bugüne kadar sayısız tehditlere-iftiralara-ölüm tuzaklarına maruz kalmasına rağmen dimdik ayakta durup, mesleğinde 50. yılına ulaşan usta gazeteci.
28 ağustos 1943 tarihinde, İstanbul'un Silivri ilçesine bağlı Akören köyünde açtı gözlerini. lise öğrenimini vefa lisesi'nde tamamladı. Ardından, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Enstitüsü'nden mezun oldu.
gazetecilik hayatına, 1970 yılında TRT tarafından açılan bir sınavı kazanarak başladı. "televizyon yapımcısı" unvanına sahip oldu ve Resmî Gazete yazarı oldu. Aynı yıl içerisinde, Birleşik Krallık'ta; BBC'nin "Televizyonda Yapım-Yönetim" kursuna katıldı. Türkiye'ye döndükten sonra TRT'de "Yapımcı", "Yönetmen" ve "Sunucu" olarak değişik televizyon programlarına imza attı.
türkiye'de, "araştırmacı televizyon gazeteciliği"ni başlatan kişidir uğur dündar.
derin devlet ile iliskisi oldugunu düsündügüm gazeteci.
türkiye siyasi tarihini, olaylari bilirseniz ve ugur dündar'in dediklerini ve yazdiklarini iyi analiz edebilirseniz bu fikre kapilmamanin ne kadar zor oldugunu anlarsiniz. ki hepimizin yakindan takip ettigi metin akpinar ve müjdat gezen olayindaki programini dikkatlice izleyin. resmen atede atmis adamlari. atatürkcü olmasini bir maske olarak kullandigini düsünüyorum. yanlis olabilirim ama bu herife baktigimda hic iyi niyet görmüyorum. tipki deniz baykal'a baktigimda hissettiklerim gibi.
Uzun süren muhabirlik sürecini 1992 yılında arena adlı programla stüdyolara taşıyan usta gazeteci yazar. İç ve dış siyaset, terör, kirli ilişkiler, mafya, derin devlet, adi suçlar, çeteler... Her alanda araştırma sahibi olmuş, mutlaka birkaç program veya sezonu bu tip haberlere ayıracak kadar ekran karşısında kalabilmiştir. Her konuyla ilgili o kadar bilgiyi edinmesi, bağlantı kurması, kurabilmesi cidden ilginç.
En son halk tv adlı televizyonda yaptığı halka açık arena programlarında dikkatini tamamen iç siyasete yoğunlaştırmıştır. Sanırım artık dinlenmesinin zamanı geldi.
dün, sözcü tv'de "dört çarpı dört" programında yaptığı konuşma sosyal medyada gündem olmuş gazeteci. konuşma linki
"can coşkun: kılıçdaroğlu'nun stratejisini değerlendirmeyle başlayalım. uğur dündar nasıl dinledi, hangi hissiyatla dinledi ve seçmene nasıl yansıyacağını düşünüyor bu değişikliğin?
uğur dündar: bir defa etkileyici bir konuşma olduğunu hemen baştan belirteyim. geçen seçim döneminde yani cumhurbaşkanlığı seçimi birinci tur ve milletvekili genel seçimlerinde millet ittifakı'na ve cumhuriyet halk partisi liderine yönelik cumhur ittifakı önde gelenleri çok ağır iftiralarda, karalamalarda ve kara propagandalarda bulundular. özellikle sayın kılıçdaroğlu'nu terörle -gerek pkk terörü gerekse fetö'yle irtisatlandırmaya gayret ettiler. sayın kılıçdaroğlu bir sevgi dili, kucaklama, helalleşme dili kullandığı için o turda bunlara yeterince karşılık veremedi ama şöyle bir bakmamız lazım.
bir defa büyük orta doğu projesi olarak adlandırdığımız, yaşadığımız coğrafyada kuzey afrika'dan başlayarak asya içlerine kadar yirmi iki ülkenin haritasını değiştirmek üzere washington'da hazırlanmış bulunan o projeye eş başkanlık kemal kılıçdaroğlu tarafından yapılmadı. ayrıca “açılım” adı altında habur'da pkk teröristlerinin ulusal kahramanlar gibi karşılandığı, günlerce diyar diyar kahraman edasında dolaştırıldığı süreçte kemal kılıçdaroğlu türkiye'nin yönetiminde söz konusu değildi. oslo'da pkk teröristleriyle ingiliz istihbarat servisinin bulunduğu masada teröristler ellerindeki silahlar bırakmadan türkiye'nin milli istihbarat teşkilatı başkanını pazarlık masasına kemal kılıçdaroğlu oturtmadı. habur'da pkk'lı teröristlerin kanlı cinayetlerini görmezlikten gelmek üzere kurulan çadır mahkemesini, teröristlerin ayağına kadar kemal kılıçdaroğlu götürmedi. ayrıca o süreçte aydınları, yetmez ama evetçi yazarları, sanatçıları "akil insanlar topluluğu" adı altında bir araya getirerek anadolu'da diyar diyar kemal kılıçdaroğlu gezdirmedi. yine o süreçte pkk teröristlerine karşı operasyon yapmak isteyen askerin, polisin, kolunu, elini kemal kılıçdaroğlu bağlamadı. o süreçte pkk’lı teröristlerin şehirleri silah deposu haline çevirmeye ve hendekler kazmaya yönelik gayretlerini kemal kılıçdaroğlu görmezlikten gelmedi. valilere, askerlere, emniyet müdürlerine “bunlara operasyon yapmayın” talimatını kemal kılıçdaroğlu vermedi. ikinci hava kuvvetleri garnizonunda, kışlasında türk bayrağını pkk sempatizanları indirirlerken türkiye’yi kemal kılıçdaroğlu yönetmiyordu. yine amerikan askerleri tarafından garnizon devlet kurmak amacıyla eğitildiklerini bildiğimiz pkk ypg pyd gruplarını “biji obama” sloganları eşliğinde ve lahmacunlar ikram ederek, kebaplar ikram ederek vatan topraklarından kemal kılıçdaroğlu suriye’ye göndermedi. suriye hattımızda, sınırımızda 700 kilometreyi beşer esad’ın askerleri korurken, amerika birleşik devletleri’nin başlattığı harekâta balıklama dalınırken kemal kılıçdaroğlu türkiye yönetiminde söz konusu değildi. hatta bütün bu pazarlıklar olup biterken kemal kılıçdaroğlu “türkiye’nin -türkiye cumhuriyeti’nin yetkilileri teröristlerle gizli kapaklı pazarlık yapamaz. bunu meclisin çatısının altından kaçırmayın, bütün sorunları çözdüğümüz gibi kürt meselesini de meclisin -yüce meclisin çatısı altında çözelim” diyen sorumlu siyasetçiydi. ayrıca abdullah öcalan’ın -binlerce polisimizi, askerimizi şehit ettiren masum yurttaşlarımızın hayatlarını kaybetmelerine neden olan katliamları yaptıran, bebeklerin bile öldürülmesi emrini veren abdullah öcalan’ın nevruz kutlamalarındaki mesajını bir bayram havası içerisinde hem kürtçe hem türkçe kemal kılıçdaroğlu okutturmadı. dolayısı ile bütün bunlar adalet ve kalkınma partisi iktidarı döneminde gerçekleşti ve bütün bunlar olup biterken türkiye’nin yönetiminde en büyük sorumlu sayın recep tayyip erdoğan’dı.
fetö’ye gelirsek, fetö’ye dershaneleri kemal kılıçdaroğlu teslim etmedi. ayrıca çeşitli sınavların soruları çalınırken bu ülkenin yetenekli, bu ülkenin birikimli, bu ülkenin geleceği olan çocuklarının önünü tıkayarak devletin en hassas kurumlarına fetö’cülerin yerleştirilmesini sağlayan sınav yolsuzluklarını kemal kılıçdaroğlu yönetimindeki iktidar gerçekleştirmedi. ayrıca fetö’ye özlem mesajları gönderildiğinde fetö için “ne istediler de vermedik” denildiğinde bunları söyleyen kişi kemal kılıçdaroğlu değildi. dolayısı ile bu söylemleri yani terörle irtisatlı olduğu iddialarını dile getirenlerin önce aynaya bakmaları ve aynada kedi kendileriyle hesaplaşmaları lazım. böyle bir suçlama, böyle bir kurgu, böyle bir kumpas asla kabul edilemez. ayrıca kumpas denilince hemen aklıma geldi, ergenekon kumpasları dalga dalga yayılırken, bu ülkenin pırıltılı yurtsever askerleri, komutanları zindanlarda çürütülürken “ben bu davaların savcısıyım” diyen kişi kemal kılıçdaroğlu değildi. baş fetö’cü zekeriya öz’e makam aracını -zırhlı makam aracını armağan eden kemal kılıçdaroğlu değildi.
bunların hepsinin hesabını vermesi gerekenler, kalkıyorlar şimdi, sayın kılıçdaroğlu’nu gerek pkk terörünün gerekse fetö’nün hamisiymiş gibi türk kamuoyu önünde, kara propagandalarla aşağılamaya çalışıyorlar. yok kardeşim böyle şey. bakın. bakın şu kimlik türkiye cumhuriyeti kimlik kartı. taşımaktan onur duyduğum kimlik kartı. bu kartı düzmece gayrimenkul ekspertizleriyle kırk bin dolara, elli bin dolara, kara paracılara, ne idüğü belirsiz sığınmacılara, nereden geldiği belli olmayan uyuşturucu baronu olması kuşkusu da bulunan kişilere kemal kılıçdaroğlu vermedi. bu kimlik kartında yüz binlerce şehidimizin kanı var kardeşim. her türk ailesinin bireyinin kanı var. benim de ailemden balkan savaşı’nda da, çanakkale’de de şehit olmuş insanlar var. benim babam bu kimlik kartının namusu için, türkiye cumhuriyeti’nin bekası için bacağında iki kurşunla toprağa gitti. dolayısı ile bu kutsal toprakları kırk bin dolara, elli bin dolara, ne idüğü belirsiz kişilere pazarlayan kemal kılıçdaroğlu değildi. bu kimlik kartlarını sadece bir kâğıt gibi dağıtan kemal kılıçdaroğlu değildi.
bunların hesaplarını vermesi gerekenler, bugün kalkmışlar hesap soruyorlar. bizi enayi yerine, bizi balık hafızalı yerine, bizi aptal yerine koymaya hiç kimsenin hakkı yok. zekâmızla alay etmesine hiç kimseye izin vermeyeceğiz. bu topraklar kutsal topraklardır. bunlar üzerine siyaset yapanların her şeyden önce bunun hesabını vermeleri lazım. bu kimlik kartını nasıl satarsın sen be kardeşim. kırk bin dolara, elli bin dolara, düzmece ekspertizlerle nasıl pazarlarsın. bunda çanakkale’de şehit olmuş, dumlupınar’da şehit olmuş, sakarya’da şehit olmuş yüz binlerce kahramanın kanı var. bu herhangi bir kimlik kartı değil. bu kutsal bir kart. bunu pazarlayamazsın. bunu satamazsın." kaynak link
O kadar kutuplaşma yaratıldı ki toplumda. artık iki tarafın da cengaverleri ortaya çıktı ve iyice kabak tadı verdiler.
İktidarınkiler ihale alıp, yurtdışında gizli kapaklı alem yapıyorlar bizim vergilerle; vergi-ihaleleri açıktan alıp gizli eğlenmeye çalışıyorlar, çoluk çocukları zenginlik içinde Sefa sürüyor.
Muhalefettekiler de kapalıdan bizim paraları cukkalıyor, açıktan sefa sürüyorlar. Bunların da çoluk çocuk torun torba zevk-u sefa'da.
Garibim orta-alt sınıf da dişinden tırnağından arttırıp bunların kitaplarını falan almaya çalışıyor, sanki çok ihtiyaçları varmış gibi bunların.
Türkiye iyice iğrenç bir yer olmaya başladı. Bunlar da dahil hepsinden tiksiniyorum.
Muhalefetin yankı odalarının baş sorumlularındandır kendisi.
Ekleme, Bir gün Kemalistlerin ansızın gözü açılacak ve delirecektirler, o zaman Özdil ve buna kısacası bunun gibilere tanrı merhamet etsin*
hayret bir şey. bu kadar senede hakkında hiçbir şey yazmamışım. bu adam 1979 yılında hatay'ın soğukoluk yaylasındaki kerhanelere yaptığı baskınla meşhur oldu. ondan sonra uzun bir süre yok efendim pul bibere kiremit tozu katıyorlar, ekmek fırını kakalak kaynıyor neviinden ticari itibar zedelemelik sansasyonel haberler yaptı. en son helikopterle bir gemiye indiğini gördüğümü hatırlıyorum ama olayla hiç ilgilenmemişim. çünkü uğur dündar'ın olduğu yerde her zaman bir kolpalık vardır. son zamanlarda da siyaset gurusu oldu gerekli gereksiz konuşuyor. bu şahsın ak dediği kara, kara dediği aktır. adım gibi eminim bundan.
