veririz? Merak ettirmiştir. Lan acep bi takım yapılar bizim değil de bütün insanlığa mal olmuş dünya mirası mi?
İbadete açılıp açılmaması değil de. En çok dokunan bunu şova dökmeleri ve gerçekten ibadete açılmasının bir sikime yaramayacak olması.
-Cumadan cumaya camiye gidenler -Kaçak yapılaşmayı korumak için sokak imajı yaratmak adına cami dikip kapısını açmayanlar -Her namaz sonrasında milletin dini duygularıyla oynayıp ceplerindeki kuruşa göz dikip camiye yardım dilenenler -Mantar gibi her yere cami dikenler -Camiye, imama, cemaate küsüp önünden geçmeyenler ve daha niceleri bugün ayasofya önünde Allah nidaları atarak bunu kutladı.
Ne kadar utansam, ezilip büzülsem de coğrafyamın kaderine sıçmak istedim bugün yine. Sokağındaki camileri doldurmayan insanlar ayasofya için götünü yırttı memleket meselesi yaptı. bunu ibadete açanlar ise "işte biz yaptık. bakın Avrupa karşı çıkıyordu ama biz boyun eğmedik" havasıyla yarın bir gün meydanlarda boy gösterecek. halbuki daha düne kadar kendisi diyordu "ya siz ilk önce sultanahmetcamii doldurun sonra ayasofya sloganları atın" diye. Atatürk düşmanları da nemalanmıştır tabi bundan "İslam lideri, ümmet efendisi reisimiz Atatürk'ün kanununu nasıl yok etti" diye.
Allah'ta diyordu zaten reis şu ayasofya'yı ibadete açsa da oraya gelenlere +10 fazla sevap yazsak diye.
Anasını gıdıkladığım memleketinde her şeyin içi boşatıldı, sıra zaten cemaati olmayan boş camilere gelmişti o da oldu.
bu ülkenin güncel, saçma, anlamsız, sıradan vatandaş için hiç bi anlam taşımayan, gariban insana hiç bir faydası olmayan sadece siyasetçilerin hacivat-karagöz oyununu sergilemelerine aracı edilen bir mekan.
isterse yıksınlar, isterlerse cami yapsınlar, isterlerse bütün duvarlarındaki ikonoları söksünler, isterlerse kilise yapıp içinde ayin yapsınlar, isterlerse içinde konser versinler, afedersiniz sikimde bile olmayan mekan aynı zamanda.
iki üç gruba ayrılıp bu ülkenin ağzına sıçan sıradan ve asıl ülkenin yükünü çeken vatandaşa hiç bir faydası olmayan şebeke haline gelmiş bu ülkenin iliğini kemiğini sömüren grupların vatandaşı avutmak için sergiledikleri, karşılıklı atışma ve tiyatronun perdelerinden birine konu olan mekan.
Ziya paşanın güzel bir sözü vardır, Takdir-î hûda kuvve-i bazu ile dönmez bir şem’a ki mevlâ yaka üflemekle sönmez.
Bunlar şems gibi olan ayasofya camii’ni balçıkla müze statüsüne indirgemeye çalıştı sonuç olarak elleri kolları kırıldı.