-
hayatın tanımını yapmaya çalıştınız mı? hayatın acımasız olduğunu ne zaman fark ettiniz? hepimiz bu soruların cevabının kişilere göre değişeceğini biliyoruz. hayatın sillesini bazılarımız çocuk yaşta yedi, bazılarımız daha yiyeceği tokatın farkında bile değil. kimileri yediği tokattan dersini aldı, kimileri başkasının yaptığı hatanın bedelini misliyle ödedi. bazıları, hatalarının farkına bile varamadı. kendilerini masum ilan edip,sistemi suçlayarak, vicdanını rahatlatmayı tercih etti.
doğduğunuz güne lanet ettiniz mi? etmediyseniz, hayatın sillesini yememiş olabilirsiniz. hiçbirimiz, dünyaya kendi istediğimizle gelmedik. hatta hangi ülkede, hangi renkte, hangi cinsiyette geleceğimize bile karar veremedik. fakat bir şekilde dünyaya geldik.
-- spoiler --
bir çocuk düşünün dünyaya geldiği için pişman olmuş, annesini ve babasını dava ediyor. kız kardeşini çocuk gelin olmasın diye korumaya çalışıyor. kısacası düzene başkaldırmaya çalışıyor.
-- spoiler --
spoilerda düzen dedim, ama düzenin kelime anlamı bile olumludur. olumsuz olan hiçbir sistem düzen oluşturmaz. sadece düzensizlik içinde bir düzen var gibi görülür. çözüm yolu doğru olmayan bir problemin cevabı doğru olsa dahi, aynı problem insanların karşısına bir daha çıksa doğru sonuca ulaşmak kolay olmaz, olamaz. çünkü bir sorunu ortadan kaldırmanın tek yolu, o sorunun çözüm yolunu saptamaktır. çözüm yolu bilenen bir problem, problem olmaktan çıkar.
bu filmi izlediğiniz zaman büyük bir problemin çözüm yolunu bulamamış yetişkinleri göreceksiniz. dünyaya getirdikleri çocukların sorumluluğunu taşıyamayan, çocuk doğurmaya önlem dahi almayan, doğurdukları çocukların rızkını temin dahi etmeye çalışmayan insanların cehaletini göreceksiniz. 12 yaşındaki bir çocuğun bu bozuk yapıya başkaldırışını hüzünlenerek izleyeceksiniz. hayatın acımasız yüzünü anlamanıza yardımcı olacaktır. gerçi düzensizlik içinde düzen aranmayacağını yazmıştım. bu filmden kendi yaşantınıza göre dersler çıkaracaksınız. bu dersler, hayatın tanımının herkese göre farklı anlamlar taşıması kadar subjektif olacak.
bu filmin sonunda anne ve babaya çok büyük ceza verilmesini isteyeceksiniz. filmin sonunda cezanın ne olduğunu görmeyeceksiniz ama bu anne babanın cezalandırılmasını hayal edeceksiniz. işte bu cezayı düşünmeden önce yapılması gereken icraat düzeni değiştirmek olmalı. düzensizlik içinde bir düzen ortaya koyma çabası beyhude olmalı. düzen tesis edildikten sonra bu düzene uymayan insanlar cezalandırılmalıdır. gelin bunu bir örnek üzerinden açıklayayım. ülkemizde milyonlarca suriyeli mülteci var. bu mültecileri ülkemize alırken herhangi bir sisteme göre mi aldık? bu mültecilerin barınma, giyinme ve diğer ihtiyaçlarını tespit ederek mi ülkemize kabul ettik. misafirperverliğimizle çok övünen bir millet olmamıza rağmen, suriyeli savaş mağdurlarından neden nefret ediyoruz? çünkü herhangi bir araştırma yapılmadan herkesi kabul ettik. aralarında kim olduğunu dahi bilmediğimiz insanları, soruşturmadan ülkemize kabul ettik. "misafirperverliğimizi" çok güzel gösterdik. "daha ileri giderseniz, sınır kapılarını açarız" gibi sözlerle farklı ülkeleri tehdit ettik. o kadar misafirperver davrandık ki dünya bizden "insanlık" öğrendi.
kısacası bu filmden çıkarılacak çok ders var ama bu bozuk düzende benim çıkabileceğim maalesef ders yok. önce "insanlık" nedir onun tanımını öğrenmem gerekli, ondan sonra yorum yapabileyim. bu güzel filmi izlemeniz dileğiyle.