çağımız felsefecilerinin gerçekte yaşayıp yaşamadığı üzerinde mutabakata varamadıkları, kimi antik yunan metinlerinde i.ö. 400 dolaylarında yaşadığı belirtilen, (bkz: sokrates)'in hocalarından biri olduğu (bkz: platon) tarafından aktarılan, (bkz: antik arkadya)'nın mantinea kentinde yaşamış olan kadın filozof.
diotima... gerçekten yaşamış bir kadın filozof mu yoksa platon'un yarattığı kurgusal bir karakter mi? bunu tartışanlar esasında günümüzde yazılı hiçbir metni bulunmayan, neredeyse bütün aktarımları öğrencisi platon tarafından yapılmış olan Sokrates'in de gerçekte var olup olmadığını tartışıyorlar. buna karşın sokrates hemen hemen herkes için sokrates ve felsefenin atalarındanken diotima niçin fikirleriyle -kurgu olsa dahi- değil de yalnızca gerçekliği üzerinden tartışılmakta? belki de binlerce olan kadın filozofların tarihsel olarak hep gözardı edilmeleriyle ilintili bir durumdur. bu tam olarak bilinemez lakin diotima da aynı soktates'te olduğu gibi platon tarafından aktarıldığı kadarıyla bile (bkz: antik yunan felsefesi) adına son derece önemli bir figürdür.
diotima, platon'un (bkz: symposium), türkçesi ile şölen, kitabında karşımıza çıkıyor. metnin bütününe bakıldığında "sevginin doğası nedir?" tartışmasının ve kadınların sesinin vücut bulmuş halidir metinde diotima. gerçekliği hiçbir zaman kanıtlanmamış olsa da metinlerdeki diotima diyaloglarının felsefi olmadığı ya da tarihsel olarak bir önem arz etmediği iddia edilebilir mi? eğer edilebilir diye düşünecek olan varsa sokrates'in varlığı noktasını tekrar düşünmelidir o kişi.
metinde, yani symposium'da platon diotima'yı hocası sokrates'le tartıştırır. tartışma konusu sevgi ve sevginin doğası ya da sevginin ne olması gerektiğidir. bütün metinlerine yalnızca iki kadın karakteri dahil eden platon, diğeri aspasia, diotima karakterini özellikle seçip sokrates ile tartıştırması elbette bir tesadüf ürünü değil. kadınların dahil olamadığı üst düzey felsefi tartışmalarda sevgi ve his, his ve kadın üzerine retoriğiyle bilinen sokrates'in diotima ile karşılaşması birkaç noktada özellikle önemlidir. bunların ilki; metinde diotima'nın tartıştığı konunun sevgi olması ve sevgi üzerine yoğun bir şekilde kafa yoran sokrates'in sevgiyi kadınlar ile bilhassa bağdaştırması, metinde bir kadın figürün olmasını semantik olarak önemli kılıyor. diğeri ise diotima'nın o zamanki kadınların sesi olmasıyla konuya hakim olma ehliyetinin diotima nezdinde bütün kadınlara atfedilmesidir. üçüncüsüyse konunun -yani sevginin-, tekrara düşme riskine rağmen belirtmekte fayda var, sokrates düşüncesinde kadın ve onların hisleri paralelliğinde çözümlenmesi, metinde sokratesi'in diotima'nın söylediklerine karşılık hiçbir olumsuz söz beyan etmemesidir. yani tartışmada esas belirlenim diotima'dadır.
tüm bunlar düşünüldüğünde, gerçek ya da hayali olan diotima, antik yunan felsefesinde kritik bir önem arz etmektedir. diotima ve sokrates arasında gerçekleşen tartışma, felsefenin en esaslı tartışmalarından biri olan "sevgi nedir?" sorusunun yanıtını aramakta günümüz itibarı ile de ışık saçıcıdır.
... d: Peki, güzelin yerine iyiyi koyarsak! Söyle Sokrates, iyi şeyleri seven, neyi sever? s: Onları elde etmeyi. d: İyi şeyleri elde etti mi ne olur? s: Bu sefer cevap kolay; mutlu olur diyebilirim. d: Evet, gerçekten de, insanlar, kendilerini mutlu eden iyi şeyleri elde ettikleri için mutludur. Bundan sonra, mutlu olan, niye mutlu olmak istiyor diye sorulmaz artık. s: Doğru, dedim. d: Peki, bu sevgi, bu istek bütün insanlarda var mı, hepsi her zaman iyi şeyleri elde etmek isterler mi dersin? s: Bence hepsi ister, dedim. d: Peki Sokrates, madem bütün insanlar her zaman aynı şeyleri sever, niçin herkes sever demiyoruz da, kimisi sever, kimisi sevmez diyoruz? s: Buna ben de şaşıyorum, dedim. d: Hiç şaşma. Sevginin bir türlüsünü almışız ve bütün hepsine aynı adı vermişiz, diğerlerine de başka başka adlar takmışız. ...